Cü Halkın Ulu Gazinin 1 Mart (1922 de,| Büyük Millet Meclisinde söylediği bir nutuktan Anadoluda kurulan yeni Türk devletinin ilk ve en büyük işlerin- en biri, İcra vekilleri heyeti ara- sımda bir de Sıhhat ve İçtimai Mu- &venet Vekilliği teşkil etmek oldu. Osmanlı İmparatorluğu memle- tet idaresinde umumi sıhhat işle- rinin ehemmiyetini hiç bir vakit takdir edememişti. Uzun asırlarca, bütün hekimlere nezaret işi Hü- kümdarın hekimbaşısının keyfi ar- zularma bağlı kalmıştı. Umumi sih & işleri ise pek az hatıra gelir ve Ide kadılarının arada sırada çi- dıkları emirlerde bahsi geçerdi. 1870 te yapılan “İdari tibbiyei mülkiye,, nizamnamesi parasızlık tan tatbik edilememiş © ve ancak Askeri tıbbiye mektebi hocalarının bir kısmından teşkil olunan “Ce- miyeti Tıbbiyci Mülkiye,, hekim- ere ve memleketin sıhhatine neza- Tet etmeğe memur edilmişti. Böyle Sayrimes'ul bir idare cihazmdan yük işler yaj beklenemezdi. O meclis te büyük bir iş yapamadı. eşrutiyetten sonra meydana çı- n Sıhhiye Umum müdürlüğü, bir âkki adımı olmakla beraber bu teşkilâtm başında bulunan hekim- lerin devlet meclislerinde doğru- n doğruya söz söylemek hakkı olmadığından, halkın sıhhatini ko- Tumağa yarayacak kanunlar hazır. lamak kudretinde olsalar bil bun- r ancak proje halinde kalmağa- im olurdu. Sıhhiye teşkilâ- tun bağlı olduğu Dahiliye Neza- Teti — sonradan bir de Sıhhiye Na- zırlığı ünvanmı almış olmakla bera ber — daha mühim addettiğimiz ilerden vakit bulursa sıhhat işleri e meşgul olabilirdi. Kendilerini yet adamı sayan nazırlar sıh- * işlerini, kendilerinin anlayamı- z ları ve tamamile ihtisasa ait İşler farzederler ve o işlerden müm ğ olduğu kadar uzakta kalırlar- N Halbuki, hakiki bir devlet ada- mının söylediği gibi? “ Halkın sıhhati milletin saa- ve devletin kudretinin is- iç Şettikleri esastır. Farzediniz ki “ünyanın en güzel memleketi sizin psn. Bu memleketin akıllı ve çar ışkan halkı bulunsun. Daima işli- Yen fabrikaları, her vakit © güzel mahsul alan çiftçileri olsun. Güzel #anatlerin hepsi memleketinizde €n ileri dereceye varmış bulunsun . 'emleketin ker tarafında en güzel saraylar, mabetler kurulmuş olsun. Pütün bu servetleri müdafaa için yük ordunuz, en mükemmel si- hlarmız, hesapsız torpidolarınız bulunsun, — Eğer memleketin nü- u çoğalmazsa, yahut her sene Kalırsa millet er,geç sönecek, ni- pöyet mahvolacaltır. Bundan do- ayıdır ki bir devlet adamın ilk Vazifesi halk sıhhati endişesi olma- İder» Ulu Gazi çok büyük bir devlet Adamı olduğunu, o kurduğu yeni Türk devleti hükümetinde halkım sıhhat işlerini tanzim ve idare €- decek kudretli ve yüksek bir cihaz Yaratmakla da gösterdi. ... Cümhuriyet hükümeti kurulun- “aya kadar memleket uzunca bir müddet sulha kayuşamamış, biri- rinin arkasından çıkan muhare- peler ve hiç eksik olmıyan salgın astalıklar, devletin sıhhat teşki- lâtada çalışabilecek hekim ve sıh- hat memurları unsurlarını azaltmış ti. Bunun için yeni Sıhhat ve İçti- Mai Muavenet Vekâleti bir taraf- memleketin sıhhatini koruya- Sak teşkilât yaparken, bir taraftan da o teşkilâta lâzım olan unsurları azrılamak ihtiyacını duydu. Bu ihtiyacı temin etmek üzere mhuriyet hükümeti 1923 sene- en itibaren gerek İstanbul Tıp ltesinden çıkacak, gerek ya- ı memleketlerden diploması- Mi alarak gelecek hekimleri iki 8e- ne müddetle hükümet hizmetinde mağa mecbur eden bir kanun Şikardı. Bu kanun iyi tesirini der- göstererek sıhhat teşkilâtının boşlukları doldurulmağa başlandı. Türk © gençliğinin şerefini ve Cümhuriyet rejimine ne dereceler- de bağlı olduğunu tanımak için emen ilâve etmeliyiz ki, yabancı Sözlerin ilk bakışında ağır bir yük | görünen bu iki senelik mec- | izmet kanunu © genç Türk| imlerine hiç te ağır (gelmedi. Ona sevine sevine itaat ettiler. Ta- lilerinin gösterdikleri vilâyetlere Siderek, memleketi daha iyi tanı- peak ve bu sırada halkın sıhhatini korumağı esas prensiplerinden bi- heki mhuriyet ve di olarak gösteren yeni rejime hiz- sıhhati met etmenin hem faydalı hem şe- refli bir iş olduğunu pek güzel an- ladılar. Cümhuriyet hükümeti de bu kanunu çıkarırken, memleket halkını, bilhassa gençliğini derin bir surette tanıdığını ve onun cüm- huriyete candan hizmet için fedr- kârlıktan çekinmiyeceğini pek iyi bildiğini göstermiş oldu. Fakat Cümhuriyet (o hükümeti, sıhhat teşkilâtına lâzım unsurları bulmak için, bu tedbirin arkasın- dan iki büyük tedbir (o daha aldı. Bunların biri leyli talebe yurdunun | tesisidir. Cümhuriyet devrine ka- dar Türkiyede sivil hekimlik mes- leği, ancak uzun tahsil senelerinde geçinme ve tahsil masraflarını ve- rebilecek az çok refah sahibi aile- lerin çocuklarına münhasir idi. Ley li tıp talebe yurdu mesleki daha mütevazi ailelerin çocuklarma da teşmil etmiş oldu. Bu | yurttan ç- kacak olanlar devletin kendilerine gösterdiği fedakârlığa © mükabil, üç sene kendilerine (gösterilecek yerlerde hükümet hekimi olarak çalışmağı teahhüt ettiler. Bu suret- e sıhhat teşkilâtı bir kat daha fe- rahladı. 1924 den 1932 senesine kadar bu yurda 690 talebe girmiş ve bunlardan 121 i hekim olarak çıkmıştır, Diğer tedbir de mütekait hekim- ler, hükümet tabibi olarak yeniden devlet hizmetine girdikleri takdir- de tekaüt maaşlarma halel gelmi- yeceği hakkında kanundur. Bu su- retle de Cümhuriyet hükümetinde halkın sıhhatine hizmet edecek ye- ni unsurlar bulundu. Tıp talebe yurdundan © yetişen hekimler sıhhat teşkilâtını doldur- mağa kifayet etmeğe başladığın- dan hekimlerin mecburi hizmetleri kanunu sonradan © 1933 telağve- dildi. On sene evvel hükümet teşkilâ- tında çalışan ancak 623 hekim ve eczacı ile 511 sıhhat memuru var iken bugün 1304 hekim ve eczacı- ile 888 sıhhat memuru ve ebe bu- lunması cümhuriyetin gerek bu söy lediğimiz tedbirler ve gerek tesis ettiği leyli ve nehari sıhhat memur- ları mektepleri, ebeler (o yurdu ile : sıhhat teşkilâtını ne,derece geniş- lettiğini gösterir, Cümhuriyetin sıhhat. işlerine sarfettiği paraya gelince: Cürahu- riyetten evvel bütün imparatorluk hudutları içinde belediyelerle vilâ- yetlerin ve diğer dairelerin sıtıhat- işlerine tahsis ettikleri para da da- hil olduğu halde bütün sıhhat büt- çesine de (o vasati olarak ancak 28,000 lira idi. Halbuki Cümhuri- yet devrinde yalnız devlet bütçe. sinden verilen tahsisatın — vasati miktarı senede 3,800,000 liradır. Bundan başka on sene içinde vilâ- yetlerin hususi idareleri 24 milyon | 106,659 belediyeler ise 36,551,412 lira sıhhat tahsisatı vermişlerdir. Sıtma mücadelesi Türk Cümhuriyetinin sıhhat iş- lerinde ilk parlak muvaffakiyeti sıtma mücadelesinde görüldü. Sıtma hastalığı insanların başı- na müsallat olan tabii felâketlerin en büyüklerinden biridir. İçtimai noktadan bu hastalık son derece de vahimdir. İrkin maddi ve mane- vi inhitatına sebep olur. Sıtmanın memleketimizde yap- tığı tahribat Türk T. Tetkik cemiyetinin, dördüncü cilt “tarih,, kitabında ne kadar heyecanlı su- rette tarif edilmiştir: “ Bunların (sıtma, frengi ve- rem salgınları) en başında da ço- cuğundan ihtiyarma kadar hiç bir yaş srmıfını esirgemiyen, yaka- ladığını kansız, cılız ve derman- sız düşüren sıtma © geliyordu. Bu hastalık memleketimizde bakım ve korunma eksikliğinden yarıya yakın nüfusun sıtmalı | sayılması caiz olacak derecede artmıştı. Sıt- madan her yıl çok vatandaş kırılı- yor ve bir sıtmalının çektiği nöbet. Züzünden çalışamadığı zamanlar, milyonca sıtmalıya göre hesaba al- nınca en az 20 - 30 milyon iş saati eksiliyordu., * || | “Askerlik muayenelerine göre askerliğe yaramıyacak kadar ağır sıtmalıların yüzde yirmi hattâ yüz- de kırka kadar çok olduğu sahalar vardı. Saz benizli, ince boyunlu; | cılız bacaklı, şişkin karınlı ve koca- man dalaklı, bitkin analardan, ba- balardan cemiyet için kuvvet unsu-| ru değil, ancak merhamet mevzuu | olacak yavrular doğuyor, böylece kuvveti ile büyük ün almış, Türk arkı nesilden nesile eriyordu. A- nadoluda sıtma yüzünden nüfusu tükenerek viranlaşmış, yahut geri kalan en son insan kafilesi tarafın- dan terkolunmuş köyler, kasaba: MİLLİYET PAZAR 29 TEŞRİNİEVVEL 1933 37 “ “Milletimizin sıhhatini korumak ve takviye etmek, ölümü azaltmak, m nüfusu çoğaltmak, bulaşık ve salgın hastalıkların tahribine karşı m koymak ve bu suretle millet fertlerinin dinç ve çalışmağa kabiliyetli, sıhhatli vücutlar halinde yetişmesini temin etmek?!, lar, bataklaşmış zengin ovalar var- dı. Sıtmaya çarpılmış bir çok köy- lerde bilgisizlik ve korunma vası- tasızlığı köylüleri evlerinden, tar- lalarından vaz geçerek yaylalara çekilmeğe zorluyordu. Saltanat idaresinin kaç asır (& duygusuzca baktığı bu acıklı ve ırk istikbali için korkunç manzara, cümhuriye- tin bakım ve şifa elini ilk uzataca- ğı geniş ve derin yaralardan biri- in istiklâl harbi & başmdaki açık di.” a Yeni Türk devletinin idare mer- kezi olan Ankara sıtma (o hastalı. ğından bilhassa müteessir bir hal- de idi. Oraya her giden bu hasta- lığa tutulmaktan korkuyordu. An- karada çocukları & büyütebilmek güç oluyordu. Onun için, muhte- rem bir meb'usun vaktile yazdığı gibi, İstanbul Ankaranın dairesi gibi kalıyordu. Sıtma ile mücadele teşkilâtmm Ankara şehrindeki muvaffakiyeti hakikaten Türk hekimliğinin da- ima iftihar ile gösterebileceği par- lak bir muvaffakiyettir. 1925 senesinde başlıyan sıtma ile mücadele yıldan yıla genişle- | miş ve 1931 senesinde yirmi dört vilâyetin sıtmalı kısımlarına ve i- ki milyon nüfusa şamil olmuştu. 1933 senesinde sıtma mücadele teşkilâtma ait sayılar şunlardır: Sıtmalı olarak tanın- mış köy veya mahalle sayısı Bu köylerin ve mahal- lerin nüfus sayısı Muayene edilen kim- selerin sayısı 7,872,268 lan akları büyümüş olanların sa- 3,756 2,109,079 1,333,271 kanları muayene (edilenlerin sayısı Muayenede — sıtmalı olduğu anlaşılan kan sayısı Sıtmadan tedavi edilen kimselerin sayısı Sıtmadan korunmak için tedavi edilenlerin sayısı İsşanbulun işgal senelerinde A- | nadoluya senede cn çök . . - kilogram kinin girebildiği halde | 1923 ten itibaren getirilen ve sarfe- dilen kinin birden bire artmış ve 1926 da yedin bin kiloyu geçmiş“ tir. o 1933 senesine kadar dağıtılan kinin miktarı 29,128 ki- lo ve 337 grama varmıştır. Bunlardan başka sıtma ile mü- çadele (o mıntakaları (o haricinde 10,747 kilo dağıtılmış (ve 10,895 kilo da Ziraat bankası vasıtasiyle devlet kinini ismi altında, ucuz o- larak satılmıştır. Yalnız bu sayılar o Cümbhuriyet | hükümetinin sıtma hastalığı ile mü cadele işinde ne kadar büyük him- met ve fedakârlık sarfettiğini gös- termeğe kâfidir. Halbuki bu mü- ilâtı yalnız sıtmalıları aramak, tedavi etmek, tutulmar “ olanı kinin ile korumak işlerile kalmamış; diğer (o taraftan sıtma hastalığının nakline vasıta olan siv risineklere memleket toprakların- da yer bırakmamak için (odurgun sulara hareket verecek © kanallar açtırmış, bataklıkları kurutmuştur. Bu teşkilât şimdiye kadar: Açtırdığı kanallarm © uzunluğu 387,101 metre Sıtma mrntakalarının her birin- de 5 - 10 yataklı Sıtma dispanserle rinden başka Adanada 20 yataklı sıtma hastahanesi vardır. Verem, frengi ve trahom ile mücade'e Verem ile frengi o hastalıkları dünyanın her yerinde birer içtimai afettir. Bizim memleketimizin ba- zı vilâyetlerinde trahum ( denilen göz hastalığı da (o bakımsızlık yü- zünden on binlerce o vatandaşın körlüğüne sebep olarak ve gittikçe yayılarak ayrıca bir afet teşkil e diyordu. Cümhuriyet hükümeti bu üç â- fet ile savaşarak onlardan memle- keti kurtarmak için ayrı ayrı mü- cadele teşkilâtı meydana getirdi. Verem hastalığı ile mücadele i- çin evvelâ veremli hastaları bilmek İâzımdır. Bu mücadelenin o lüzu munu takdir eden başka memleket ler verem hastalarının haber veril. mesi muvafık olup olmıyacağnda tereddüt etmekte iken o Cümhuri- yet hükümeti bu ihbarı: kanunla mecburi tutarak bulaşık hastalık- larla mücadele yolunda her memle- kete örnek olacak büyük cesaretli hastalığının 2,432,916 257,912 1,820,318 gan AY “bir adım attı, Verem bulaşık olan şekillerini (o Türkiye cümhuriyeti topraklarında her he- kim Sıhhat Vekâletinin mümessil. lerine haber vermeğe kanunen mecburdur. Bu hastalıkla mücadele için İs- tanbulda Heybeliadada 125 yatak- lı Verem sanatoryomundan başka gene İstanbulda ve İzmirde bulu- nan sari hastalıklar hastahanele- rinde, evkafa, vilâyetlerin hususi idarelerine, belediyelere ait hasta- hanelerde veremlilere mahsut ay- rıca 195 yatak ayrıldı. Nüfus sık ve bundan dolayı halkı verem has- talığına nisbeten daha maruz 0- lan Ankara, Bursa, İstanbul ve İz- mir şehirlerinde verem dispanser- eri vardır. Ahalisinden ehemmiyetli bir kısmı frengiye tutulmuş oluduğu anlaşılan muni da frengi ile mücadele heyetleri teşkil edildi. Gerek bu hastalığa, gerek zührevi hastalıkların herhangi bir şekline tutulan kimselerin, yalnız o mınta- kalarda değil, her yerde ” kendile- rini tedavi © eftirmeleri kanunen mecburidir. Frengi mücadele teşki- lâtnm 1926 yılından 1932 yılma kadar mesaisini gösteren sayılar şunlardır: i Müayene : edilen kim- selerin sayısi Tedavi edilen, hasta- 704,386 lıklı kimselerin. sayısı oo 25,861 Lâboratuvarlarda ya- pılan seroloji muaye nesinin sa; 149,276 Trahum göz hastalığına karşı mücadele Adana, Gaziantep, Ma- latya vilâyetlerinden | başlıyarak şarka doğru ilerlemiştir. Bu hasta- lıkla savaşan heyetlerin (o 1925 - 1932 senelerine ait çalışmalarınm sayıları da şunlarıdr:. Müracaat , edenlerin sayısı 327,506 Ayakta yapılan teda- vinin sayısı 1,914,614 Yatakta yapılan teda- Yinin sayısı. 5,380 Ameliyatsayısı (|| 37315 Evlenme muayenesi zührevi ra karşı mücade- le tedbirler biri olarak. kon- muştur. Pekçok o memleketler bu usulü kabul etmenin faydasını bil- dikleri ve onu kabul ettikleri hal. de muvaffak olamamaktadırlar. Türk Cümhuriyeti hükümeti bu w- sulü koymakla beşeriyet âleminde başka memleketlere nümune olma- ğa lâyık pek mühim bir terâkki a- dımı atmıştır. Diğer bulaşık hastalıklarla mücadele Ayrıca birer teşkilât ile savaşı- lan bu saydığımız hastalıklardan başka bulaşık ve salgın hastalıklar ile mücadele işlerinde Sıhhat ve İç- timaf Vekâlet hekimlerinin, me- murlarım son on sene içindeki me- sailerini burada birer birer göster- meğe imkân yoktur. Cümhuriyet topraklarında. bulaşık hastalıkla» rından her hangi birinden zuhur e- decek vakanın derhal ihbarı mec- buridir ve o hastalığı hemen sön- dürmek, etrafa yayılmasına mâni olmak cümhuriyet teşkilâtının dai- ma ehemmiyetle takip eylediği bir iştir. ” Kuduz hastalığını tedavi | için cümbhuriyetten evvel yalnız İstan- bulda bir müessese vardı. Memle- ketin genişliğine ve hastalığın te- davisi ancak vaktinde başlanılır. sa muvaffakıyet verdiğine göre bu hal büyük bir noksan idi. riyet Hükümeti 1925 ve 1926 da Erzurumda ve Diyarbekirde dahi birer müessese yaparak bu noksa- nı İtmam ettikten sonra İzmirde, Konyada, Ankarada dahi kuduz hastalığının tedavisine (o mahsus müesseseler yaptırtmıştır. Memleketin dışarısından gelebi- lecek bulaşık ve salgın hastalıkla ra karsı cümhurivet hükümetinin. muvaffakiyeti bilhassa minnet ile söylenmeğe lâyıktır. -Çocuk ölümüne karşı Memleketin nüfusunu artırmak için çocuklarım © bakımsızlıktan, hastalıktan telef olmalarına mani olmak en birinci tedbirlerden ol. duğu için cümhuriyetin sıhhat i- daresi 1926 senesinde çok kıymet- li bir tetkik yaptırtarak memleket- te bir yaşına kadar çocuk- lar arasmda ölüm nispetini araş- termiştır. 1 mayıs 1926 tarihinden 30 ni- san 1927 tarihine kadar bir sene içinde ve 1309 köyde oturan 487 m gi veni amiri binde 39 inde üyük yi ö lüm ve binde 156 da bir Hizan ka- dar çocuk ölümü bulunmuştur. Üç sene sonra ayni yerlerde tet- kik tekrarlanmış, bu sefer doğum adedi değişmediği halde büyük yaşta ölümün binde (17,9) a bir yaşma kadar çocuk ö ü binde 141,7 ye indiği gi Bu iki tetkik sıtma mücadelesi bulunan mıntakalarda yapılmıştı. İki tetkik arasında gerek büyük yaşta, gerek küçük çocuklarda ö- lüm sayılar arasmdaki fark şüphe- siz sıtma mücadelesinin faydalı neticelerinden biridir. .Cümhuriyeti Sıhhat Vekâleti ço- cuk hastalıkları ile mücadele için bir çok yerlerde doğum ve çocuk evleri açmışlır. Bu müesse- selerden her biri onu doğuracak kadınlara ve onu çocuklara mah- sus yirmişer yataklı evlerdir. Şim- diki halde Ankarada, Konyada, Malatyada, Karsta, Erzurumda, Adanada, Çorumda, Balıkesirde, Vanda olmak üzere dokuz tane- dir. Nüfusu artırmak için cümhuri- yet hükümetinin aldığı güzel ted- birlerden biri de çok çocuklu aile- lere ikramiye vermek © usulüdür. Üç seneden beri tatbik edilen bu usule göre 1931 senesinde 37 aile- ye 1850 lira, 1932 senesinde 88 a- ileye 4,400 lira verilmiş, 1933 büt- çesine de 7000 lira konmuştur. Umumi hıfzıssıhha konunu 20 binden fazla nüfusu bulunan şe- hirlerin belediyelerini birer çocuk muayene ve müşavere evi açmıya mecbur tutmaktadır. İstanbul Be- lediyesi şimdiden böyle üç muaye- ne evi açmıştır. Sıhhat ve içtimai yardım ? müesseseleri Bunların başında, cümhuriyetin onuncu yıldönümüün kutlulama bayramında resmen açılacak olan da merkez hıfzıssıhha mü- Ankara nümüne hasta- hanesini söylemek lâzımdır. Birincisi, iki seneden beri işle- mekte olan kimya ve bakteriyolo- ji şubesi ile hıfzıssıhha mektebini, seroloji kısmını ve serum “almak için saklaan hayvanlara mahsus fenni ahırları havi büyük bir ilim ve sıhhat müessesesidir. o Gerek teşkilâtı, gerek tesisatı itibarile bir çok memleketlerde misli bulunmu- yan ve Türk hekimliğine iftihar veren bir mekteptir. Ankara nümüne hastahanesi de hakikaten bütün dünyadaki hasta- hanelere örnek olacak tamamen asri bir sıhhatyurdudur. Bu has- tahaneye daha 1927 senesi Refik Bey paviyonu ismi ile mo- dern bir kısım ilâve edilmişti. Bu- gün açılacak olan yeni kısım ise 240 yataklı ve en son terakkiyata göre yapılmış her cihetten mükem- mel büyük bir dairedir. Cümhuriyet Hükümetinin gerek kendisi tarafından açılan gerek vilâyetlerin hususi idarelerine ve belediyelerine açtırdığı müessese- lerin hepsini ayrı ayrı saymıya im- kân göremediğimizden yalnız bu müesseselerin yatak sayısını söyli- yeceğiz: On sene evvel memlekette 7127 yataklı 712 hastahane ve sıhhi mü- essese varken 1933 te bütün mem- lekette mevcut hastahane, dispan- ser ve doğumevleri yatak © sayısı (13668) e çıkmıştır. o Bunlardan yalnız umumi ve hususi idarelerle belediyelere ait olanlar da on sene için 4,582,944 hasta ayakta olarak ve 553,798 hasta da © yatırılarak tedavi edilmiştir. İstanbulda köhne © Toptaşı ti- marhanesinin Bakırköyünde geniş bir binaya kaldırılarak orada asri bir akıl hastahanesi tesisi, İzmirde dilsizlere ve körlere mahsus mües- sesenin açılması da Cümburiyet Hükümetinin minnetle söylenilme. si lâzım olan eserleridir. Büyük kanunlar 'Cümhuriyet Hükümetinin halk sıhhatini tanzim ve idare için on sene içinde çıkarmış olduğu kanun ların sayısı 35, nizamnameler 4 ve talimatnameler 14 tür. Bunları bi- rer birer tahlil etmeğe gazetenin sayıfaları müsait olamıyacağından aralarında en mühimlerini söyli- yeceğiz. Umumi Hıfzıssıhha kanunu. — Memleketin bütün sıhhat teşkilâ- tını ve sıhhat idaresini, halkın sıh- hatını korumak için alınan ve alı- nacak olan bütün tedbirleri göste- |. ren mühim bir şaheserdir. Buna frenklerin code dedikicr hir © Gi kanunlar mecmuası demek daha doğru olur, çünkü onun her bir , .8- Ir ayrı ayrı birer kanun demektir. Kanunun birinci maddesi .cüm- huriyetin halk sıhhatine (nasıl e- hemmiyet verdiğini ve herkesin o- nu bilmesi faydalı bir devlet pren- sipi olduğu için onu aynen bura- ya naklediyoruz: “Memleketin sıhhi şartlarını 15- lah ve milletin sıhhatine zarar ve- ren bütün hastalıklar ve sair mu- zir amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesiin temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eyle mek umumi devlet hizmetlerinden- , dir.,, Bu kanunun ihtas ettiği yenilik. lerden biri Yüksek Sıhhat Şürası- dır. Kanun memlekete dışarıdan gelebilecek ve içeriden çıkabilecek hastalıklara karşı mücadele işle a in e a ile tayin etmiş- ür. Yukarıda söylediğimiz vej frengi, trahum Mahi b #1 mücadele wsülleri | kanımun mühim birer faslıdır. Memlekete gelecek muhacirlere ait sıhhat iş- leri, nakil vasıtalarma ait | sıhhi şartlar, amelenin sıhhi nezaretine ait şartlar, çocukların hıfzıssıhha- sına ait şartlar, madensuları ve kaplıcalar, umumiyetle şehir ve kasabalar hıfzıssıhhası, yiyecek i- çecek maddeleri, halk © sıhhatine muzir olan fabrikalar, hülâsa bir milletin bütün sıhhat işlerine ait olan ilmi kaideler, en yeni esasla- ra göre tanzim edilmiştir. Su kanunu. — Her yerde hıfzış- sıhhanın esasmı teşkil | eden su meselesinin şehirlerde ve kasaba- larda nasıl ilmi bir surette halle- dilmesi lâzımgeleceğini gösterir. Bu kanuna tevfikan 44 şehir ve ka- sabada temiz ve kâfi miktarda su getirtilmesine imkân hâsıl olmuş- tur. Tebabet ve şuabatı sanatlerinin tarzı icrasına dair kanan. — İürk hekimliğinin temeli addolunabilir, Hekimlik mesleğini yalnız Tıp Fa. “ kültelerinden çıkanlara hasreden memleketlerde bu meslek âdeta bir imtiyaz sahibi demek olduğun. dan meslek erbabını bir inzibat altıma alarak muntazam teşkilâta bağlamak ta devlet hizmetlerinden biri demektir. Cümhuriyet Hükü- meti bu hususta dahi hassas dav. ranarak bu kanunu ile gerek he- kimlerin, gerek hekimliğin şubele- ri sayılan sanatlere mensup olan- ların haklarını, vazifelerini çok €- saslı olarak tanzim etmiştir. ğ Bu kanunun meydana koyduğu iki büyük yenilik vardır ki bunları da Türk Cümhuriyeti Hükümeti diğer bir çok memleketlerin hükü- metlerinden evvel © düşünmüş ve medeniyet âlemine | bu işte dahi rehber olmuştur, Yeniliklerden biri hekimlikte ih. tısas işidir. Bu kanuna kadar memlekette her hekim kendisini istediği gibi bir şubede mütehas- sıs diye ilân ediyor, bazıları birden ziyade şubelerde bile ihtrsas iddi- a ediyorlardı. Kanun bu karışık» lığa nihayet vermiş ve hekimlik; te ihtısas kesbetmek için umumi hekimlik tahsilinden sonra gene bir ilmi müessesede çalıştıktan sonra vesika almak lüzumunu te- sis eylemiştir. Diğer yenilik olan Etibba Oda- ları ihtası da hekimlik mesleğinin haysiyetini, itibarmı © muhafaza be <ümhı cağ 3 een dü- şündüğü ve Türl ekimlerinin ile karşıladıkları bir esastır, Eczacılar ve eciahaneler kanı- nu, memlekette sayısız derecede çoğalmış ve biribirine karşı yerin- de olmıyan rekabet ile halkı da ızrar etmekte olan eczahanelerin adedini tahdit etmiş ve bu suretle eczacılık gibi her şeyden O evvel ilmi olması lâzımçelen bir mesleği inzibat altına almıştır. Ecza ticarethaneleri kanunu da bu işi alelâde bir ticaret zanneden kimselerin sayğısızlığna nihayet vererek toptan ecza satmak işini de tanzim eylemiştir. , Türk kodeks konunu ile cümhu- riyet devrine kadar başka memle- ketlerin ilâç kanunlarile hareket e den Türk eczacılığına ve hekimli ğine ilmi bir istiklâl vermiştir Umuru sıhhiye bütçeleri ve mes murinishhiye hakkında kanun. — Bir memleket içinde sıhhat işleri. (Lütfen sayıfayı çeviriniz) pi 2