büyük küçük, genç ihtiyar, çocuk, kas dın erkek birçok kimselerle dolu. Kimi yatiyor, kimi kumlara gömül. üstüne basacaksınır. imi güneşte yanan vücudunu ea en lâstik halka ile tutup hemen atmak suretile oynanan bir oyun oynanıyor. Bu oyuna en çok me rak, saran memleketimizdeki İngiliz bü- yük elçisidir. Yaptığı iddiali maçları seyretmek için etrafına toplananlar, maç bitinceye kadar belki denizi bile unu» tuyozlar, Eskimiş otomobil iç Jâstikleri de plâj oyuncağı olarak kullanılıyor. Hem de öyle rağbet görüyor kil.. kumların üs. tânde yuvarlanan bir lâstik, peşinden beş on kişi koşturuyor. Suda da, herkesteri iyi yüzdüğü için olacak ki, yüzme an- frenörlüğü yapıyor. Onların bile bakın ne şanslılar oluyor bazanl... masaya sokulup biraz dikkat etseydiniz, sizde benim gibi, Üniversitedeki Türk Profesörlerimizden bir kaçının da biriç oynadığını görürdünüz ... arasına işte bir ilâve d Plüjlarda cemiyet plâj oyunları aha, hayatı, bilmem çıplaklaşabilmenin tesirile midir, daha apIDIŞ» ilerlemiştir. Herkes biribirine öyle yak- “laşıyor ki... meselâ: yaşı tabii ömrün ilk ni tes “yarısını geçmiş bir bayan, suların kuca- İ #nda arkadaş olduğu 92 yaşındaki de- ibi yas likanlıdan yüzme dersi öğrenmeğe çalı” a sola kerim, laymış! * EKREM NEJAT ÖZSÜ & şıyor. Konuşmalarına kulak kabartıyo- rum, Artmağa başlayan yağlarını yüz- mekle eritebileceğini sanarak, soruyor: yapılan dairelerden birini kiraladım; hem sabah, bem akşam denize giriyorum. Acaba kaç günde iyi yüzebilirim ? Kaç günde 10 kilo düşe- bilirim ? 22 lik delikanlı yüzme hocalığı ya- parak, şişman bayanı yüzebilmek ümi- dinde; ve bütün yaz, Flöryada bedava dan yerleşmeğe niyetli. Lâfı oradan bu radan e kapılanmağa çalışarak, cevap Wi — Burada yeni er, i zaman, ben size yüzme ae verebilseydim “bir haftada balık gibi yüzerdiniz; hem de balık eti olan vücudunuz, ( bayandaki vücut sahiden balık eti amma, tıpkı balina balığı eti ) oldukca inceleşirdi. Fakat, ne yapayım ki; hergün buraya gidip gelemem, ben, Taksimde oturuyorum Bu sene sayfiyeye gitmedik de deniz için bazan buraya geliyorum, bazan Su- dye Adaya gidiyorum. Bütün bu li metin bir ihtiyatla dinlemesi lâzım gelen bayan, bilâkis sahilden ancak bir iki metre açıkta iki karış: derinliğindeki suda, bir taraftan kendini delikanlının kollarına bırakmış çabalarken, bir taraftan da onu: «Hiç ol. mazsa birkaç gün için burada kalın, ben- de misafir olursunuz» diye davet edi- Bu davete çoktan can atan delikanlının, kabul edip etmediğini din- emeğe bile lüzum görmeden ilerledim. Plâjın bir ucundaki hususi bir so yunma odasının açık kapısı önünde, biraz önce Dai manzaranın tamas men aksini görüy Yaşlıca bir yi razi şezlongun kenarına oturmuş olan n sarışın bir genç kızın, karşıdan esen rüzgârla hafifce dağılan saçlarını okşamakla meşgul. Ka" pıya yaklaştığımız zaman saçları kırlaş. mış, fakat ruhu genç kalan erkeğin; ilânı aşk etmekte olduğunu farkettim. amma genç kız hiç oralarda değil, göz- leri biraz açıkta demirlemiş olan kotra- dan, denize'atlamak üzere bulunan dinç bir vücude takılmış kalmış. Zengin ol duğu muhakkak olar ihtiyardan da aya rılamıyor galiba. Plâjlarda böyle sahnelere rastlamak ber zaman mümkündür. ii kumların orta yerinde, tepedeki yakıcı güneşten biz alarak, aşklarile liribele gi yak» mağa çalışan çiftin, gözümün önünde geçen hikâyesini de yazmadan geçemir yeceğim, Dinlenmek için sıcak kumdan başka oturacak 'yer yoktu. Rastgele bir yere çöktük. Az sonra bir ad müze, esmer ım kadar'önüs kara gözlü siyah saçlı bir kızla, kumral bir erkek gelip uzandılar. Felekten birgün çaldıkları yözlerinden okunuyordu. İçlerinde, biribirlerine yak laşmak, sokulmak isteği dı n uzun konuştular. Boyuna, gelecek gün lerden ve gayelerinden bahsediyorlardı. İstikbalde de bugünkü gibi hep baş ( Arkası 22 inel sayfada )