diz çöker smer kol- ist olduk- bir Türk- Biz, an- uk. ü gibi bü- turubun er, anlat- m de kü- mn vardi. . dansları n izin İs- iem biraz bundan lime izin duğu ye- sekiz. rleri idi. uyormuş. deye mu- va yapı: » uzaktan iyorlardı. a, onları be enterese re başla- ? diyor ayamadı- bını ver- n SORFA, il. yanıma 'n am ini düşü- tiler. Ve şardı.Du- tü rujla relen bir — Yaşasın “ Atatürk, dedi. Hayret ettim Benim bu hayretimi uzatmak istemiyen nazik artist, tercü- mei halini anlatmıya başlayınca, bu kelimeyi tam yerinde sarfettiğini an- ladım. enim babam Ahmet paşadır. Annem cariye imiş. O zaman kanunu medeni olmadığından imam nikâhile annemi almış ve dünyay ben gelmişim. Babamın evvelce iki karısı daha var- mış. Paşanın annemle çok meşgul ol- duğunu gören ilk karısı ve akrabaları babamı, annemden ayırtmışlar. Babam ölmüş, kimsesiz olan annem beni bakabilmek için, en son kalan evini de satmıştı. Fakirliğin verdiği ıstırabla, istikba- limi de düşünerek! beni bu turupun şişman idare direktör kadına yerdi. Turupla bir kaç aylık seyahatten sonra Berline döndük. Beni himaye eden şişman idare di- rektörü, tahayyül ettiğim arzuların hi- Iâfına, her hareketile beni müteessir ediyordu. Gün geçtikçe bana pek fazla karışması, hiç hoşuma gitmiyordu. Artık, onun bir işkence şeklini alan Berlini çok iyi şb Kendi. me münasip gördüğüm bir lökale git- tim. İdare memurlarına çıktım, Kendi- mi iyi bir dansöz olarak tanıtınca, be- nim bu sözlerimi mübalağalı görerek: — Yavrum bu yaşta bu kadar yük. sekten atmak olur mu ?.. dedi ve beni iki gün sonra provaya çağırdı. Sevinçle buradan çıktım.. Doğru bir terziye gittim ve kendime oryantal iki ans elbisesi ısmarladım. Provada mu- vaffak oldum. Ismarladığım elbiseleri aldılar.. ve burada bir dans mualliminin idaresinde çalışmaya başladım. Artik danslarımda muvaffak oluyor dum; alkışlanmaya da başlamıştım. Be- nim bu muvaffakıyetlerimi gören diğer müesseseler ve acenteler, bana fazla para teklif ederek (çalışmamı istiyor- lardı. İşte o an sonra bu günkü sükseye nail oldu! Lâstik bir top gibi yaral A ki Pr üzerinden bir büyük a büm get Albümü artma başladım. Albümü karıştırdıkça her sahifesin- de çk ik alay öriule; . derken Afrikaya geçti A vrupa atbuatı, Zehra Ahmet hakkında dilen kritillerde, onun san'atının kiymetini itiraftan ken. dilerini alamıyorlardı. Bakınız Mısır matbuatı ne yazıyor: “Almanya'dan Kahireye gelen dan. söz ve artist Zehra Ahmet, kendisin- den hiç ümit etmediğimiz rakıslarile bizi pek derin hayretlere düşürdü. Avrupada yaptığı seyahatleri esna- yetleri, Avrupa matbuatının ne kadar aldandıkarını göstermeğe kâfidir, Avrupanın ve Afrikanın pek yakın. dan tanıdıkları Zehra Ahmedi, bizim, Türk olduğu halde hiç tanımamıza hay: ret e elden gelmiyordu. n bu bizim kendi hastalığımız değil midir kil.. Kendi artistlerimizin san'at kudretlerini takdir edeceğimiz yerde, daima ecnebi artistleri benim- serizl., Benim içine daldığım bu san'at te- essürünü, kuvvetle umarım ki Anka- rada Türk sanat'kârı yetiştirmek için kurulan akademi Yere ” Bayan Zehraya soruyor — Siz birçok flimler deçi çevirmişsi. niz?. vet, Berlinin en meşhur bir revüsünde oryantal numaralar yapı. yordum. Ufa sinema kumpanyası reji- sörlerinden biri, o gece beni seyretmiş; ve Ertesi gün telefonla Ufa stütyola- rına davet olundum. Gittim. — İlk filime ne zaman başladınız ? — Sessiz filim zamanındanberi filim çeviririm. —En son «Pergünt» ve «Çöl Güneşi» filimlerinde rolüm vardır. — Bu filimlerde hangi rölleri yapı. yorsunuz ? Avrupanın ve Afrikanıh e yakından tanıdıkları Zehra Ahmet...... — En son “Pergünt, ve “Çöl Güneşi fillmlerinde rolüm vardır,. —Ben, çevirdiğim filimlerde ya raks etmişimdir.. veyahut Afrikalı kadın röllerini oynamışımdır. — Siz, pek o kadar zenciye benze. miyorsunuz ? u sözüm üzerine kahkaha ile; — Anall! Siz makyajı unutuyorsu- nuz. Gördüğünüz flimlerdeki arapları, Hep hakiki arap mı zannediyorsunuz”. diyor ve tekrar bir albüm getiriyor: — Şu resme bakınız. Resme bakıyorum. Kuzguni bir zenci. — Tanıdınız mi — Hayır. — Benim. — Hayır. — Dikkatle bakınız. Gözler benziyor. Çöl Güneşi ismindeki flimde bu rölü yapmış, ve bu filimdeki muvaffakıyeti- ni kritik eden Alman matbuatını, ve iç” lerinden kendisinin çok hoşuna giden bir yazıyı gösteriyor yazıda sinema muharriri şunları yazmış: “Çöl Güneşi fliminde en büyük mu. vaffakıyeti gösteren Afrikalı zenci ka- Bu kadın Berline gelse de filimde- ki muvafaakıyetıerini görse. Zehra Ahmet devam ediy — Bu yazıyı okuyunca ölmekte kendimi alamadım. Telefon ettim: