15 Nisan 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15

15 Nisan 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yavr diri. teresinin yuvarlak deliğinden akan ışık, yalnız beyaz kısrağın sırtını aydınlatı- u. vi ei kısrak, Recebi görünce, güb- releri eşeliyerek, kişnedi. Bu seste, hayvanın sevinci, minneti vardı. Recep, kısrağını memnun ettiğine yürekten gelen sıcak bir duyguyle gülümsiyerek, bakracı onun ağzına tuttu. Hayvan, ke- narları köpüklü dudaklarını suya uzattı. Büyük yudumlarla doyuncaya kadar içti. Sonra kuvvetli bir soluk alarak burun deliklerinden salıverdi. Suyun içinde hava kabarcıkları belirerek sön- dü. Recep, yin boşalan bakracı yere bı- rakarak, beyaz kısrağın sırtını okşadı: —.Ha di akalin: Akkız, tımarlan- dın. tanzim doydu. Şimdi yola çıkaca- ızl,. : Kısrak, Recebin sözlerine kişniye- rek cevap verdi. Salınarak avluya çık” ta. Recebin yol arabası, avlunun sol duvarı dibinde duruyordu. Kısrak, oraya doğru yürüdü. Arabanın önünde durdu. Recep, arabanın içine bir göz attı. Yük Çılgın gibi yerinden fırladı. Dere bay bağladığı iplerin yanındaki boş çuvalın üzerinde bir tavuk oturmuş, gidıklıyor du. Recep, güldü: Kız, niye geldin burada yumurt yazsan? Sanki ahırda folluk Şoliküş bı. Tavuk, birkaç daha gıdıkladı. Son- ra büyük çığlıklarla kanatlarını çırpa- rak yerinden kalktı. Arabanın ken rından yere uçtu. Gayilik mr bir yumurta bırakmıştı AR eğilerek yumurtayı aldı, sıcacıktı. Kısrağa döne rek, söyledi : — Akkız, bu da bizim kahvaltımız! hemde Allahtan sıcak |. Yumurtanın Li delerek, ağzı- a dayadı. Sömürerek içti. Boş kabuğu dürüm üstünden lige Sirlatiı. Beyaz kısrağı arabaya koşuyordu. Sokak kapısının mandalı oynadı. Re ceb bu sese başını çevirince, gözleri, bir çift baygın mavi gözle karşılaştı. Kapının aralığında daracık belli, eteği yerlere kadar uzun entarili, taze bir kız duruyordu. OYanaklarını gererek örülen iki örgü sarı saç, göğsünün boyu koşarak kendini suya atı, Sularla beraber boşlukları aktı, üstünden dizlerine doğru sarkıyordu. ecep, içinde korkuya benzer bir duyguyle ürpererek, arabanın kenarına dayandı. Genç kız, baygın mavi'gözle- rile, yüreğinin içine bakıyor gibiydi. Birkaç Ni daha yürüyerek, konuştu; — Beni buraya emmim gönderdi. Sarılar ai geldik. Kasabaya göç edeceğiz. Bize araba lâzım. Emmime, seni sağlık vermişler! Şuracıktaki han- dayız. Bizi kasabaya götürmeğe gelir misin? Recep, ömründe ilk defa bir kadın karşısında o şaşırmıştı. Başı dönüyor gibiydi. Cevap veremedi. Kızın yüzüne bakıyordu. Gözleri, ışık vurmuş dere suyu gibi parlak, teni buğday rengin- de, dudakları kızılcık gibi kırmızıydı. Taze kız, Recebe daha yakın gel mişti : yok mu senin? Bana niçin cevap vermiyorsun? Sesi de, tıpkı gözleri gibi aydınlık bir suya benziyor, Recebin yüreğine akıyordu. Delikanlı, emi alnında gez- dirdi. ene kısaca ; — Gelirim! De e kız, onun, iri vücuduna saian kadar, titrek bir sesi olduğunu duyunca, merakla sokuldu ; — Yoksa hasta mısın? Eğer hasta isen gelme! Yat,dinlen!.. Köyde başka araba yokmuş, biz oturur bekleriz... Recep, gökteki güneşe, sonra kızın sarı başına baktı : — Birşeyim yoktu, birdenbire güneş çarptı vel Güneş çarptı... Kız uya, çiçekli erik ağacına, gübreliki—. eşinen tavuklara, uzun kuy- ruğunu Le bekleyen beyaz kıs- rağa bakıyordu E Barli ng güzel yer!.. Damının iki göz odası var değil mi? Anan, ba ban var mı? — Yalnızım! Kimsem yok!.. Kız, sevinir gibi güldü : yok! Emmi dediğim adam, uzak akrabamdır. Onun yanında otururum abanın kenarına dayanmıştı. Gü- neş, alnındaki kâküllerini, saç örgü rini, gözlerinin maviliğini ışıldatıyordu. R Yalklığn söyledi. Yanında sığındığı akrabasının kötü bir adam olduğundan dert yand Recebin yüreği tutuşuyordu. Güneş bii kipi güneşli sular gibi par- layan örgülü, kızılcık odudaklı kapısından çıkıp giderse, yüreği de göğsünden kopup ayrılacaktı sanki... (Arkası 20 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: