DİKENLİ e — Başı 17 inci sayfada — Ona, ciddiyetle kaşlarımı çatarak geri çekildim — Hatırlatmamza dostum. Bir köşede ben, teşekkür o ederim öbür köşede ustam, vızlayarak havayı bölüyor. Parkelerin üzerinde kayarak şeh- rin sonlarına doğru uçuyoruz. Apartmanlar, evler, seyrekleşti, Kaldırımlar tükendi. Asfalta çıktık am, başımdan şapkayı çekti, omuz- larımdan pardesüyü aldı, gözlerimin içine, sevinçli gözlerile baktı, baktı, sonra bir- e kollarını açarak, beni kucakladı ; — Aylâ ninem, Aylâ ninem benim Bn onun göğsünde, gözlerim kapanı bitti, — mesudum ustacığım... zık ki, duyguları anlayabilmek, söyliyebilmek için kelime yok. — Bunları söyliyebilmek için bir gönül lisanı lâzım... Ama, ustacığım, dudakları- mız konuşmazken, gözlerimizle konuşmayı biliyoruz. Ustam eğilerek yüzüme baktı : — Bil bakalım ne sölüyorum Aylâ | Onun gözlerinin içine dalmıştım, uzun uzun baktım güzel cevap verdin Aylâ... Seni kaçırdığımdan memnusun demek ? Başımı hafifce eğerek : — Hem nasıl sevinç ustacığım... Kulağıma fısıldıyordu : — Aylâ nine; Yahiden soruyorum. Benimle çıkacağın yolculuğa, bütün yüre- Şinle razı mısın ? Hiç üzülmez, arkanda bıraktıklarını düşünmez misin — Evet ustacığım, razıyım, üzülmem, ve düşünmem... — AÂylâ ninem benim... Biliyor musun ? Bülün inançla, seni sıkı sıkı tuttuğuma rağmen, avuçlarımın arasından balık gibi, kayıverirsin ve sensiz kalırım diye, öyle korkuyorum ki... Susuyordum. Otomobil, ik ki sıralı ağaçların, gür, taze dallarının biribi- rine kavuşarak gölgelediği asfalt üzerinde, su gibi akıyor. — Aylâ nine, hava bozacak galiba, , karşı tm sırtlarında, küçücek bulutlar yoldan o çıkmiş, ye arasından döne döne inen bir yoküş başına gelmiştik. Ustam, yanlardaki yeşillikleri gösterdi ; — Buralarda ne güzel bülbüller var biliyor musun Aylâ ? — Bu yoldan ilk defa eçeceğim, — Öyle ise sana, bülbülleri dirletayia, 32 ze nız kıskanmak yok. Çünkü, onların da n kadar güzel sesleri var... Ustam m, ve seslendi : — in kenarda biraz dur oğlum. mobil, geniş viraji dönerek yolun ie durdu. Motörün homurtusu, rüzgârın vızlayışı susunca, öten bülbüllerin sesi yeşilliklerden taştı. Gök bulutlanmıştı. Nemli, serin hava taze ot ve kır çiçeklerinin kokuları, ciğer- lerime heyecan ve ürperti olarak doluyor, gözlerim yaşarmışlı. emi ötüşleri, şakımaları, her yanı kaplamı, kin, içten sevinçliyim, İnsan, bu kadar pürüzsüz, derin sevinci, haya- tında belki bir defa duyabilir. Yeşil yap- raklar, güneşsiz kalan yol, esi bülbüllerin, serin birer su damlas gibi içime akarak şakımaları, ustamın omzuna değen omzum, avuçlarındaki ye her- şey ne iyi, ne güzel yar. arabbi | Görebildiğim, in sevdiğim için esi Yaşamak çok tatlı. Mayda ğim. *x Geçen halta geldiğimiz gazinodayız. Hasır koltuklarda oturarak denize bakıyoruz. Gök büsbütün a a Sular çırpı- pınıyor, gemiler geçi Kabaran dilgalkmdar sıçrayan sular, elmas tozları gibi parlıyarak camlara çarpıyor — Seninle buradan gidelim mi Aylâ ? — Nereye ustacığım ? zaklara, çok ME senin bil- mediğin rini özlerimiz, önümüzden geçen vapurun rod iğ beyaz köpük yolunda, rüyorum — O zaman, senden, hiç ayrılmaya- cak mıyım ? Avucundaki elimi kuvvetle sıktı. OKü- çük bir sesle — Bir dakika bile Aylâ nine... Onunla hiç ayrılmadan yaşamak ne iyi., — Öyle ise gidelim ustacığım Sesim lal atama dolunca lümeni. Bu ses öyle bir yürek rahatliğile dolu ki : sim e vapuru gösteriyordu . . — küçük bir vapurla gideriz. — Hal Şilep le, » z Beyaz köpüklerile denizi, bir papatya tarlası gibi görüyorum. Bulutlu gökte, güler yüzlü, sıcak güneşi görüyor gibiyim. Dört yanım ışık içinde sanki.., Ondan bir dakika âyrlmadın yaşamağı düşünmek, içime şarkı söylemek istekleri veriyor. — O zaman, güneş başlı bir yavrumuz olur, değil mi Aylâ ? Başımı sallıyordum. miyacak mı Aylâ nine, niçin ? — Olacak, fakat gece başlı... — Hayır, güneş başlı... — Hiç inat m çocuğumun Sana b benzemesini istiyoru Kahkahalarla lliyarız Güldükçe içi- min aydınlıkları kararıyor, denizi dalgalı yüzü ile, göğü bulutlarile görüyorum. | Şarkı söylemek isteklerim sönüyor. Ustacığım... Ustam yüzüme bakıyordu — iy niçin yaşlı Aylâ nine ? değil de, başka yerlerde bir | deki a Bini yaşayacağımızı düşünü- m. Niçi in uzaklara ekiş ala aşını akn a yaklaşt — çim tamamile ei lafi: da, ondan Aylâ nineciğim — Bazan seni, NE anlamışdran. — Aylâ nineciğim, anlama beni... iyi... Sende beni şaşırtıyorsun. Bazan, seni tanıdığımı sandığım zamanlar oluyor, fakat sen, birdenbire başka bir yüzle, bir yürek- | le karşıma çıkıyorsun. O vakit, başım dö- nüyor, içime sonsuz sevinçler ein işte ie dünyadaki eşim, diyorü! n, güzel ve değişebilen yüzünle, şaşır- ticı li aradığım.. ve eşim olabile- | cek kadınsin yorsun? Niçin gözlerinin yaşı dinmiyor ? Yoksa bilmeden, seni Ye incitiyor mu. yum ? Susma Aylâ O, söyledikce, sesi si kulakla rımdan yü- reğime giriyordu. (Onun niçinleri, benim RR daha kuvvetli, çünkü benim- iler Idu. Üstac cığım, sesin su gibi, bir ân için m yüreğimi yıkayıverdi. Avuçlarında elimi, dost ve seven par- moklarle sıkıyor. Konuşmuyoruz. * £ # Dışarda hava yn a ebe lar kurşuni bir sisi mülüy ünümüz, Baba imiz 0 ölmedak koni. bitmişti. — Gidelim ai Ustam yüzüme bakı ii Aylâ nine, aran ne çabuk geçi- yor “değil m iP ni A : Ev .. Dedim. EN şa yakınımızdan bir motör geçiy Bacasından kapkara bir dan ve zl illa fışkırıyor. Kari duman yükselerek yim karşı di Motör, kıvılcım püsküllü bacasile We — Kalkalım mı Aylâ? — Evet ustacığım. Yolda ip konuşuyoruz. tamamile gelse seninle ne ezeli gezintiler yapacağız. Boş kumsal- la rda deni irer, yüzeriz. Sandalla su- ara siğil hafta seninle nereye gidelim Ayl Di Kiye istersen.. yine seni, sabalı dokuzda Dil eğin den alırım. ereye gideceğiz ? 5 YARIM AY BİLMECE KUPONU (Arsası var) No. 35 )