ö No.1949—264 SERVETİFÜNUN 79 i Yazan: D IR KY Tercüme eden: İ i Andr& Gide i Suphi Nuri i Blacke diyor ki: «Arslan ve öküz için aynı kanun, bu bir tazyiktirr fakat Raskolnikoff icraatile hallede- ceğine yalnız bu suali irat etmekle kaldığı için 28- hihten bir fevkulbeşer değildir. İflâs tamamdır. Hiç bir vaklt vicdanı adilikten kurtulmıyor. Bir fevkal- beşer olduğunu kendi kendisine ispat etmek için cina- yete kadar sürükleniyor: «— Herşey buradadır. İş cüret etmektedir. Bu hakikat bana güneş gibi saf bir surette göründüğü vakitten itibaren cüret etmek istedim ve öldürdüm. Sudece bir cüret hareketi yapmak istedim.» Allab, öldükten sonra tekrar diriimeğe tamamile inandığı için Raskolnikofi üstadı diğer fevkalbeşerle- rinden ayrılıyor. Cinayetten sonra: «Eğer tekrar öldürmek icabet- seydi belki yapmıyacaktım. Fakat ben herkes gibi alçak ve adi bir adam mıydım veyahut tam mana- siyle bir kimse miydim $ Bunu bilmek istiyordum. Kendimde maniayı atlamak kuvveti var mıydı, yok muydu ? Titriyen bir mahlük muydum yoksa hakkım var mıydı f» Bu adam zaten iflâs fikrini kabul etmiyor. Cüret etmekle kabahat işlelediğini kabul etmiyor. «Muvaf- fak olmadığım içliu bir sefilim! Muvaffak olsaydım bana taçlar giydireceklerdi, şimdi ise ancak köpek- dere atılmağa lâyıkım.> Raskolnikof”tan sonra Btavroguine veya Kirilof, İvan Karamazov bütün bu münevver kahramanların iflâsı bep Dostoleveky'nin zeki insanı icraatten aciz zannetmesinden ileri geliyor. «Daimi koca» dan biraz evvel yazdığı ve bana kalırsa mesleğinin en mühim noktasını ve merkezini teşkil eden ve bize düşüncesinin anahtarını veren Esprit souterrani'de şu fikrin her cephesini görürüz: «Düşünen hareket etmez..> Bunu söyledikten bir adım sonra bareketin orta bir zekânın işi olduğunu iddia etmek kolaylaşır. Bu kitap bir monoloğtur. Doatolevesky bu mono- loğ edebi tarzını muhtelif ve ince bir tekâmüle gö- türmüştür. Bu tarzda üstadın yenında meşhur İngiliz edibi Browning'i görüyoruz. Eserlerini şekil ve su» retinden ziyade bu iki adamı birleştiren nikbinlikle- ridir. Bunların nikbinlikleri ile Gcthe'ninkinin büyük bir münasebeti yoktur, fakat bunlarınki ile Nietzsche, William Blake'in nikbinlikleri pek yakındır, Evet Nietzsche, Dostojeveky Browning ve Biake aynı bor- cun dört yıldızlarıdırlar. Blake,in İngiltere de bile tesiri pek az olmuştur. Orada bile pek iyi tanınmamıştır. Ku pek saf ve te- miz, pek uzakta bulunan bir yıldızdır; şiarları ancak bize kadar gelmeğe başlamıştır. Bu zatın en mansh eseri «cennet ile cehennemin evlenmesi» bize Dosto- Tevaky bazi hususiyetlerini bize daha iyi gösterecek- tir. Bakınız: «Cehennem darbı mesellerinden : — Ha- reket ve faaliyeti takip etmiyen arzu hastalık ve felâ- keti getirir.» Veyahut «duran sulardan yalnız zehir bekle» I'Esprit suuterrain'nin kahramanı da: «On dokuzuncu asrın icraat adamı seciyesiz bir kimsedir» diyor. Üstada göre icraat adamı orta akıllı bir adam olmalıdır, çünkü büyük akıt bilzat hareketten mene- dilmiştir; o harekette fikrinin aleyhinde bir uzlaşma, bir tahdit görecektir. Hareket eden akıllının tesirile kendini gösterecektir. Düşünen ve yapan. Akıl hare- ket etmez, ettirir, Öteki; akıllının «maymunu» dur. Bunlardan biri uşak Philca kendini asıyor. Bfendisi- nin dayağından kurtulmak için değil, fakat onun alaylarına tahammül edemediği için. Bu bir uevi fe- lesof hizmetçiymiş. Okuya okuya aklını bozmuştu, Üstadın bütün bu «maymun» larında, bu hizmetçile- rinde, akıllının yerine hareket eden bütün bu adam- larında zekânın şeytanı yüksekliğine karşı bir aşk, bir preateş vardır. aksi olarak akıllı da bu maymun- lara kaşı bir nefref besliyor. Possddds'ler ve Stepanovitche söylüyor : — Bütün haklkati size söylememi istiyor musunuz * Bakınız bu fikir bir dakika kafama giriverdi (bu fikir müthiş bir katildir) siz bile ehemmiyet veremeden bunu ba- na çiddi bir surette ilham edemezdiniz, . . | ... a. il — Vadvolodovitehe Allahın huzurunda söyler gibi söyleyiniz: Kabahatli miginiz veya değil misiniz? Yemin ederim ki Allahın sözüymüş gibi sözlerinize inanatağım ve size dünyanın ta öbür tarafına kadar arkadaşlık edeceğim. Sizi her yerde bir köpek gibi takip edeceğim. — e e e e e e e e — Biliyorum, bir maskarayım, fakat, siz, benim benliğimin en iyi kısmı, maskara olmayınız. istemi- yorum.> Akıllı ve münevver insan ötekine tahakküm et- tiği için mes'uttur, fakat bu öteki kendisini akıyor günkü acemice hareketile ona kendi öz fikrinin bir karikatörünü göstermiş oluyor. Dostoieveky'nin mek- tupları eserlerinin nasıl vücude geldiğini bize öğredi- yor. Ve ezcümle bence en kuvvetlisi, en mükemmeli olan şu Posaddda fevkalâdedir. Burada pek garip bir edebi hadiseye şahit oluyoruz. Üstadın yazmasını istediği kitap elimizdeki kitap- tan biraz başka idi, İlk müsvedeyi yazarken, evvelâ hemen hiç düşünmediği bir şahsiyet, birdenbire aklı- na tahakküm etti ve yavaş yavaş birinci mevki aldı ve eskiden birinciliği yapanın yerini işgal etti. Tabii yeniden romanı yazmak lâzım geldi, zahmetle: — Arkası ver —