nci Birçok Yazı, abah erken- sine gelir, «kşam üstü terkederdi, "ya Tünelin uhar gelen ırdı. den birinde arı bir emir p Karakola re gidip işi Su, derhal kola ge mecbur y komiser, izum gördü. ri bulunur ka başladı. birşey söy- n sokaklara hı? Yoksa mi ? lamak için so in k şartile ter yanl ri kalmıya- edi... e serserilik iz, her ma- i çocuklar, i ıllılardı, Çocuk Okulları Okullar Vardır. Baştan Başa Facialarla ve Derin Bir Alâka İle Okunmağa Değer. Hüsnü Aksel yüreğim titredi. Bu feci manzara karşısın- komiser, göçmen çocuklarına bir çare aramağa, ailesi olanları da ailelerine gön dermeğe karar verdi. O, bu kararı icraya si edince, çocuklar şaşkın ve hiç olmıyan gözlerle (biribirlerine Bakışlar. Önce kendilerinin serbest bıra- kılmalarını istediler. Ailelerinin yanına, kendi kendilerine gideceklerine, gözyaşları içinde ni ederek söz verdiler. karar neden onları bu de- Tece iel: etmişti? Demek ki aileleri yanına gitmek istemiyorlardı? Onların bu mütereddit durumları, bizde daha büyük bir şühpe uyandırdı. Komiser, içlerinden da- ha abdalca gördüğü bir ikisini aldı, ayri bir odaya götürdü. Bu tahkikat a mı takip etmeme ie ettiği için de beraber bulun Tehditle ei ii zl onları tereddüde evkeden sırrı almağa çalıştı. Çocuklar önce korktular. Komi- merak sarmıştı. Herhalde zabıta, bir teşki- lâhı meydana çıkarmak üzere idi. Serbest bırakılan çocuğu takibetmek üzere arka- sından bir polis gönderildi. Diğer taraf- tan da, laf edenlerden birisine bir sivil memur terlik olundu. u iki çocuk, biribirinden habersiz, polisi ve sivil memu- rünu aynı yere götürdüler, Burası Beyoğlundan Kasımpaşaya inen mezarlığın sapa bir noktasında kuytu, ka- ranlık geniş bir barakadan ibaretti. İlk gö- rüşte burası bir kahve manzarası arzedi- yordu. Duvar kenarlarına boylu boyuna asalar sıra'anmış, üzerleri kalın batta- niyelerle örtülmüştü. Orta yerde çamurla sıvanmış saç bir soba, yanında kırık bir mangal vardı. Köşede kahve ocağına ben- zer bir yer yapılmış, üzerine eski pis, kırık kahve Ove çay fincanları dizilmişti. Ortada şüpheyi davet eden biricik şey: masa üzerindeki kalın battaniyelerdi. Çünkü bunlar kabarık kabarık duruyor, altlarında birşeyler gizlendiği belli olu- yordu. Bu baitaniyeler kaldırılınca altın- . « bu zavallı çocukların hayatı e faci- alar, öyle kan ağlatıcı vakalar doludur ki.... çocukları sokaklardan topluyor, burada onlara dilencilik dersleri veriyorlardı. Geceleri bütün çocuklar burada birikir dilenciliğin yolları,. ge. ser, onları yumuzatıcak vaitlerde bulundu. So- nunda ağızlarından şu itirafı aldı ; — Biz, annelerimi- ze sileceğiz, fakat hiç olmazsa (o elbiselerimizi almaklığımıza o müsaade edin — Elbiseleriniz ne- elinde, merhameti tahrik için kullanılan canl an ee Diğer bazıları da ötekinin berikinin hesabına çalışan zavallı ne kilitlendi. a. çocuklardır. Yarının büyükleri olması üzerinde vücutlarının bir- çok kısımlarını bırakan, yırtık birer çu. val parçası, bacakların. da pis ve yırtık birer don vardı. Adeta yeknasak giyinmişlerdi. Demek ki bunları idare eden bir teşkilât vardı. Bunun üzerine komiser çocuklara, hakikatı söyledikleri takdirde serbest bıra- kılacaklarını vadetti, Ve kendilerine itimat mekte ısrar etti, Öteki çocukların polisi aldatması ihtimali vardı. Artık benide bu yavrucukları, böyle başkalarının olarak bırakmamalıyız! dan, bezlere sarılmış ufak ufak bohçalar çıktı, Bohçalar içinde de dilenci çocuklara ait olduğu e elbiseler, kasketler, kunduralar var Kahvenin m olduklarını söyleyen ikisi erkek biri kadın üç kişi tevkif edildi. Bunlardan alınan malümat tüyleri ürper- bir mahiyette idi, Bu üç adam, bu m yavrucukları ai Ya kari olarak alkakiyodlirdi Bir kahve veri - eski ahir, çocukları inizmeği mah- s bir «Dilenci Okulu» idi. Bu üç ser- seri dilenciliği meslek edinmiş, kimsesiz bazıları Yağmur ve kar altında çıplak vücutlarını çuval parçalarile örten, ve köşebaşlarında sizden bir parça şefkat ve merhamet dilenen kim- sesiz yavrucuklar; birtakım insafsız düşkünlerin elinde birer kazanç vasıtası olmuşlardır. Bunlar başkaları hesabına dilenir, başkaları hesabına çalışır, başkaları hesabına vücutlarını feda ederler. Bazılarını dilenciliğe anneleri sevkeder, birer alettir. çok muhtemel olan elinde geçinme çenlerin oo merhametini tahrik için ne gibi va. Bl ee ülirdi. Dersten sonra, ailesi olanlar evlerine gider, oolmıyanlar da Bakal orada yatardı. rtesi yaletler içinde sokağa salınırlardı. Her çocuğun bn köşe önceden tayin edilir; sonra bir sele nezareti altın- da çocuklar yerlerine oturtulurdu, Bu müfettiş, bütün gün okula mensup dilencilerin bulunduğu O mıntaka (o içinde (dolaşır; teftiş eder, çocukların yamna sokulmuş yabancı dilenciler varsa onları uzaklaştı- rırdı, Müf“ttişlerin bir vazifesi de: Müsa- vasılası tahmin edilen bu yerlere göndermekti. Çocuklar akşam okula dönünce kendi» lerine birer sıcak çay ve bir parça ekmek verilir, istirahat etmelerine itina edilirdi. Başkaları hesabına çalıştıklarından bihaber Arkası 32 inci sayfada)