78 SERVETİFÜNUN No.1949—264 & Yazili: TÜRKÇE i rl a yağ ama İiLıLAyuzu Hüseyin Nazmi RAM E yararı yasalle X ğ Yazıların herbir 0 korunmuştur -3aa— klara gelen başarıklar (mef'nller) ikiye ayrı- hır. Birincisi «açık başarık (sarih mef'ul)», ikincisi de «kapalı başarık (gayri sarih mef'ul) tır. Açık başa- rıklar, <i> li başarıklara denir. Şimdi burada «evi gezdim» dersek: «evi> gözü olur. Ve yine bunun gibi «kazı kestin» sözünde dahi «karı» başarık olur. İşte bu yolda olan başarıklara «açık başarık> denir. «Ka ıklar (gayri sarih mefuller)»: — Buu- lar da «e» li, «de> ile ve «den» ile olan başarıklara denir. «Çocuk evde oynayor» dersek burada sevde» sözü kapalı bâşarık (gayri sarih meful) tar. Birçok «öte geçen» başaraklar iki başarık alırlar ki: bunların biri «açık: öteki de «kapalı» k olur. «Ben sizi evde gördüm: dediğimizde «siri» ve «evde» söylentileri birer başarıktır. Birincisi olan «sizi», «açık» ve «evde» gözü de «kapalı başarık> olur. Geçmeyen başarak (fiili lâzım) larda açık başarık (mefulü sarih) gelmez, yalnız kapalı gelir. «Evde uyuyor» denilirse, buradaki <evde> sözü «kapalı ba- şarık> olur. Çünkü: «uyumak» bir geçmeyen (lâzım) b Başarıklarla başaranları iyi anlamak için örnekle- rile bir daha gözden geçirelim şimdi: «Dün ben sizi sinemada gördüm» dersek: burada <gördüm> başa- rak (fil) tar. Bunun başaranını ise «kime» soruşile «kim gördü!» diye buluruz ki, o da «ben» dir. Kimi ve neyi gördüm! «Sizi» sözü de «açık başarık» olur. Fakat burada ikinci bir başarık daha vardırki: oda «sinemada» sözüdür. Bu da «kapalı başarık» olur. Öte geçen başaraklar (müteaddi filler) bilikleri dolayısile ya «bilinir» veya «bilinmez» olurlar, Eğer başarağın başaranı (faili) anlaşılır ve bilinirse ona bilinen (malâöm) denir. «Toprağı kazdım» dersek bu- rada başaranın «ben» olduğu görülür, anlaşılır, Onun için bu başarağa bilinen (mslüm) denir. ğın başaranı belli değilse ona da bilinme- yen (meçhul) başarak adı verilir. «Değnek kırıldır dersek burada değneği kimin kırdığı bilinmez onun için bu başarağa «bilinmeyen başarak» denir. -«Bilinen bir başarağı bilinmeyen yapmak yolları»- —Malüm bir fiili meçhul yapmak usulleri)— 1 — Bir bilinen başarağı bilinmeyen yapmak için türek eklerinden önce düzene göre: «il, ıl, ul, ül> getirilir. «Çizmek» ten <çizilmek:, «kesmek» ten «kesilmek», «yazmak» tan «yazılmak», «sormak» tan <sorulmak>, «görmek» ten «görülmek» olur. 2 — Başarakların sonu sesli gözlük olursa yainız bir «n» getirilerek «bilinmeyen» yapılır. «Aramak» tan «aranmak», «taramak» tan «tarâanmak>», <istemek>» ten «istenmek>, «sallamak» tan «sallanmak», <oku- mak»? tan «okunmak» ve «kazımak» tan «<kazınmak> olur. 3 — Son sözlükleri «Il» olan köklerden <bilinme- yen» yapmak için: «in, ın, un, ün» getirilerek yapı hr. «Bilmek» ten «bilinmek», <dilmek» ten «dilin- mek», «çalmak» tan eçalınmak», sbulmak» (au «bu- lanmak», «bölmek» ten «bölünmek» olur, — Sözlü örnekler — (Cümleli nümuneler) «Kızın saçları taranmış. Bizden bir mektup İste- niyor. Bu gece sababa kadar pirelerden kaşındım. Dün gece komşumuzda mevlüt okundu. Dün tramvay altında kalan bir kadının ayağı kırıldı. Ben ve kız kardeşim dün salıncakta sallandık, Dere taşmış, ge- çilmez bir batak olmuş. Ekmekler dilinip sofraya konulmamış. Odalar süprülmüş ve silinmiş. Döşeme- ler aklanmış. Yitirilmiş paralar beş gün sonra bu- lundu 4 — Son sözlükleri «te olan köklerin bilinme- yenlerimde işbu <t> ler «d» ye çevrilerek birinci tü- redeki «il, ıf, ul, ül» ile «bilinmeyen» yapılır. «İşit- mek» ten <işidlimek», <eritmek» ten «eridilmek>, «aratmak» tan «aradılmak», «unutmak» tan <unu- dulmak», «gütmek» ten «güdülmek», «gitmek» ten «gidilmek» olur. Öğüt: — Son sözlüğü «t» olup fakat bir heceli olan köklerin «bilinmeyen» inde «t» ler «d» ye çev- rilmez; yalnız birinci türedeki «il, ıl, ul, ül» ile ya- pılır. <İtmekf*) ten «itilmek», «atmak» tan «atılmak», «satmak» tan «satılmak», «katmak» tan «katılmak», «yutmak» tan e«yutulmak», «sürtmek» ten e«sürtül- mek> olur. Kimi türekler vardır ki: bunların «bilinmeyen» leri iki bilikte gelir. Şimdi «aramak» türeğini ele alalım: bunun <bilinmeyen» i «aranmak» olur. İşte bu saranmak» türeği iki biliktedir. Biri kendi ken- dine bir şey aramak, öteki de başka birisinin kendi- sini veya başka bir şey aramasıdır. Birinci biliğine göre buna dilimizde uyarlı başarak (mutavaat flili) derler. Öteki biliğine göre de bilinmeyen (meçhul) olur. Uyarlı başarak, başarağın bir işi ve onun izini kendine alması demektir. Bir başarağı uyarlı yapmak için sonları sesli olanlarda bir «ne» ve ötekilerde: «in, ın, un, ün» getirmek gerektir. «Ara, aranmak. Söyle, söylenmek. Sev, sevinmek. Al, alınmak. Kul, bulunmak, Böl, bölünmek» olur. Yazılışları, okunuş- ları birbirine benzeyen bu iki bilikli başaraği ayırt etmek epice zor bir iştir. Bu öyle kolayca anlaşılmaz. Bunun için çok uğraşmak gerektir. Daha doğrusu uyarlı başaraklar kendi öz biliğinde olur. Bunlan daha iyi anlamak için birkaç örneği aşağıda gösterdik. — Bitmedi — 19) Buradaki itmek «kakmak> biliğindedir,