15 Nisan 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 24

15 Nisan 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ke yağa Ea — KİRİ YAZAN CAHIT 7/5 BALIKLAR “LA » Genç kız, Hasanı yatak odasında, kar- yolasının yanında göreceğini düşündükçe, kalbi heyecanla çarpıyordu. Ellerini saçlarında er — Kimbilir ne haldeyim «Cadır? Hümeyra, arkadaşını dikkatle süzdü: - Hiç üzülme Filiz! Bu gün başka bir güzelliğin var... Solgun, mahıun bir gü- zellik... Bana e bile tarama! . Sustular. Dakikalar geçiyordu. Dışarıyı dinliyorlardı. Tramvay çanlarını, otomobil İlâksonlarını, sokakta gezenlerin konuş- malarını, uzaktan gelen tren düdüklerini duyuyorlardı Filiz, kulaklarında uğuldayan bu kadar ses içinde, Hasanın ıslığını duyamıyaca- ğından korkuyor, li yastığa bırakamı- yarak, hafifçe yaslanıyordu. Koridordaki saat, doku çalınca Hü- pyey gözgöze bakış a gelmezse Cak? Çocuk musun Filiz? Niçin gelme- 8 sz var mi?.. Hümeyranın sözleri, dudağında yarım kaldı. Sokakta üç keskin ıslık sesi duyul- muştu. Filiz, yerinden siçramak ister gibi bir hareket yaptı. Hümeyra kaşlarını çatarak ona baktı, Eliyle omuzlarını tutarak, bastırdı : — Şimdi, ben onu alır gelirim... . Genç kızın şa- duyor G man, Filize çok uzun, önler: denberi bekliyormüş gibi geldi. Artık, s mahsus gürültülerini lanıyordu. Uzun beklemelerden sonra, kapı gi: cırdadı. Filiz, gıcırtıda, müjde veren bir dudağın sevimli fısıltısını buldu. Çabuk adımlar, mermer merdivenleri çıkıyordu. Ayak sesleri koridoru geçti. Ve açık cda kapısında, Hasanın yüksek boylu, sağlam yapılı vücudu gö: öründü. Yüzünde ri gözlerinde büyük bir üzüntü var Geniş alara Filizin karyolasına yaklaştı. Genç kızın rem ellerini ya kalayarak yaslarinda Vah Filiz aa vahi.. De- mek ii sen hasta oldun?.. Eğilerek Filizin yüzüne bakıyordu. Gözlerindeki şefkat, sesini titretiyor, neşeli, keyifli görünmeğe çalışarak söy- liyordu : “Cadı,, hasta olduğunu söyledi. İlkönce animal. Şeytan kız, bana bir oyun yapıyor, sende oradan çıkıve- receksin sandım.,. Vah zavallı Filiz ab- lacığım... Hümeyra, iki elini göğsünde çapraz- layarak, yatağın ayak ucunda durmuş, gülümsiyerek, onlara bakıyordu. Hasan, Hümeyraya dönerek anlattı : — Bu semtte, Filizin bir sürü çocuk dostu var. Bizi görünce, dört bir yanı- mızı sarıyorlar. Ona “Filiz abla, diyor- lar. d o kadar hoşuma gittiki; arasıra ben de Filiz abla kendimi alamıyoru Filiz, Hasanın iceyani sesi, belirsiz bir buğuyle örtülü gözlerile sükünet bulmuş, rahatlamıştı. Başının içindeki şüpheler dağılmış; vücudundaki ağrılar geçmiş gibiydi Hümeyra, Hami bir iskemle uzat- tı. Genç adam, teşekkür ederek Filizin ellerini bırakmadan oturdu. Gözleri, genç kızın solgun yüzünü okşuyor; Fi- liz, bu bakışların sıcaklığını kalbinin derinliklerinde hissediyordu. Çocuklaş” mış sesile, Hasana sokulur gibi fısılda- di . demekten Li — Filiz ablacığın bu gün, senden ay- rılacak diye ölümden korktu. Yoksa sen olmasan, ölümün kendisi beni ürkü- temezdi... Bak, ne kadar hastayım..Ate- şim yüksek! sesim çıkmıyor... Nefes a & g B Gi Gi ii 5 e # 5 5 g o E 0ğ E Bg &- Daha dün gece ne kadar neşeli ve iyiy- din!.. Genç kız, Hümeyraya işaret etti : — “Cadı,, söylesin ! Hümeyra, kısık, tatlı sesile, denize gittiklerini,öğle uykusundan nasıl uyan- anlatırken, Hasan merakla Odanın havası, Filizden her zaman duyduğu limon kolonyasının keskin ko- kusile doluydu. Genç kızın sade varlı- ğına yakışan bu koku, onun samimi ruhundan taşıyor gibiydi. Alçak karyo- lada bir çocuk safiyeti, uysallığıyle ya- tan, solgun yüzlü genç kıza baktıkça Hasan, gönlünde onsuz bir yer kalma- diğımı anlıyor, ona verdiği sözler manında yapamadığı için, kalbinde de rin bir üzüntü bis d — Bu gün, gönlümde sebepsiz bir sıkıntı vardı. Dolaştığım her yerin ha- vam beni boğuyordu. Meğer sıkıntı se- bepsiz değilmiş, Filiz ablacığım hastay- miğl Genç kız, hastalığını unutmuştu. Ses. siz bir gülüşle, solgun yüzü aydınlanı- yordu. Hümeyra, onlara sezdirmeden yavaş adımlarla dışarı çıktı. Biraz sonra de- rinlerden akan bir su sesine benziyen bir müzik duyuldu. Filiz, Hasana baktı. Gözlerini Hümeyranın durduğu tarafa çevirdiler. O, yoktu. Gülüştüler. Filiz : — Kaçmışl Dedi. Hasan, etti: — Orada galiba? Aralarındaki anlaşma sonsuzlaşiıyor, kısa, küçük kelimelerle, yavaş yavaş konuşuyorlardı. Bir aralık Filiz, başını hafifçe, öbür yana çevirerek mırıldandı: — Ben sana dargınım Hasan Genç adam, âni bir üzüntü ii. irki- lerek sordu: — Niçin Filiz? Ne yaptım?.. Genç kızın şaka yaptığını sanarak, sorgusunu tekrarladı — Niçin dargınsın Filiz ?.. Filiz, Hasanın bütün ısrarlarına rağ- men cevap vermiyor, başı dönük oldu ğu için; Hasan, onun yüzünü göremi- yordu. Bir hıçkırık sesi duydu. Yatağın üzerine eğildi. Ganç kız, kapalı gözle- rinden yaşlar sızarak, çocuk gibi ağlı- yordu. Şakakları terle ıslanmış, yanak” ları solgun bir renkle penbeleşmişti. Hasan, büyük bir çaresizlikle ona baktı. Genç kızın ruhundaki gizli fır tınayı anlamak istiyordu: — Filiz, söyle yavrum. Niçin ağlı- or, ve niçin bana dargınsın?.. İnan Filiz, benimle barışman için ne istersen içeri salonu işaret Genç YE eni okşuyordu : — Söyle Filiz, şi aman hıçkirıkların arasında, kesik kesik anlattı: — Bana verdiğin sözleri tutmadın... Seni, her gün, getireceğin bir müjde ile bekledim... Fakat, sen, vaitlerinde durmadın!.. Genç kızın dudaklarından dökülen kelimeler, gönlündeki azabın ateşile yüklüydü. Hasan, ışıklı bir haziran ge cesini, duvar kenarında oturduklarını Filizin parmağına dolayarak kendisine

Bu sayıdan diğer sayfalar: