29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 16

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE EE ENA MATEM Mr mer ei e m dik Ra mler Eğ fik vazıh bir şekilde göstermekte- en di ta- raftan da di demini a ile örmeğe başlandı. Ankara - Kay- seriden başlayan inşaat faaliyeti- mizle Kütahya - -Tavşancıl, Ulukış - Kayseri, Samsun - Sivas, Kay- seri - Sivas hatlarını kurduk ve iş- etmeğe başladık. Ykında demiryo lumuz Ergani - Diyarıbekir, Erzu - ruma uzanacak, Mersin, Ereğli limanlarının inşaatma başlanması artık gün meselesidir. Ereğli - yos hattı ile zengin kömür havza- | mızı anayurdun içerlerine bağlan- masını da çok yakında kutlulaya - cağız. Bize bu hususta güzel bir fi- kir verecek 10 senelik inşaat farkı mı gösteren 4 numaralı grafiktir, 4 numaralı Grafik / Bugün iftiharla şunu söyliyebi - iriz ki, Karadeinz - Akdenize de- miryolile perçinleşmiştir. Daniz Ticaret filomuz: ” Deniz ticaretinde de diğer saha larda olduğu gibi çok geride Saltanat devrinde “İdarei mah: sa” ünvanile hükümet teşekki nün işlettiği vapurların çoğu yaramaz,, denecek kadar eski ve muattal şeylerdi. Bunlar arasında normal sürati baiz vapurlar par - | makla sayılabilirdi. Yolcu istiraha | ti düşünülmez, seferlerde intizaı aranılmazdı. Bu vapurlarla bat edenler eski hükümet zihi tinin fenalıklarını toplu ve müces sem bir halde bulabilirdi. İdareci mahsusa haricinde kalan Türk ar- matörlerinin elindeki sefineler de bunların fevkinde değildi. Resmi kayıtlarımıza nazaran tâ Karadenizden, Hopadan başlaya rak Akdenizi aşan, tâ #ezine kadar uzanan sahillerimiz- de deniz nakliye ve ticaretimizi temin edecek filomuzun rüsum to- nilatosu 65 bin raddesindedir. U - mumi harp ise bütün nısfına ya- kın bir mikdarını mahvetmişti. İş- te Lausanne konferansında kapu- taj hakkını talep ve kabul ettiren murahhas heyetimizin elindeki va purların tonu ancak 34,902 idi. Sa hillerimiz arasındaki nakliyat ile Türk vapurculuğunun. inkişafına bi şirketleri nrekabeti ortadan kal 'dırıldıktan sonra da tekâmül dev- zimiz başlandı. Bu tekâmül ve te- rakkini nseyrini 5 numaralı (5 numaralı grafiktetki a - detler rüsum tonilatosu üze inedir. Hakiki tonu bul - in yüzde 40 zamme- dilmelidir) Bununla © vapurcyluğumuzun Garp seviyesine yükseldiği iddia edilemez. Fakat hiç şüphesiz sabı- kı ilede mükayese kabil değildir. Devletiâliye (o zamanıma nisbeten çok kısalan sahillerimiz arasında işleyen sefinelerimizin tonajı lâa- kal yüzde 70 artmıştır. Hattâ son zamanlar, da Yünler ie limanlara ka- dar uzanan seferlerimizdeki inti - zam umumi takdiri celbetmiş, çok eski maziye sahip rakiplerine kar- gerekse an tonaj tesirile ticaret mirecek bir tehlike arzeden bu hal karşısında hükümet” deniz işlerine mevzu sermayeyi toplu bulundur - malkmecburiyetinde kaldı. Bu su - retle, Türk vapurculuğunun istik- balindeki terakkisi daha mazbut bir programa bağlanmış oluyor. Ziraat: Türkiyede en im halk kütle sinin geçinmesini ziraat sahası teş kil etmesine rağmen eski hükümet- lerin gene enaz alâkasını celbet- tir. Bu hayrete değer ihmal ime cümhuriyet devri kaldırmıştır. İlk defa olarak kuru- nu vustai vergi tahsil şekli olan â- şar vergisi kaldırıldı. Köylüye ek- | mek ve biçmek imkânları için da- ha müsait zeminler hazırlandı. Bu hususta bir taraftan Ziraat Banka- sının yardım mikdarı arttırılırken, diğer taraftan da Ziraat vekâleti- nin fen memurları memleketin en hücra köşelerine kadar yayıldı. Muntazam bir programla tatbikı- na başlanan bu himaye şeklinden son senelerde netice almağa baş - ladık. Buhranın iptidai maddeler. i mahsullere en fazla tesir halde istihsalâtımız artmış- tır. 1913 seensinde Avrupa ve As- yanın buğday ithalâtçıları arasın- da mevki işgal eden Türkiye, bu- gün mütevazi bir adetle de olsa ih racatçıları meyanma £ girmiştir: 1930 da 7000, 1931 de 17000 ton bir ihracat fazlalığı vardır. 1932 seensindeki buğday istihsalimizin 1923e anzaran farkı 6 numaralı grafikte bariz olarak görürüz: 1932 senesindeki memleketimi- zin buğday ihracatı rakamı ise 31.614 tonu bulmuştur. Cihar buh ranına rağmen bu bir muvaffakı - yettir. Bilhassa eski istatistikleri karıştırarak Türkiyenin 1909 sene. sinden 1913 senesine kadar 90.029 ton buğday, 169,594 ton un ithal ettiğini görmek bugünkü muvaffa derecesi hakkında bir fikir verebilir. 6 numaralı 1933 buğday istihsalâtı ise 3 milyon tonu aşacağı tahmin edil - mektedir ki, bu suretle yirmi sekiz milyonluk devleti aliye isthsaline bugünkü saha ve nüfusumuzla e - rişmiş olacağız. Arpa ihracatımızda memleketi- mizin harici ticaret plânçosunda 3 - milyon lira ile temsil edilen mü- him bir unsur olmağa başlamıştır. Bu mahsulümüzün artışı ebemmi - yetsiz addedilemez. Halbuki Av - rupa arpa ihracatı yapan muhte- lif memleketlerin ticaret plânçosu- nu tetkik edecek olursak mühim bir tenakus buluruz. Bu meyanda 1930 senesine (nisbeten 1931 de Macaristanm yüzde 73, Romanya- nın yüzde 49, Lehistanın yüzde 39, Çekoslovakyanm yüzde 62 ar. men Fa racatlarmdan kaybettiklerini kid) iliriz. Türkiyenin 1931 se nesinde ise ihracatı 91.167 tonu bularak son dört seneye nisbeten yüzde 38 bir fazlalık olduğunu bil mukabele kayıt ile iktifa ediyoruz. 1932 senesindeki arpa ihracatımı- zın 1923 e nisbetinin 7 numaralı grafikte mükayesesi umumi bir ka naat tevlit eder. Fındık hracatımızda ehemmiyet li mikdarda artmıştır. Normal bir zaman olan 1913 senesinde ihraca tımız 31.588 ton iken harbin hita- mında yani 1923 senesinde23.085 ton olmuştur. 1932 senesinde ise krizin şiddetne rağmen 47.600 ton dur. Bu adetle 1931 senesi ihraca- tı mükayese edilirse gene yüzde 31 bir tezayüt olduğu görülüyor. Tiftik ihracatımız 1923 senesin de 2600 ton iken 1932 senesinde 3800 tonu bulmuştur. Memleket dahilindeki artışı ise: 1923 senesi 1931 senesi 2.024.000 iken 3.455.000 dir. Buna nazaran tezayüt nisbeti yüzde 70 tir. Koyun miktarı ise: 1923 senesi 1932 senesi 9.357.000 iken 11.768.000 olmuş yani yüzde 28 bir tezayüt olduğu tahakkuk eder. Hayvan adedi ise: Sene Mkdarı 1923 455.000 1930 459.000 1931 431.000 1932 511.000 Buradaki tezayüt ise yüzde 12 dir. Memleketimizde bu canlı servet adedi yani umum cis hayvan ade- di 31 milyonu bulmuştur. Türkiye cümbhuriyetinin kapladığı saha - nın ölçüsü 762.736 kilometre mu- rabba: olup, nüfusu ise - son tah - rir mucibince - 13.648.280 idi, Buna nazaran beher kilometreye 40,4, ve beher nüfusa ise 2,3 hayvan isa bet etmektedir. Şu vaziyete anzaran memleke- Grafik., tin ziraat sahasında terakkiyi iki - kısma ayır: il , dahilde milli ser- vetin artmasıdır. Bunlar hakkında umumi bir fikir edinmek üzere yu karıya dercettiğimiz adet ve gra - fikler kâfidir. Yalnız şunu da ilâ- ve edelim ki, bilhassa ihracat faz- lalığına rağmen dahildeki milli ser vetin de muntazaman artışını gös- teren adetler bize istikbal için ü - mitler dolu feyizligünler. vadet - mektedir. ... Madenlerimiz: Maden, tabiatin bahşettiği bir servettir. Türkiye toprakları ise bir çok cins maden cevherlerini saklamaktadır. Hemen her vilâ - yetimizde rastgelinen mostraların taaddüdü, jeolojik vaziyet mem - leketimizin bu cepheden de zen ginlik ümidini kuvvetlendirmekte- dir. Fakat mâatteessüf eski yılla - rın ihmalleri bu servet kaynağı - mızı ırkımıza faydalı bir haldö sok mamıştır. Ciddi ve fenni e- saslı tetkike saha olmayan yrrdu- inliği yabancı ağız- fena tefsirlere uğ- ramıştır. Evet, Türkiye toprakları maden cevherlerini yalnız sathi o- larak ihtiva eder. Hiç bir ilmi esa- sa istiant etmiyen bu mütalea sal- tanatın son devirlerinde © kadar kuvvetlenmiştir ki, umumi harbin siyasi ve baş gayeleri arasına ka rıştan bügün petrol iktisadında mü 8 numaralı yeti altında uyutulan bu servet kay nağı bugün medeni ve büyük dev - letlerin menfaat kaygularını tat - min edecek kadar derin ve bol ol - duğu anlaşıldı. Turkihc Petroleum tarafından 1927 senesinde tatbiki- na başlanan sondajlarla Musulun Babagurgur civarmdaki yalnız bir kuyu günde 12.000 ton hâsılat ver meğe başladı Bu hayretler doğu - ran zengin verim için hemen vâsi miktarda depo ve sarnıçlar inşası na çalışılırken, bir taraftan da pet rolleri Akdenize akıtmak üzere bü yük bir süratle - yevmiye dört ki - lometre - Pip - Line boru ferşiyatı devam ediyor; bu ameliyenin de hi tamma pek az kalmıştır. Artık sat hi bir servete sahip olduğu iddia edilen bu çöller öbek, öbek yığılan fennin sermayeleri ile süslenmekte dir. Şu çok eski tarihe karışmayan saltanatın Türk madenciliğine bı - raktığı acı hâtırayı sadece yadet - tikten sonra gene bu milletin istik balinde en mühim bir refah vasıta 8ı olacak kadar çok ve zengin ma- denlerimiz hakkında düşünce ve görüşlerimizi yazalım: Maden fiyatları buhrandan en fazla müteessir olmasına, dünya istihsalâtı tenakus etmesine rağ - men bizim umumi istihsalât ve ih- racatımız artmıştır. Vakıa bizim de istihsali azalmış bazı nevi cevherle rimiz yok değil, zaten dünya buh - ranından büsbütün korunmağı ta- hayyül etmek gülünç olur. Fakat umumi bilanço lehimizedir. İşte u- mumi istihsalâlımızın son on sene zarfında artışını 8 numaralı grafik- te görebiliriz. Şu grafikle umumi bir fikir e - dindikten sonra her cins madenle- rimizi ve verim kabiliyetlerini ay- rı, ayrı tetkik edelim. Kömür madenlerimiz: bıraktığımız ki damarlarmı tâ Kastameniinn içer- lerinde karşımızda buluyoruz. Ta- biatin bu yüksek şehadeti ile geniş ve zengin kömür havzalarına sa - hip olduğumuzu anlayoruz. İtiraf ae ki, bu geinş sahalarımız- kâfi derece istifade edileme- Sim Son senelerdeki muntazam gayretlerimiz istihsalât ve ihracatı mızı arttırmıştır. Fakat daha bu Yizi tatmin etmedi. Daha çok, am- ma pek çok arttıracağız. Muvaffak olacağımızda şüphe olmayan bu gaye için gün ve sene kâfi değil - dir. İyi çizilmiş bir sây programı ve siyasetle yılların emeği ister. Çalışma tarzımız şimdiden semere ler vermeğe başlamıştır. Havzada milli sermaye teşekkülleri gün geç tikçe çoğalıyor ve nemalanıyor, a- mele randömanı (bir amelenin bir günde gördüğü iş) artmaktadır. Daha birkaç sene evveline kadar Havzanın bir amele randömanı vasati: beş yüz kiloyu ancak bulduğu (Obhalde Obu vasati son senelerde. altı yüz kiloyu aşmıştır. Bu sây tarzımızın makineleştiğine iş kabiliyetinin art tığına alâmettir. Yalnız İş Banka- sının kömür işlerine yatırdığı meb Jâğ oldukça mühim bir ykün tut - maktadır. Zonguldakta 63 numa- ralı ocağa sermaye olarak 1 mil - pi Ek ğe SİZ. ber Grafi yon lira, ve obligasyon olarak ta 750 bin lira vermiştir. Kilimlide şirketin sermayesi 400 Kozluda yüzde elli biri irketin sermayesi 3 mil- yon liradır. Bunlara ayrıca da zan kapital rulman olarak 1 mil - yon lira vermiştir. Buralarda çalı- şan Türk amelesi yekünu 2700 ü geçmektedir. Şu birkaç satıra sıkı şan sermaye mikdarı son senelerde vazedildiği nazarı dikkate alınırsa ehemmiyeti bir derce daha artar. Binaenaleyh: Yakın bir âtide Türk sermaye yekünlarının artacağına hükmetmek tefeül sayılamaz. Hal. şirket istisna edilirse böyle mütera kim Türk sermayesini görmek ka - bil değildi. Bunun içindir ki, Hav- za lâyik olduğu inkişafı görmemiş Havzaya gösterilen alâkadan do ayı memleket lâzımgelen istifadeyi temin etmeğe başlamıştır. İşte cüm huriyet devrinin kömür istihsalâtı- nı 9 numarlı grafik göstermekte - dir. Bu tezayüt ile beraber buhra - nın kömür üzerinkedi tesiratını gözden geçirmek muvaffakıyeti - mizin ehemmiyetini isbat eder. Dünya kömür fiyatının senelik va- 7 numaralı Grafik.. satileri berveçhiâtidir. Sene Vasati fiyat ob kardif) 1924 5.0 Altındolar 1925 ZLE 1926 AE e 1927 BR 1928 di e 1929 imi Tee 1930 Gy 1931 BNA Bu fiyat düşerken, istihsalât ta pek tabii olarak azalmıştır. İşte dünya umum i:*ihsalâtı: Sene Dünya umum istihsalâtı ton 1929 1.330.000.000 1930 1.212.000.000 1931 1.068.000.000 Bu vaziyete nazaran istihsalâtı- mızın artışı ve Havzada bir tekâ- mül görmemiz âtimize ümitkâr günler vadeder. Şimdi Türkiye cümhuriyetinin sahibi bulunduğu bu kara elmas yığınlarını tetkik €- delim. 1 — Kozlu'dan Geliğe ve Kan- dilliden Çamlıya ve (Kireçlik - A- lacağzı) ve Amasra mıntakaları çalışılan yerlerdir. Buralarda muh temel ton mikdarını şu suretle he- sap edebiliriz: Kandilli - Çamlı'da el- yevm işletilen seviye. nin asgari 250 metre da ha derinlikte kömür bu lunduğunu kabul eder. sek, lâakal Kirçelik - Alacagzı'da bugüne kadar malâm olan tabakaları nazarı, itibara alarak yapıla. * cak bir hesapla 20.000.000 Kozlu havalisi, Kılıç da hil olmak üzere Dam- lar ve Souksu basama- ğına kadar uldak veKerpiçlik si, bu mıntaka Kerpiçlik hariç Asma, Pavli, Gelik ha- valisinde, 10.000.000 100.000.000 000.000 600.000.000 YEKUN 750.000.000 2 — Havza Gelige doğru uza- makta Kretase arazide bir kaç yüz metre derinlikte kömür tabakala- rı bulunmaktadır. Bu da takriben 14 kilometrelik bir sahayı ihtiva- eder. Bu araizde de 400,000,000 ton. 3. — (Alecaagzi)nin o cenuba doğru imtidadı 10 - 12 milyon ton kömürü ihtiva eder. 4. — Karadeniz istikametinde uzana (Amasra) nın şarkında Te- keönü, Kuruca, Cide.. İlh. bulun. maktadır. Buralarda pek az çalı şıldığından, Iat'i tonaj tespit e lemez. Fakat Mühim bir zenginli- ği tahmin olunabiliyor. Çünkü ev- velâ saha gayet geniştir. Uzunlu- ğu 25 kilometredir. * Karadan mos- traları havzanın fevkani tabaka- larına ait olduğunu gösterir. Bina enaleyh: Havzanın O Alacaagzı - Kozluda bulunan bütün damarlarır. o sahanın altında bulunmasını i- cap ettirir. Arazi Kretasedir ve bu derinliklerde damarların mü bim bir kısmı çok kolaylıkla işle. nebilir. 5. — Ereğli havzası: Zongul. dak ve Kozlunun Omalüm olan kısmının cenuba doğru uzamakta ve garpta ise (İlisu)nun cenubuna doğru ilerlemektedir. £ Kömürün pek az kısmı satha yaklaşmakta ve mostra olarak görünmektedir. Mühim kısmi cenup istikametinde ve derinliklerdedi 6. — Kozluyı li niz alına doğru etmekle. dir. Kozludan başlayıp Çatalağı! mevkiine kadar uzanan bü 'minta. ka bütün kömür damarları deniz altında bulunmaktadır. Binacna- leyh: Stok itibarile mühim olmak ile beraber sarih bir tahmin yapı- lamaz. Yalnız Kozlu ile Çatalağzı arasındaki (12) kilometrelik sa- hada (100) metre derinlikte lâa- kal 40,000.000 ton miktarı kabul olunabilir. 7. — Söütözü o mıntakası; 200 kilometre murabbaımdaki bu top- raklarımızda da kömür damarları yeryüzüne kadar yükselmektedir. Havzanın şu saydığımız kısımların dan en ehemmiyetlisi ve zengini olduğu (O muhakkak olan bu kısımda hiç bir ciddi ta- harri ve etüt oyapılmamış - tır. Gerek miktar, gerek ise cins itibarile faik bir mevkidedir. Taba kalar muntazam olmamakla bera- ber bir kaç yüz milyon (tondan fazla kömür ihtiva ettiği muhak- kaktır. Şu saydıklarımızdan başka Koz. lu seviyesinde Çamlı ve Kandilli nin şimalindeki denizin sathında- ve altında, Kozlu ile Alacagzı ara rasındaki sahilin şimalinde deniz seviyesi altından Kozluya kadar imtidat eden kısım vardır. Havzanın imtidadını bugün kat iyetle bilmiyoruz. Fakat çok muh. temeldir ki, havza Göbü ile (Söüt- özü) arasında ileriye doğru im- tidat etmektedir. Çünkü bu civar kâmilen (Kretase) arazi ile kap - dır. Şüphesizki, havzanın bütün damarları belki çok derinliklerde yatmaktadır. | Şu tafsilât hakkında bir fikir verebilmek ii zan (10) © numaralı (Kroki) yi dercediyoruz. Binaenaleyh: Türkiye Cümhu. riyetinin sanayi hayatımda mühim rol oynayacak ve memlekete refah getirecek olan havzanın is- tikbalinden emin olabiliyoruz. Petrol madenleri: Petrolun bilhassa Umumi Harp- ten sonra ehemmiyeti artmıştır. Bu hususta bir fikir edinmek üze- re dünya umumi istihsalâtınm 19. 13 senesinde “ İyon ton i- ken 1929 senesinde 212 milyon tonu bulduğunu zikretmekle ikti- fa edebiliriz. Bu artma için ileri sürülen başlıca sebepler şunlardır: Kalori mn e yakma kolaylığı ve sürati, kül bırakmaması vesaire dolayısile i b azlığı, harpte duman

Bu sayıdan diğer sayfalar: