Bu Bir Sevda Vasalıdır Başı 13 üncü sayfada — — Beni güneş vurdu! Dedi. Taze alg ape Yağlıydı — Benide bir ses bağladı hayalinde canlandırıyordu. Başını önü- ne eğdi : — Evimin kadını, yüreğimin ... Yalnızım... lp başka yerlere git yal- nizlıktan, evimi dn ket; yüreğimi eşsizlikten kur Dedi, bim akin kızın Ta bakınca, onun gözlerinden ıslak ya larına yaşlar Oyuvarlandığını Kördü. Recebin de gözlerine yaştan bir perde gerilmişti. Kız, durduğu yerden fırlı- yarak, Recebin ellerine kapandı. Göz- lari Deli kanlı, ellerini çekerek, in kız, bir daha geldiği yere LA adan tam bir yıl geçmişti. Bu , anlaşmayla yüklü bir yıldı. en karlı günlerinde bile, iki odalı evin içinde T esmişti. Ocakta yemeğin tadı iisrksiin aşından Julie "tatlı ydı. Küçük ni becerikli, ve alir sevgi dolu bir kadın elinin dokun larıyle ir kuyunun kata) güneş altında, ateş e parlıyordu. Beyaz kısrak, sarı örgülü taze kadının ecebin evinden bir daha çıkmayan ve önün hlı karısı olan taze kızı, elinden kaçırdığına nan akrabası, onlara kötü haberler gönderiyor : “Onu ben bakmış büyütmüş, kendime karı edecektim. Elimden alan cezasını ene rdu. En günlerinde, yüreklerine bir ağu eleği akıtan bu haberlere, bir türlü izole Taze kadının gözlerinin ışığı soluyor, Recebin du- daklarında türküsü diniyordu. Karısı bu kadar üzülmese' Recep, 3 aldırmıyacaktı, Fakat, akrabasından, elen sözleri işiten taze kadın, birden yalaliy Gi) korkuyordu : — Bu herif kötüdür Recep. Elin- den her iş gelir. Kötüdür! Sen; beni ondan lid Ke başıma ne > açacaktı |. kı od ikrebür sıyle döğüşmek istedi. Fakat, adam ondan kaçıyor, kendini göstermiyordu. Delikanlı, karisını yalnız bırakma ral için artık uzak şehirlere yük iyiyi rdu. .. 20 eşi Sende e bu- r bahar akşamıydı. nun ra çekilmiş, Güneş, ayvlu- yalnız, çicekli Taze kadın, altın saçlarının iki ör güsünü biribirine bağlamış, arkasina atmıştı nünde iş önlüğü, kuyu ba- şında yi bulgur Ta Bahçe kapısı açıldı. Recep içeri girdi. Erik dallarında titreşen son isiklarn içinde, azlı kocasının yüzünü, düşünceli gö- Terek; duraladı : — Hoş geldin Recep... oş buldum... Recebin sesi de, yüzü gibi düşün- m min yanına gelerek, yere diz ç — a u gün bir iş aldım Nazlı. Yarın ln âzım Nazlı, ürperdi. lm ikindiğ bul- gur tasını yere bıraktı, Gözleri dol- muştu a ben Recep, zan e ne yaparim... Beni bırakma R Delikanlı, karısının saç örgüsünü pey düşünüyordu : enim de derdim bu ya! Seni ko 7 gitmeğe yüreğim razı değil!., Ye i isteksiz ze ye- Dn - Bu işi geri veremem. Seni de koyup im Benimle beraber ye- lirsin Nazl vi Ertesi sabah, güh EE kalie- tılar. Recep arabaya beyaz kısrağı imi gidip yükünü yükledi. Sonra dönerek, Nazlıyı aldı. Yola Çıktılar Köy uyuyordu. Ya ku lar bahçe die Ortalıkta tatlı bir serinlik vardı. Bah. çelerdeki beyaz çiçekten urbalar giyen ağaçlar havaya koku dağıtıyordu Recep, köyden çıkıncaya kadar, arabasını dar yollarda gürültüsüzce sürdü. Köy gerilerde kalınca, bir kolunu Nazlının beline doladi. Kamiçısıyle beyz kısrağın sırtını geye kalın ve gür sesile türkü VE aşladı. z dallar Bi Recebin Gi uzaklara kadar gidiyor, dağlara tepelere © çarparak, birçok ipi e yanii uş gibi ço- galıp geri dönüy Na onun sesine hayrandı. Kora: sinin geniş göğsüne sokuldu. mek bahar kavası çarpıyor, kulaklarından yüreğine kocasının sesi doluyordu. Öğle vakti bir su başında durarak, beyaz kısrağa yem kestirdiler. Kendi leri de karınlarını doyurdülar. Sonra üştüler m çökerken bir dere başında konakladılar. İri böğkü çakalileiz üze- rinden akan dere, onların oturdukları yor, çok derinlere dökülüyordu. i © Beyaz kısrağı başı boş bıraktılar. Toprağın üstünü taze otlar, kokülu çiçekler örtmüştü, Beyaz. kısrağın dı. dakları, koklanmamış otlarda dolaş, yor, beğendiğini yiyor, beğenmediğini bırakıyordu. Arabayı siper almış, oturmuşlardı. toprağa bi, Serin bi çiçekler, otla çul sererek bahar esiyor, titreşiyordu. Yanyana ruyorlar, ortalığı büyük uğultusiyl, kaplayan çağlıyanın sesini dinliyorlardı. Ortalık yavaş yavaş esmerleşiyordu. Toprağı örten çimenleri, süsleyen çi. çeklerin renkleri karanlığın O içinde solunca, göğün i çiçekleri belirerek parlıyordu. K maları, çağlıyanın gürültü. sünde eriyordu. Fakat, buna rağman Me) karısının Kulağına söylüyordu: seni doğduğ gibiyim Nazlı... babamın sevgisini de sana bağladım. Nazli, .gözlerinden Yili akarak onu dinliyordu. Sonra, yalvardı — Recep, bir türkü söyle A ikanlı, onun dileğini yerine ge havası tirerek, türküye başladı. Nazlı, onun sesinden ba , hiçbir enn ordu Oya masme elimi dinmiş gibiydi. Kocasını ü, ütün varlığını, bütün Yüeşimi kaledir Az sonra Recep, beyaz kısrağın sırtına - atlamış, çayırda dolaşırken Nazlı, A dibinde bir vızıltı di. yarak irkildi. Recebin iri vücudu deyril- var li Daş yere kapaklandı. ılık bir Ocasına rılan ellerine islakhık bulaş Rec — cepli... Delikanlı, ai minaza onun işe enis dı yavrum, mile — Ya ktılar bizi Rec Delikanlı, ir bir ni doğ” ruldu. Nazlıyı ö — Behim adi onlara kalma ve hi çalışarak, sözü oldu. Nazlı, ii bi Sö yali bağirde ? Yuvamın erkeği, dön bana Sesine, bir kahka cevap verdi, in ie adam etili i ayrı benimsin Nizli ii sesi tanıdı. o Kendinde özü olan akrabasıydı. Çılgın gibi ye rinden fırladı. Dere boyu koşarak, suya attı. “Sularda beraber e a aktı. be ii atan adam üzerini toprakla örttü. Arabi li götürdü. Bir yardan aşağı yuyarladı. ii üstünü saran toprak, he: Taze otlar fışkırdı. Çi ele Hellen di. Oradan geçen yok cular; çiçekli bir tümseğin yanında, tüyleri uzamış, kemikleri va dek b bir kıs “Birçokları i uğunu tani £, hiç kimse, kısrağın miedi. * Ve önün, Fi lemek istediklermi”snlayamadı.. sonsuz denizinde ışık p |