İNANMANIN KUVVE Tİ: — Başı 13 üncü sayfada — vap veriyordum: «Ben de yıllarca beklerim!” Annem fazla ısrar etmiyor» du. Babam, bana; hastalığınızın geçici bir hastalık olmadığını, ömrünüzün sos nuna kadar iyi bakılmak lâzımgeldiğini söyleyordu. Bana birçok kitaplar da ge tirmişti. Ve rol oynadığını ve nesilden nesle geçerek tahribat yapabileceğini o anlamıştım... Babamın plânı, çok ifritee idi. Beni en nazik, en zayıf yerimden vurmuştu. Ben, anne olmak istiyordum, Genç kızs lığımdanberi anneliği düşünen ve anne olmak için yanan bir kadına, bu az bir darbe midir ? Çacuklarımın vereme müsteit olmaları, küçük bir hastalıkla yıkılıyermeleri ihtimali, beni düşündür- İnsan, daimi bir tel olursa, ne hale gelir, remin, verasette mühim bir meğe başlamıştı, kin altında da artık tasavvur edin. Erkek — Babanızın yaptığı, zalimce bir bareket | adın — Siz de onun yerinde ol saydınız, böyle hareket ederdiniz. Gün geçtikçe babama hak veriyordum. Ni Ah! pek — Durunuz! Ben, sizin için Datiğün fedakârlık yapmağa razı olu yordüm. Anne olmaktan vazgeçtiğimi, babama söyledim. Erkek — Onlar mı bu fikirden vaz ezgili in — Hayır... o umulmıyan bir telike karşısında kaldık! kek — | Yüzünü buruşdurarak :| ei İnsanlar, başları sıkışınca, bu ibtizale uğramış kelimeyi, bir siper, bir kalkan gibi kullanırlar. Kadın — (Ciddi) Samimi olduğum bir ânda, beni incitmeyiniz. Babam hem borsa işleri yapar... Hem de kumar oynar. Erkek — (Acı bir alayla!) Devam etmeyiniz,.. Anlıyörom... Babanız, hem börsada,: hem de kumarda kaybetti; vaziyeti kurtarmak için, zengin bir da- mad aradıl ah, ne güzel, yarabbil ne üzel! Kadın — Hayır! Babam, damad avıs na çıkmadı... Dostlarımızın evinde alime bir adamla... k — Arasıra onunla dans edi. yordunuz... . Ben, sanatoryonda kan tüküre tüküre öksürürken, siz dans ediyordunuz! adın — Hayır. Cezmil Siz gittik. ten sonra, ben hiçbir eğlenceye gitme im, Beni, ne balolarda, ne tedarisanı larda gören olmadı. Fakat arasıra, dost, «bbap evlerine gidiyordum. Halil Şakiri 26 a m OLA orada tanıdım. Zeki, sessiz ve benden on sekiz yaş büyük bir a Erkek Emi sie I Val? Kadın — Daha ilk tanışdığımız gün, bana karşı bir sempatisi olduğu batta beni uzaktan uzaktan sevdigini anladım. (Ondan kabil olabildiği kadar kaçıyordum; fakat o, mütemadiyen yo» lumun üzerine çıkıyordu. Küstah, mü- tecaviz, sırnaşık bir insan değildi; kork- mamağa başladım ve ondan kaçmağı da lüzumsuz gördüm. Dostlarımız, sizinle olan maceramızı, ona da anlatmakta gecikmediler! Erkek — |Sinirli:) O, buna zağmen, gerilemedi, öyle mi? Demek ki, iyice kafasına koymuş|.. Kadın — mesele, onun ilerleyişinde, gerileyişinde; kafasına koyup koymamas sında değil... Babamın vaziyeti, çok kötü idi. Ailemi sefaletten kurtarmak lâzımdı. Erkek — Ve kurtardınız! Kadın — Acele etmeyiniz. Femen kararımı vermedim. Düşündüm, ve sizi tedavi eden doktora yazdım. Aldığım cevapta; sizin, ancak bir mucize ile kur- tulabileceğinizi yazıyordu. Erkek — Nasıl ? doktor, size böyle mi yazdı Kadın — Sırasile anlatayım... Halil Şakir, benimle evlenmek istediğini söy- lediği zaman, açıkca konuşmamız ica- bettiğini anlattım. Uzun uzun konuş- tuk. O, benden aşk istemiyordu. Ken- disini bütün kalbimle bağlanarak sev» miyeceğimi biliyordu. Benden, yalnız, kendisinin beni sevmesine müsaade etmemi iştiyordu. Hatta, konuşurken, sizin sihhatiniz, kurtulma ümitleriniz, ihtimalleriniz hakkında benden tafsilât istedi; ve kendisinin pek ümidi olma- dığını da ilâve etti Erkek — Yal?. — Bunun üzerine, ben, dok- tora, vaziyeti açıkça yazdım. Kendisine, alelâde bir hasta, bir hastanın akrabası, yakını gibi değil, hayati bir mesele için müracaat ettiğimi anlattım. Evlenmek hakkındaki fikrimi sordum. Bana; sizin kurtulmanızın ancak bir mucize eseri olabileceğini; farzımahal iyileşseniz bile, hastalıktan tamamile kurtulmuş sayın lamayacağınızı; daimi bir ihtimam ve takyidle yaşamak mecburiyetinde oldu» gunuzu; eylenmerize tıbben müsaade edilemiyeceğini, bir takım fenni tabir- ler, ıstılahlar, birçok misallerle uzun uzun ei cevap verdi.. Erk — |Kızararak; | si bu fen adamları... Hep kendi ilimlerine, kendi deh bi. inanırlar. Hastalıklardaki £3. ri ey kiymetini, ehemmiyetini | Bünyenin de hastalığı ie İt b bil. Erkek — Kocanızı seviyor musunuz? Kadı Jna çok etim vardır. İ be basarak : | Kocamı sayarım, kek — Bu saygınız, rana mektup ww» mani olmayor Kadın — Onunla evlenezden 9 önce, açıkca herşeyi konuşmuştum. Size etmişti. Ve kime mektup yazdığımı, kimden mektup al. dığımı, birgün bile iye e Ek Ya 19. sapsarı kesildi.. Dili tutulmuş gibiydi. Yanımdan uzaklaştı Ve biraz sonra, elik bir köşeye cekilmiş, hıçkıra hiç kıra e buldum. — Dünyada, ne merhametli ei var İ.. Benim iyileşmeme ağla" yorlar | Kadın — | Ciddi: | Hayır! zn saadetimi hıkkmna ve bunu tam edemiyeceğine ağlayordu. Erkek — Val? nun yalanını iyiliğini de çok denedim. e için fena düşün. zun bir sessizlik J Ka — | iskana; | Benim söyli- veceklerin bukadar FAY El | Bu kadar mı?.. Li doğru rtı Ve bir daha biribiimize rasgelmiyelim arsınız | niden e k bu dukça ni? ben, bunu, hu. yaşamağa böslar OLU! bunamamalı değil m z g mw: Gm 5 g di 3 ei sıkalım, Ee içindedir; | Allaha arladık, Sezen | Kadın — Cezmi ayır, Cezmi, ei söyleme... Biribirim izden büsbü- , tamamile, ümitsiz mi ayrılacağız. BİEN belki birgün » çok uzak a o e bi bilme tesadüf eks midini kırarak mı ayrılacağız”, | Gözlerini indirir? 1 Yine dost Balı; mıyız 2. Erkek — ka einen. I Yi ne mi rüyaya iii Kadın Ne Eşkek. ei İlk Köme çok korkulu idi. Seze; adın — Korkulu rüyalar, sevinçle bitermiş! derler. Erkek — Bilmem! İı ad madığı birşeye inandın ve iyi oldun; buna da inan Cezmil.. öm.