Jozefin Beykerin Rakbi Bir Türk Yıldızı e ZEHRA AHMET * San'atkâr Bayan Safiyenin güzel ve sade döşenmiş apartmanında karşılıklı konuşuyoruz. Safiye . — Zehra Ahmet bir iki dakikaya kadar gelecek. or ve onunla arka daşlıklarının Ge teessüs ettiğini an- latmaya b — Ben, ae bir seyahate çık- mıştım.. San'at diyarı olan Berline de uğradım. Almanlar, biz gibi yemek ye- miyorlar. Orada bir Türk lökantası var- dır. Bir akşam bu Türk lökantasina git- tim. Oturduğum masanın tam karşısın. da, oldukca esmer bir bayan yemek yiyordu. Biribirimize bakıştık. Onun, ben gibi simsiyah gözleri, bana hiç te Temel gelmedi. e bizim yemeklerimizi iştiha ile zeinedi; büsbütün nazarı dikkatimi cel- bediyordu. Ben onunla alâkadar ol- dukca oda, merak ve tecessüsle beni süzüyordu. Bakışlarımızın sıcaklığı ile birbiri- mizin Türk olduğunu anladık; ve ya- bancı bir memleketde milliyet hisle- rimizin galyane gelmesile, hiçbir tak- asimine (o İüzum görmeden ie tanışıverdik!., Meğer bu bayan, Alman sahneleri- nin meşhur dansöz ve flim artisti; Türk Zehra Ai değil mi imi Lik > Koridorda ii alıkdıları Ağla. İçeriye 1.55 boyunda, esmer, üze- rinde önden düğmeli bir kostüm, beli kalın kırmızı kuşaklı ve kırmızı spor ayakkablı bir bayan girdi. afi Aş — Zelirn Ahmet! diye bizi tanıştır- Ortadan ai simsiyah saçlarına rakip gözleri, içinin sevincini ilk ba- kışta ifşa ediyor. Hele rengine tezat beyaz dişlerini gösteren heyecanlı ve olgun tebessümleri de, bunca yıllar ıs- tıraplı vatan tahassürlerinini çektikten sonra, onların giderilmesinden duyulan neş'eyi ne güzel ifade ediyorlar. Yazan: NiYAZi ACUN En büyük arzum vatanıma dön- mekti; şimdi de Türkün kalbi olan An- kara'yı görmek istiyorum. Kısa bir zamanda Anadolunun gö- beğinde bir medeniyet abidesi olarak yaratılan Ankara'yı görmekte acele Foto Rekor Fotoğraflar : İçeriye 1,55 boyunda, Si Ki önden düğmeli bir kos etmelerini ine tavsiye edince, un o Vatandan Si ufukların kubbeledi- gi diyarlarda geçirdiği gurbet yıllarının heyecanlarını, bana büyük bir samimi- yetle anlattılar. âleminde meşhur bir artist olan Zehra Ahmet, yatan sevgilerini şu candan sözlerile teyit ettiler — Vatanımıza hücum edecek düş- mani imha etmek için gönderilecek erlerin içinde ben de gitmezsem, öldü- ğüm vakıt gözlerim açık kalacak. Artık, onun, on beş sene gibi dile kolay gelen yıllar içinde, medeniyet ve san'at hareketlerile günden güne iler- liyen Avrupa sahnelerinde elde ettiği üöyük muvaffakıyetleri nasıl temin eylediğini sormak sırası gelmişti. Sordu Ortadaki pufun üzerine diz çöker gibi oturdu. — Nasıl mı artist oldum? İnce kaşlarını kaldırdı.. Esmer kel- larini çaprazlıyarak nasıl artist olduk- larını, konuşmıya unuttukirı bir Türk- çe ile anlatmaya başladı: — Yazın son günleri idi. Biz, an- nem ile Beşiktaşta oturuyorduk. İstenbula Almanya'dan Revü gibi bü- yük bir turub gelmişti. Bu turubun cazip kumrularını seyredenler, anlat- makla bitiremiyorlardı. Benim de kü- çüklükten dansa pek merakım vardı. Bunların dillere destan olan dansları görmek istiyordum. Annemden izin is- tedim; vermedi. Birgün öğleden sonra, annem biraz uzakça bir komşuya gitmişti; bundan istifade ederek, kendi kendime izin verdim. Doğru bu turubun olduğu ye- re gittim. Yaşım, yedi Sarışın Almanlar, esmerliğime ve be- nim bu hareketlerime gülüyorlardı. Bana darılmadıklarını anlayınca, onları daha serbest taklide başladım. Vücut hareketlerim hepsini enterese etmiş olacak ki, beni sevmeğe başla- dılar ve bana: — Sen artist mi olacaksın? diyor- lardı. O zaman mânasını anlayamadı ğım bu kelimeye -evet- cevabını ver- im. Ben bu kararımi verdikten sonra, annemin sesini duymaz mıyım!.. Onun sesini uymamla yanıma gelmesi bir o Hiddetinden kaşları birleşen anne- min, muhakkak beni döveceğini düşü- nerek artistlere sarıldım Artistler, annemi teskin ettiler. Ve eni turublarına verirse, bu gün e dükleri istidadımla, istikbalde meşhur bir dansöz olabileceğimi my Karma iri siya gözleri yüzirdi Du- daklarındaki koyu vişne çürüğü rujla” rını dilile silerek, içinden gelen bir ah! ile: