MİLLİYET, PAZAR 29 21E RİNİEVVEL 1933. Şimendiferlerimiz.. —em4 yılda Türkün her sahada olduğu gibi teknik kabiliyetine, görgü ve bilgiye ihtiyaç gösteren şimendi- fercilikte de dünya milletlerinin en ileri gelenlerile boy ölçüşecek bir hale geldiğine itimat edebiliriz. Su, Köprü, Yol, Elektirik; Şimendiferler ve Nafia, Posta, Telgraf, Telefon işleri r “5 Osmanlı hükümeti mek Na ia işleri tamamile yüzüstü bırakıl mıştı. Daha doğrusu, “Nafia” nın yalnız adı vardı. Meclisi hassı vü- kelâde mühim bir mevkii olan Na- fia nazirları, Padişaha hulüs çakıp bol bol maaş almaktan ve ruzmer- re evrakı şöyle bir gözden geçirip yabancı şirketlerin imtiyazlarını ye hilemek için önlerine uzatılan mu- kavelelere imza atmaktan başka hemen de bir iş görmezlerdi. Eide bir nafia programı yoktu. Büyük afia işlerine teşebbüs imkânları - hı arştırmak kimsenin aklından geç mezdi, Arasıra, filânca yolun alâ- itaa tamiri için bir buy - rultu çıkar, evrakı aylarca masa Masa dolaşır, otuz bin kuruşluk sar, fiyat için bunun yarısına yakın kâ- | ğit ve mürekkep, ziyan edildikten sonra “sayeişahanede bi- erim,, yolun tamirine mü| başeret kılındı. Fakat bu tamir işi, bir türlü ko laylıkla bitmez, her açılan yol, bir $ok yeni yolsuzluklara kapı açar; sarfedilen paranın yirmide biri ki dar netice almak kabil olamazdı. Memleketin genişliğine nisbet edi- lirse, mevcut şimendiferler, deve- de kulak kabilindendi. Mevcut de- miryolları da, tamamen (yabancı şirketlerin malı idi. İdareleri, işlet Meleri milli ellerde bulunmadığı 8ibi bunların devletçe varidat getir dikleri de yoktu. Sermayelerini en emin, en kârlı işlere kapatmak is- tiyen büyük mali gruplar, Osmanlı ülkesinde bir şimendifer imtiyazı koparmağı kendilerine gaye edi - hir olmuşlardı. Osmanlı hükümeti bu şirketlere teminat akçesi namı altında üstelik. para da verir, ve bu parayı ne ya- pıp yapıp muntazaman öderdi. Bun| dan maada şimendifer imtiyazma #ahip olan şirketler, yolcu ve eşya | tarifelerini diledikleri gibi yükselt Mek hakkına maliktiler. Nafia ne- Zâreti, bu imtiyaz mükavelename - lerindeki hükümlerin şirketler le « hinde tatbik edilmesine bilhassa İ- tina ederdi. Şirketler tarafından ya| Pilacak itirazlar hemen nazarı dik- kase alınır, sızıltıya meydan veril - mezdi. Osmanlı hükümetinin zaafı ve Âcizliği yüzünden, hariçte hâsıl o- e ve gitgide kökleşen kanaat şu adi; li — Türkler, hiç bir nafia işini yal mız başına deruhte edemezler. De- rühte etseler de yüzlerine, gözleri- ME bulaştırır ve elattıkları teşebbüs lerde muvaffak olamazlar! Bu kanaat neticesidir ki, mem- İeketin şurasında burusmda yapı'u lan şimenditerler, köprüler, yoliar, ! tünciler, tramvaylar, kanallar, kâ- Milen ecnebilerin idaresi ve ecnebi memurların nezareti altında işletil mekte idi. Bu şirketlerde Türk me- murları ve Kürk işçileri hiç yoktu, Yahut yok denecek kadar azdı. | Cümhuriyet idaresi, memleketin mu | kadderatma el attığı günden beri - dir ki Nafia idaresi, görülmemiş bir hızla, yepyeni bir istikamet ala rak taalıyete geçmiş bulunuyor. On senelik cümhuriyet rejçimi içinde yapılan o kadar çok nafia iş ii vardır ki bunların hangisin - lâzım geleceğinde hakiş olarak tereddüde düşülebilir. | üzerinde kolaylıkla gidip gelebildik Biz burada ilk olarak yollardan bahsedelim: Cümhuriyetin yaptığı yollar Cümhuriyet hükümeti, yolsuzlu Amansız bir düşmanı olarak mücadele sahasına atıldı. Genişlik leri üç metreye kadar inen eski ba kımsız şoseler beş metreye çıkarıl- mak suretile işe başlandı. Ve plât- formlar için yedi metre esas kabul olundu. Blokajsız şose yapılması menedilerek en az 15 santim blo- kajç üzerine 20 santim kadar kırık. mış taş dökülerek iyi silindiraj ya- pılması mecburiyet haline rini Vilâyetlerdeki nafia işleri genç Türk mühendisleri ve Türk fen me eline verilerek kuvetlendi- e yol inşaatı daimi bir kont- rol altma alındı. Vilâyet nafiaları bir taraftan bu işleri görürken, köylerin yol ihti - yaçları da ayrıca nazarı dikkate alı- narak faaliyete başlandı. Ve birçok köyler arasında, yollar açıldı. Şo- selere verilen ehemmiyet, gün gün den artmakta idi. Nihayet şose ve | köprüler hakkında 1525 numaralı kanun neşredildi ve bununla birçok e girişilmek imkânları İmiş oldu. Balye ile Çanakkale, Hopa ile Borçka ve İran transit ticareti nok tasından ehemmiyeti haiz olan 'Trabzonla Erzurum arasında birer şose yapıldığı gibi Malatya - Elâ - ziz şosesi de ikmal edildi. Maraş - Kayseri yolu güzergâ - hının ve Ank: İstanbul yolu » nun etütleri bi rl Cümhuriyet nafiası, memleket- te modern tarzda şoseler inşasına da ehemmiyet vererek, bitomolit, Kaltas, Liton, Emelit gibi kapla - malarla sağlamlığı artırılan şose - ler vücude getirdi. 1923 senesinde, yani cümhuri- yet tessüs oetmezden evvel | memlekette mevcut (bütün yollar | 18,335 kilo Oo metreden ibaretli, Fakat bu yolların da 4450 kilomet- lik kısmı: henüz tesviyeitürabiye | halinde, 13885 kilometrelik kısmı da bakımsızlıktan esaslı surette ta- mire muhtaç bulunurdu. On sene içinde bu mikdar, 27 bin 850 kilometreye çıkarıldı. Bu- gün, on sene evvelkinin hemen iki mislinden fazla yolumuz var de - mekfir. 13,885 kilometrelik harap şoseden 7961 kilometresi iyi bir ha le getirilmiş ve geri kalanı da, gi - diş gelişi temin edecek dercede in- tizama konulmuştur. Vatan topraklarda, bugün her türlü tekerlekli nakil vasıtaların. den meşrutiyet senelerinde memle | ket içi, modern tarzda (yapılmış, köprülerden mahrumdu. Köprü na mı verilen şeyler, ahşap ve üzeri den çok defa yaya olarak bile ihi yatla geçilen bir takım korkuluk - İardan ibaretti. Hele bazı köprüler vardı iskeletten farksızdı. Su- ların küçük bir taşkınlığı onları bir enkaz haline getirmeğe kâfi gelir. di. Anadolu halkının bu geçit ver mez köprülerden canı çok yangın- dı. Bazan bir gelin alayının, bazan bütün bir köy sekenesinin kadavra haline gelen köprünün dağılmasile sular üstünde çırpına çırpına can verdikleri görülürdü. Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya gibi büyük su larımızın üstünde kurulan eğri büğrü birkaç köprüyü istisna eder- İ sek bütün Anadoluda köprü adı verilebilecek geçitler yok gibiydi. Cümhuriyet nafiası böyle ahşap ve muvakkat geçitlerle memleke- tin münakale ihtiyacını temin et - mek kabil olmadığını. bildiği için köprü inşaatına hususi bir ehemmi yet verdi ve esaslı surette faaliyete . Tercih edilen şekil, şu ik Köprüler kârgir ve betonarme ol. caktı. Malzemesi mümkün olduğu kadar memleket malından olacak- tb. İnşaatında memleket evlâtları işçi olarak kullanılacaktı. Şu on se nelik cümhuriyet idaresi zamanın- da fennin en son terakkilerine uy- gun olarak yapılan bütün köprü - ler, hep bu prensipler gözönünde tutulmak suretile vücude getiril - miştir. Biz burada ufak tefek köp rüleri bir kenara bırakarak, esaslı köprülerden bahsedeceğiz. Malat- vaz Elâziz yolunda, Kömürhan bo. azı denilen yalçın iki yarın ortasın ii ia bü bir köprü kurulmuştur. Ankara - Kayseri hattının hüşat resminde kıymetli leri şose ve yollarımızın mikdari 30,000 kilometreden fazladır. Eski devirlerde kuş uçup ker- van geçmiyen nice dağlarımız bu gün muntazam şoselerle birbirleri- ne bağlı bulunuyor ve vaktile tek canlı mahlüka tesadüf edilmiyen nice yollarımızda bugün saatte 60 rin kağni arabları içinde bin zah - metle yapılan sonu gelmez, sıkicr yolculuklarını cümhuriyet neslinin çocukları artık bir masal gibi dinli yorlar, Köprüler Uzun istibdat ve onu takip e - bir hatıra İsmet Paşa köprüsü adı verilen bu muazzam &serin, orta gözü 109,60 metre açıklığndadır. Bu kadar büyük köprüler, değil yalnız Türkiyede, dünyanın her ye rinde sayılı dencek kadar azdır. Asıl hoşa giden tarafı, bu köprü - nün başlangıçtan sonuna kadı r yalnız Türk mühendisinin, bilgi ve kabiliyetinin, Türk işçiliği nin emeğile ve Türkün kendi alınte ri olan milli sermaye ile başarılmış olmasıdır. Kimseye mühtaç olma - dan, kimseden bir santim borç al- madan böyle büyük nafia eserleri meydana getirebilmek, ancak cüm huriyet idaresinin kârı idi. Bundan başka Çarşamba kasa- bası civarında Yeşilırmak üzeri kurulan köprü vardır. Bu köprü ya pılmazdan evvel Çarşanba halkı, üzerinden sırat köprüsü kadar güç geçilir, korkunç bir heyulânın iki tarafında mahbus vaziyette idiler. Bu viran köprüyü her geçişlerinde, biribirile helâllaşanlar vardı. Bu köprüden değil, araba ile, yayan 0- larak dahi yürümek muhataralı idi. Köprünün bütün temel direkleri çü eye mii bir rüzgârın temasi le her zelzeleye ui gi- bi sallanırdı. an eski idarelerin nafia faaliyetini nazarlarda canladırmak için yapıl- mış bir âbideyi andıran bu köprü- yü, derhal yıktırıp yerine her biri 26 metre açıklığında 10 esas gözlü beton bir köprü kurdu. 270 metre uzunluğunda olan bu köprü, Ana: 60 metre açıklığındaki orta gö- zü, demirden yapılan Antalyadaki Manâvgat köprüsü de inşası cüm - hüriyet devrine nasip olan büyük Büiğmşie ai iz Türkiyenin en büyük şimendifer köprüsü. Bu köprünün 300 metre uzunluğu ve köprülerimizden biridir. Gene An- talyada, Aksu köprüsünü de son on senelik köprü faaliyetinin yarat tığı eserler arasında sayabiliriz. Bütün bunlardan maada, Balye - Çanakkale yolunda kemerleri be - ton, diğer kısımları taştan yapı - lan 3 x 26 metre açıklığındaki Av. gonya köprüsü, İzmirde 2 x 26,5 açıklığındaki Bakırçay Sinopta Fev zipaşa, İstanbulda (Silâhtarağa köprüleri, nafiadaki on senelik himmetin eserlerindendi, Cümhuriyet hükümeti, yalnız yollar ve köprüler için şimdiye ka dar on milyon lira sarfetmiştir. lüzumlu yere, en iyi şekilde, birçok Km kısılarak yatırılan bu şüphe yok ki mukabilinde Kalede kazandirdı yanında ehemmiyetsiz dur. Asırlarca taş üstüne taş koyma- yan, hattâ mevcutları da yakıp kül eden idareden, harap, perişan bir vatanı miras alan cümhuriyet hükümetinin on senelik kısa bir za manın içine bu kadar çok şeyleri sığdırabilmesi nasıl yorulmaz bir gayretle çalıştığını gösterir. 30 metre yüksekliği vardır. — , Bi Su işleri vam Abdülhamidin ve ondan evvel - ki ve sonraki padişahların zama - nında, Anadolu, sahil kısımları müs tesna, sususzluktan daima şikâyet - gi idi. Temiz topraklarımızın bir çok yerlerinde nice feyiz verici su lar, boş yere akıp giderken yanıba- şında çift süren köylü, senenin hiç olmazsa üç dört aymda, suyu gök- lerin inayetinden beklerdi. Cümhuriyetimizi kuran büyük başlar, devlet dümenini elletine al dıktan sonra, sulak Anadoluyu bu yalâncı çoraklıktan kurtarmak için canla başla uğraşmağa koyuldular. Bir taraftan bataklıklar, bir ta- raftan sel ve yağmur baskınlarile bğrı ısıtma yuvası olan köylerimi- zi kurtarmak için faliyete girişildi. Boş yere akıp giden sularımızdan fenni usullerle istifade etmek için geniş bir su programı yapılmasına lüzum görüldü. Bu program, derece, derece mali imkânların müsaadesi nisbetinde tat edilmektedir. Sulama prog- ramınm şimdiye kadar tatbik edil- diği sahaları birer birer göstere - — Bursadaki Nilüfer suyu, sık sık taşar, ve civarındaki araziyi kaplıyarak mühim tahribata sebep olurdu. Buna mâni olmak için bir kanal yapmak zarureti vai Ka- nal, yapıldı ve bu kanal sayesinde 70 bin dönümlük münbit ve mah- sul verici arazı derelerin taşması ne ticesinde uğradığı zararlardan kur tarılmış oldu. 2 — Suların sık sık tahribatma maruz kalan geniş Bursa ovasında icap-eden diğer bir kısm ameliyat ta yapıldıktan sonra, tamam 300 bin dönümlük arazinin sulanması ve civar köylülerin sıhhatini teh - dit eden 25 bin dönümlük bataklı ğm kurutulması mümkün olacak - Ir bir mmtaka idi. Bu havalide de tefcir ameliyatı yapılarak 25 bin dö nümlük bataklık kurutuldu. Bu ba taklıkların yerinde, şimdi köylü e kip biçiyor ve ekip biçtiği yerden bol mahsul alıyor. Üstelik sıtma » dan da kurtulduğu için devlete dua ediyor. 4 — Cümhuriyet idaresi, Büyük Mendresin ıslahmı, da daha ilk za (Lütfen sayıfayı çeviriniz) Cümhuriyetin On Yılık Eserlerinden: SUMER BANK İtibari Sermayesi 20,000,000 Lira BAKIRKÖY Bez Fabrikası BEYKOZ Deri ve Kundura Fabrikası FESANE Yünlü Mensucat Fabrikası HEREKE Yünlü ve İpekli Mensucat Fabrikası UŞAK Şeker Fabrikası Bankanın sekiz muhtelif fabrikada daha iştirakleri vardır Sumer Bank fabrikaları, memleketin en modern müessesatı olup yünlü, ipekli ve pamuklu mamulâtı, deri ve saraciye malları gayet sağlâm ve güzeldir. Fabrikalar mamulâtının satış Yerleri Yerli Mallar Pazarları Ankara: Çocuk Sarayı caddesi | İstanbul: Bahçekapı | Beyoğlu İstiklâl enddesi | Samsum: Bankalar caddesi Sumer Bank Fabrikaları