| No. 1915—230 Tenakuz garabeti için.. Gazete sütunlarında bazan garip cümleler görü- lür. Son günlerde gözüme ilişen böyle misallerden birisi şu: 5 «Şurasını hemen kaytedelim ki bu cinayeti hay- rete şayan bir sür'atle yapan, cinayeti müteakip gene hayrete şayan bir soğuk kanlılıkla hareket eden ka- tilin itirafı pek mühim değildir. Yalnız hâdisenin müphem görünen bütün noktalarını aydınlatmıştır.» Bu satırlar, «Köprü cinayetinde karanlık nokta kalmadı.. Ali Fedai Bey. Matmazel Süzan'ı öldürdü- günü itiraf ediyor !> serlâvhalı bir haberden alınmıştır. Garip değil mi? Hem «.. karanlık bir nokta kal madı..» ve «,. hâdisenin müphem görünen bütün nok- talarını aydınlatmıştır.», hem da «.. katilin itirafı pek mühim değildir.» ! Ancak, «., katilin itirafı pek mühim değildir» den sonra «; çünkü, zaten bütün şahitler cinayeti onun yaptığını kat'iyetle söylüyorlardı. Deliller tamamile aleyhinde idi. Okadar aleyhinde, ki......» şeklinde bir devam, akla yakın olabilir ve yazanı, tenakuza düş- mek garabetinden kurtarabilirdi ! Bunu bırakalıni. İşte ikinci misal: <İki şerir bir kadını boğdu, fakat öldüremedi» | Bu da Fındıklıda altın ve mücevher gaspetmek hırsile yapılan bir suç teşebbüsüne ait haberin &er- lâvhasından. Boğulan bir insan, bir insan, ölmüş demek değil midir? Madem ki üzerine hücum eden adam, kendisini öldürememiştir, şu halde boğ- mamış demektir. Bu takdirde ancak «.. boğmak is- tedi> demek, hâdiseyi tenakuz garabetine düşmeden ifade etmektir! Bu tenakuz garabetine düşmenin sebebine gelince, - gazete haberleri için söylüyorum - hâdiseleri müm- kün olduğu kadar «şişirerek» yazmak ve ..yazdırmak iptilâsıdır ! — Haber, tenakuz garabetine düşmeden gişirile- mez mif — Şişirilir, ama zaman lâzımdır. Eğer, yazıyı - yazdıktan sonra bir daha gözden geçirip düzeltemi- yecek kadar - acele yazmak icap ediyorsa, kalemin ucundan garip cümleler kaçırmak, çok defa mukad. derdir! Bazan dn bunda vakit olduğu halde ihmal kâr davranmanın tesiri olur. Bilhassa yazıyı iyice okuyup yazılanı kavramadan yapılan serlâvhalarda ! — Bu, bir sebebse bile mazeret midir * — Fakat, «Mazeret göster!» diyen kim * Gösterdiğim iki misali araştıran ve t€- hakuz garabetine düşmek dedikodusunu çı- karan, bütün o yazıları gözden geçirenler arasında, galiba bir benim!.... . SERVETİFÜNUN 351 Onun Yeşil Gözleri Çok sevdiğim genç bir şair arkadaşım, bir gün bana şilrlerinden bir mısra okumuştu; şair bu mıara- larımn birisinde « Yeşil Gözler « in vahşi ve hain ol- duğunu haykirıyordu. 5 “k Onu ilk gördüğüm zaman, gözün çarpan en açık hususiyeti, onun yeşil gözleri oldu ve bu gözler bana « Yeşil gözler» şairini hatırlattı, Bebeklerinde büyük ve engin denizlerin başları döndüren fıtınalazını sak- lıyan bu gözler, ilk bakışta insanın içine ılik bir korku salıyordu, bir gün onu karşıma oturttum ve gözlerimin kuy- vetile onun yemyeşil gözlerine bakarak sordum; — Beni seviyormusun 1. Yarı gülerek, fakat yeşil gözlerile çevap verdi: — Evet!.. Ondan gonra geçen her gecemi, onun parlak göz» lerinin ışığına bakarak, onun yemyeşil gözlerinin. insanın içinde fıtınalar ve ürpermeler koparan bakış larını içerek ve içime sindirerek geçirdim. Günler, haftalar ve aylar bu sevgiye az gelmişti. Bir gün onun önüne diz çökmüş, insanın iradesini büyüleyerek sürükliyen misilsiz gözlerinin içine bakı- yor, onu seviyor ve okşuyordum. Dudaklarım bir aralık bu bir çift göze doğru kaydı, her nasılsa kendimi tutamiyarak bu gözleri bir kerre öpmüş oldum. Bu öpüş, sanki uğursuz bir tılsım gibi bizim birbirimizle olan bağlantımızı kesmiş, o hırçınlaşmış ve bende içim kanayarak incinmiştim. Ayrıldık .. Yazdığı en son veda mektubunda; Ebediyen unut beni Unutayım bende geni!. Diyordu. Bu mektup bana, bir yıl önce « Yeşil Gözler» şairinin dinlediğim o nefis ve baştanbaşa hakikat dolu mısraı hatırlattış « Onun güzleri, bütün yeşil gözler gibi vahşi ve hain!» Ankara 3/4/933 Kadri Kemal