tihasının esası ittihaz etmişi Clearing esaslarına müstenit son anlaşmalar bu siyaseti kâfi derece- de izah edecek mahiyettedir. Te - iye müyazenesinin bütün unsur « larını ihtiva eden Clearing şeklini Cümhuriyet idaresi beynelmilel disiplinli bir hesap görme” tarzt “larak telâkki etmektedir... Görülü Yor ki: Önümüze çıkan büyük müş üllere rağmen Türk parası korun Muş ve korunacaktır. Tasarrafun ve milli sermayenin *olünü, milli iktısatta, mi luş hareketimizde rolüni "ayamamış olanlar Cümhuriyet hü kümetinin Türk parsını korumağa atfettiği fevkalâde ehemmiyeti kav | ravmazlar... İktısat mücadelesin - de her şeyden evvel nefsimize Madm İüzumuna inanmak lâzım - dır. Türk milletinin iktisadi kal - kınmasını haricin lütüf ve âtifeti den bekliyen kötü zihniyet ile dı ma mücadele edilmelidir. Bir mil- let: Her şeyden evvel kendi varlığı- Na kendi efradının tasarruf ve mil- li sermaye kudretine; zekâ ve çalı-| ma kabiliyetine bel bağlamak mec- iyetindedir. Bugünkü büyük milletlerin ikti. #adi kalkınmaları tetkik edilrse gö Tülür ki bu milli işi kendi tasarruf ve milli sermayelerine dayanarak başarmışlardır. Tasarruf namile anılan bu ihti- Yat servetler ve kuvetler sayesin - dedir ki daima yükselebilmişler ve istihsal vasıtalarını daima tekem - | ül ettirerek haytın her gün deği | ten şartlarına ve zaruretlerine uy- durabilmişlerdir. © © Milli tasarruf ve sermaye saye- #indedir ki daha (iyi bir istikbal daha emin ve daha müreffeh bir ya haram e muvaffak olmuş - rdır, ,, İşte bunun içindir ki cümhuriyet İdaresinin mes'ul devlet adamları Willi tasarruf ve sermayenin te - fekkülüne ve artmasına yarayacak ıl ütün müsait şartları hazırlamış - ardır. İkt. adi; siyasi; hukuki; pi- sikolojik bütün şartlar yerine &e « rilmiştir, Türk parsnı “en mükem Mel bir tasarruf vasıtası” haline ge Mişlerdir. Her sınıf halkımızın vatanın MiLLiYET PAZAR RINIEVVEL 1933 Aspirin âmili »Boyer ester Gc“ Fabrikaları; Türkiye Cümhuriyetinin Onuncu Yıldönümü Münasebetile Necip Türk Milletini Kutlular. | yükselişinde, ında, tasarrufu ile rol oynamasına imkân vermiş - lerdir Çalışma, plânlı çalışma ve ta - sarruftan gayri “hakiki refah” el- de etmenin muhâl olduğunu dü- şünmeyen mütehassısların son za - manlarda dillerine doladıkları na - sihatlere Cümhuriyet idaresinin ku lak vercek vakti yoktur. Fertler için olduğu gibi millet - leri için de mihnetsiz, ıstırapsız, Gineksiz, kazanıldığı o zannedilen zahiri ve gelici geçici muvaffakı - yetlerin yarını yoktur. bu sayede ihracata bir prim veril - miş olacağımı iddia edenler bu su- retle elde edilecek neticelerin ne yorlar... Eğer fertlerin de, milletle - rin de hayatlarında böyle “sihir - baz usullerile”” kolayca refah te « min etmek mümkün olsaydı hiç te çalışmaya, tasarrufa, üzülmeye ha cet kalmazdı... İztrap arttıkça pa ranın kıymeti düşü, dü.,, O tek- dirde bile bu oyunun bir sonu o - lurdu.. Sıfıra dayandıktan sonra başka bir çare aramk icap ederdi.. Herhangi bir faaliyet mevzuun da günlük avare politika gütme - yen; siyasi davası kadar mali ve iktisadi davasını da çok evvelden tayin etmiş olan yeni Türkiye, Lon dra para ve iktisat konferansında bu husustaki noktai nazrını açık - ça ifade etmiştir. Bu münasebetle şurasını da kay dedelim ki: “Memleket menfaati” demek mutlaka bütün husui men - faatlerin, sınıf ve zümre menfaat - lerinin alt alta yazılıp cemedilme - sinden tahassül eden bir yekân de- gildir. Hattâ bir menfaatler vası - tası bile değildir. Bu “yüksek men- faatin,, nerede olduğunu görmek ve onu her şeye rağmen korumak inkılâpçılığa yakışmaz... Cümhuriyet idaresinin en sarsılmaz kuvveti bu fedakâr kütlenin dertlerini, ıztıraplarını çok yakından takip edebilmesidir. Dert bizce malâümdur.... Fakat ça resi: “Türk parasının kıymetini (Türk parasının kıymetini kas - | ten düşürmek) tezini ileri sürenler, | kadar muvakkat olduğunu unutu « | Cümhuriyetçi, halkcı bir zihni- yetin sahibi olanla; için bütün ide eri on sene içinde tahakkuk et tirmiş ve defteri kapamış vaziyeti- ni takınmak safdiltik olur. Gülünç olur. B böyle bir iddiamız yok - tur. Yalnız ikinci on yılık calışma, kurma devrinde şimdiye kadar bs- şarılan eserlerle kıyas edilemi cek kadar elde edileceği inanımız vardır.. Nefse olan bu itimat yapılacak iş - leri ihmal ettirmez. Bilâkis heye - can ve asabiyetle bu meselelere sa rılmağa fayds-ı olur... Bu meyanda: ilk iş olarak “zira- i borçlar” meselesiri esaslı bir tet- kile tâbi tutarak halistmek mec - buriyetinde « Cümhu: üdmeti: Büyük Mil'st Meclisinin gecen seneki dev resinde bu mevzu üç mühim kanın çıkartmıştır? — Borç iç'n gayri menkul satı - şına ve muvazoaya dair kanun. — Ödünç para verme işleri kanu- nar, — Ha'h bonkası ve halk san - dıkları kanunu. İnkılâp fırkasının daima sadık kaldığı esaslı kanaatleri vardır: Bunları kısaca sayabili A — Türk köylü yardımı ile geçinmesi in sahibi olmalıdır. B — Türk köylüsünün iştira ka- biliyetini ne yapıp, yapıp yükselt- melidr.. Bundan hem ticaret ve hem de sanayi müstefit olacaktır. Bütçe müstefit olacaktır. o Çünkü Türk O müstahsil iktisadi bünyesi nelik emeğini parazit, merhamet- $iz istismarcılara kaptırmamalı - ve içtimai, kültür seviyesini yük - seltmel F — Ziraatin himayesi demek a- galrın, mütegallibenir. tefecilerin ortakcıların himayesi demek değil dir. Memleket ziraati yükseltile - cektir. Fakat esas gaye: Türk köy- lüsünün hı Cümhuriyet idaresi bu muazzam cidale: “Aşarın İgası” ile başlamış tır. Ve on senelik mesa i köylüyü ağalardan, tefecilerden, bir kelime ile mütegallibe tahak - kümünden kurtarmağa matuftur. Kredi teşkilâtı, koperatif teşki- lâtı. hep bu cidalde kullanılan ik - tısadi silâhlardır. - Tüccarın insafı- nı, merhametini celbetmek iyi fi - yat vermesi için vatandaş sevgisini ileri sürmek faydasızdır. İktisadi silâhlara ayni silâhlarla mukabele lâzımdır. Türk köylüsünü alıcılar karşısına yalnız başma çıkartmı - yacak teşekkül kooperatiftir. Ka i vetli ve milli ve kredi teşkilâtma dayanan kooperatiflerin muvafakı yetine senelrden beri iman etmiş bulunuyoruz. İkinci on yıllık prog- ramın başma geçmesini bütün gön- lümüzle istediğiniz mesele de budur. Bugünlük derbi o yapılması icap eden teşebbüs'ers Cümhuri - yet hükümeti esasen girşmiş bulun- maktadır. Netekim: “Türk © müstahsilinin malmı satmak” gayesi Türkiye dev yetinin ikhisedi siyasetinin ve hat- 4â umumi siyasetinin temeli olm:3- tar. Bu gayretldre müvezi olarak kanuni mevzaât.n da tamamlanma sın: faydalı buluruz: Fakir Türk köylüsü ile müstahsil adını takman ağalr, tefeciler, ortakçılar bir keli me ile mütegallike arasında fark vardır... Fakir Türk köylüsünün borcu is tihlâk borcu değildir. Kendisinin ve ailesinin geğinmesi için lâzım olan tarlalrı icra vasıtasile satıla - mamalıdır. Hattâ değerinin yüzde yetmiş beşini bulsa bile!.. Fakir Türk köylüsünün bu hen - gâmeds malmdan mülkünden mah rum edilip sefil ve perişan bir ecir e gelmesi memleket için telâ - kün olmayan âkıbetler tevlit eder. . Mevzuu bahsolan yalnız içtimai adaletin tahakkukudur. ».. Cümhuriyet hükümeti: Konten- jan takiytlerini son dercede hafif - letmek ile bayat bahalılığını da ! önlemek istemiştir. Milli sanayi ile ziraat hayatımı. zın münasebetlerine gelince: Son günlerde matbuatımızda gene bu iki milli istihsal şubesini hasım va- ziyette gösterecek yazılar çıktı... Pamuk, pancar, keten ilh.. gibi Sı- nai zeriyat (sayesinde köylümüz emin ve müstakar satış imkânını bulacaktır. Milli sanayi ziraat ha - yatımıza bağlamak, münasebetleri- ni organize etmek demek iç pazar- larımızı kuvvetlendirmek ve tanzim etmek demektir. Cümhuriyet hükümeti: İktisat hayatımızda nazımlık rolünü bı - rakmış değildir. Mesul mevkide o- lanlar her vakit milli kuvvetler a - rasında mücadele yerine teşriki me iyi tahakkuk ettireceklerini her vesile ile ifade etmişlerdir. Ortada kartelleşmiş, mütemadi- yen insafsızca fiyatları artıran, hi- mayeyi suiistimal ederek mütema- diyen satış şartlarını ağırlaştıran bir sanayi karşısında mıyız? Bu mevzuda hi: tımıza mağ- lüp olmayalım. Sanayi şubeleri kâr ediyor... diye bu istihsal branşi nin ölümüne gitmiyelim. Hariçte karşılaştığımız muarızlarımızın da istediği bundan başka bir şey değil di li Sanayide kâr vardır. Bu istihsal şubesini münhasıran devlet üzerine alsın... Tarzında bir tez de kabili müdafaa değildir. Bu ne memleke tin hakiki menfaatleri ile kabili te- liftir ve ne de rejimin prensiple- rile... Bize lâzım olan: devletin, milli sermayenin, milli teşekkülle- rin, vatandaşların elele verrek ça- lışmasıdır. Bu çalışmayı organize edecek menfaat tezatlarını ortadan kaldıracak; hisse mağlüp olmadan yalnız Türkiyenin istikbalini düşü. necek devkettir. Bu mevzuda: Esasen Cümhuri - yet hükümeti: rasyonel ve makül bir fiyat politikasını hiç bir vakit gözden uzaklaştırmamıştır. Bütün mesele memleketin hususiyetlerine göre, istihsalin şartlarına göre ma- kul fiyat nedir? Onu bilmektir!, Eğer bu mevzuda mikyas ola - rak: bütün tesisatını amorti ede - rek plânçolarında vahide irca et - miş, ileri memleketler sanayini alırsak çok büyük bir hatâ işlemiş oluruz. Böyle bir mükayeseye ne milli sanyi ve ne de devlet sanayii bihakkin tahammül edebilir. Bu i- tibarla sanayileşmekten vazgeç - mek daha kestirme bir yoldur. He- nüz çok zayıf olan ve yeni büyü - meje başlayan sanayi teşebbüsle - rimizi yıkmayalım. Şurasına emin olmalı ki: Sınıf mücadelesini, sı - nıf tahakkümünü tanımayan; sınıf sız, imtiyazsız bir kitlenin idare mesuliyetini omuzlarına almış olan hükümet: mevcut imkânlar dahi - linde bütün milli faaliyetlerin in- kişafına taraftardır. Şüphe yok ki, vergi Kollekti - bir ülkü takip eden heyetlerde henüz millileşmemiş, istihsal şube lerinin ölüme sevkinde kullanı - lan ve intikal devresine mahsus çok müessir bir silâhtır. Fakat Cümhuriyet hükümeti: fırkasının programını takip eder ve o programın en şerefli, en ruh - lu ideali olan içtimai adaletten baş ka gaye gütmemiştir ve gütmiye- cektir. Karşımızdaki tarihi fırsatı ka - çırmamıza imkân yoktur. Çü başımızdaki şefler öyle tarihi hanlar geçirmişlerdir ki Türkiye - nin “iktısadi istiklâlini” tamamen elde etmesine müsait olan bu fır - satı da kaçı rdır.. Dev - letin ve bilâ istisna bütün vatan - daşlarm bu davanm istihsalinde yapıcı, kurucu bir vazife başarıl. masını temin edeceklerdir... Göz- lerimizi vatanın parlak istikbaline, yüksek ve tarihi mukadderatına di kerek yılmadan çalışalım... (1) Mütemadiyen artan nüfu i sumuz. (2) Tahakkuk eden milli vahde dimiz (3) İktesadi ve siyasi istiklâli - Na) Şimendiferlerimiz. (5) — Hergün artan milli ser - Ri © (6) Kömür ve diğer enerji mem MEZ. (7) Kurulan ve kuvvetleşen sa. nayiimiz. (8) Hayatiyeti di keş olan | çalı köylü yığınlarımız. : çaydrruri karşsında ancak heyecan duyulabilir. Bizim en bü- yük mükâfatımız bu imkânlarm kıymetli verimini artırmak husu - sundaki heyecanlı çalışmamız ola- caktır, Biz böyle bir çalışma kadar insana hakiki bir ruh asaleti bahşe decek bir mazhariyet tasavvur et- miyoruz. Herkes kendi sahasında,