bilim dalıdır. Temeli elektroniktir. Bir hardware'ci olabilmek için, önce- likle elektronikçi olmak gerekir. Hardware olayını örnekleyelim: Diyelim ki, Commodore 64 ile evini- zin ışıklarını kontrol etmek istiyorsu- nuz ve bunun için kısa bir program yazdınız. Bu, ışığın yanıp sönmesi için yeterli değildir. Bunu sağlamak için bir uygunlaştırıcı devreye ihtiya- cınız vardır. Bilgisayardan program vasıtasıyla elde edilen kontrol sinya- linin lambayı yakıp söndürecek hale çevrilmesi gerekir. Bu da birtakım elektronik devrelere ihtiyaç gösterir. Bu devreleri herhangi bir elektronikçi yapabilir. Ancak bunun için bilgisa- yardan çıkan sinyali, hatta yazılan programı tanıması gereklidir. İşte hardware ile elektronik arasındaki fark buradadır. Bir elektronikçi tanı- madığı bir sinyali kontrol edemez. Ama bir hardware'ci bir sinyali tanı- dığı için gereken arabulucu devreyi yapabilir. Sanırım artık hardware'in ne de- mek olduğunu anladık. Şimdi de bir Hardware atölyesinde neler bulunma- hdır, bunlardan söz edelim. Elektro- nik dünyası ile haşır neşir olanlar bi- lirler; bir atölyenin belkemiği **Osiloskop” denen, üzerinde çeşitli ayar düğmeleri ve küçük bir ekranı olan ölçme cihazıdır. Elektronikçiler gibi hardware'ciler de osiloskop adın- daki bu alete ihtiyaç duyarlar. Ayrı- ca montaj ya da onarım için kullanı- lan havya, yan keski, tornavida gibi basit el aletleri de bulunmalıdır. Bir hardware atölyesinde olması gereken- lerin başında dökümanlar gelir. Öy- le ki, katalogları, açıklayıcı şemaları olmayan bir hardware'cinin bir şey- ler tasarlayabilmesinin mümkün ol- madığı söylenebilir. Bütün bu saydık- larımız tam bir elektronik atölyesi ta- rifine uymaktadır. Bu atölyenin bir hardware atölyesine dönüşmesi, işte bu cihazları kullanabilen elektronik- çinin bilgisayar olayını tanımasına, çalışma mantığını bilmesine ve az da olsa programlama bilgisine sahip ol- tamirciliktir. Tabif ki, bilgisayar ta- mircileri de hardware'cidir, ancak ya- pabilecekleri sadece bu değildir. Bü- tün bu olanaklara ve bilgilere sahip bir hardware atölyesi kadrosu, bilgi- sayar imalatını bile gerçekleştirebilir. Nasıl ki, bir oto tamircisine otonun bütün parçaları temin edildiğinde, o tamirci bir oto imal edebilirse; aynı şekilde bir hardware'ci de olanakla- rı ölçüsünde bilgisayar ve yan birim- lerini imal edebilir. Bu, tamamen elindeki imkanlara ve yaratıcılık gü- cüne bağlıdır. Dolayısıyla bir hard- ware'ci, aslında bir tamirci değil bi- lim adamıdır. Bilgisayar teknolojisi gelişmiş ülke- lerde, bu alanda faaliyet gösteren fir- maların en önemli bölümlerinden biri hardware bölümüdür. Çünkü bilgisa- yar konusunda ilerleme kaydedilebil- mesi için bu bölüme ihtiyaç vardır. Gerçekten de her gün, her ay bu atöl- yelerden çıkan yeni gelişmeler, bilgi- sayarların dev adımlarla ilerlemesini, gün geçtikçe akıl almaz boyutlara ulaşmasını sağlamaktadır. Ülkemiz- de ise hardware henüz yeterince des- tek görmeye başlamamıştır. Bu yüz- den Türkiye'de hardware'ciler sade- ce Avrupa'da ortaya çıkan yeni tek- nik gelişmeleri izlemek ve taklit et- mek durumunda kalmıştır. Sadece belirli konularda bir tür yaratıcılık vardır. Sözgelimi bilgisayarın Türk- çe çalışabilmesi gibi. Ama gerçekte bu da Avrupa'daki bazı ülkelerde uy- gulanan çeviri işlemlerinin Türkçe ke- limelerle gerçekleştirilmesidir. Yani bir anlamda bu da kopyadır. Bu du- rum ortaya bir çelişki çıkarıyor. Ken- dimizi geliştirmek için onları izlemek, yaptıklarını yapmak zorundayız. Öte yandan Avrupa'ya yetişmek istiyor- sak kendimizden bir şeyler katmak zorundayız. Bu iki koşulun ikisini de yerine getirebilirsek, Avrupa ile olan teknik farkımızı kapatabiliriz. Fakat sadece onları izlersek, bulundukları düzeye asla gelemeyiz. Dolayısıyla Türkiye'deki hardware'cilerin işi ol- dukça zorlaşmaktadır. Hem izleme- leri, hem öğrenmeleri, hem eleştire- bilmeleri, hem de alternetifler getire- bilmeleri gerekmektedir. Bu da ancak hardware'e önem vermekle mümkün olacaktır. Tabif bir de hardware'ci- leri sıradan tamirci statüsüne koy- maktan vazgeçmemiz gerekiyor. 53