11 Aralık 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

11 Aralık 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HALİMİZ N GÜN kadar Londra'da kal- dım. Uzaktan, sükünetle Türki- Bir gazetecinin sosyal (hayatının odağınıklığım, keşmekeşini, dağdağasını geride bıraktım, her şey aceleciliğini kay- betti, daha bir yavaş gözlerimin önünden geçti. Biz havanda su dövüyoruz, va- tandaşlarım Dünyanın öteki milletlerinin kendi meseleleri olmadığ; ım söy- lemek istemiyorum. D. Tİ çeşitli sorunlarla karşı karşıya. Ama, milletler iki çeşit. Bir kısmı, meselelerinin üzerine eğili- yor. Bir kısmı etrafında dönüyor. Biz, ikinci çeşitteniz. Nelerle uğ- oradan baktım, bu mızdaki önemini düşündüm. Kork- tum. Bütün Türkiye'yi bir baştan öl ayağa kaldırmış Kıbrıs i- ile, mânası değil de mahiyeti itibariyle in ne kadar ya- van, boş geli UMHURİYETİN bu yaşında, Türkiye'de devleti kurup kura- duğumuzdan şüphe ettiğimi söy- lersem bunu sinikliğe vermemek lâzımdır. Devletler, artık Ülkele- rinde bazı konuları tartışmayan toplumların müessesesi ise, bizim biraz daha ekmek yememiz gerek- tiğinden korkuyorum. Bizim hara- retle, birbirimizle boğaz boğaza gelerek tartıştığımız dünya kadar sinin ne olduğu, Hükümetin yet- kisinin ne olduğu, yargıcın yetki- sinin ne olduğu, polisin yetkisinin ne olduğu ve vatandaşın hakkının ne olduğu kesinlikle tesbit edil- miş. Tabii herkes, yetkisinin ve hakkıma karşısında sorumluluğu- nun da hududunu biliyor. Londra" da yeraltı ogeçitlerinin üstünden geçen bir tek kimse yok. Ben Moskova'yı da gördüm. O- rada da öyleydi. Polis in da, iki tarafta aynı. Ama iki tarafta polis de, polistir. Polis iz insan olduğuna göre onların içinden ko- AKİS surluları çıkmaz mı? Londra'da, rüşvet alan büyük bir polis grupu hakkında bugün tahkikat açılmış bulunuyor. Ama bu, halkın polis ilk müessesesine karşı güvenini ve saygısını sarsmış değil. Zira ora- da devlet var. Devlet olan yerde tahkikat ve kusurların takibi de var demektir. Beşeri zaaflar, mü- esseseleri, bünyevi zaaf haline ge- lirlerse zedeliyorlar. Yoksa, arızi zaaflar, müesseselerin üzerinden kayıp gidiyor. ÜŞÜNCEM Şu oldu: Şimdi Türkiye'de yeni bir temayül, daha doğrusu bir teşvik var. Meseleler sınıf bilinci açısından değerlendirilmek isteniliyor, her şey bir belirli doğmanın çerçevesi içine itiliyor. Kapitalizme sahip bulunmadığımız halde bir "kapi- talist düzen" te- seçmiş olmamız meldeki aksaklık gibi gösteriliyor ve bu düzen terkedilmedikçe, ne kadar sızlanırsak sızlanalım, hali- mizi düzeltemeyeceğimiz inancı bir çimento gibi beyinlere akıtılı- Acaba doğru düşünce bu mu- dur? Londra'da, etrafıma bir defa daha ve dikkatlice baktım. İngil- tere, Fransa, Almanya, İsveç.. Hap aynı düzen içinde yaşıyorlar. Sı- nıf bilinçleri de var. Fakat sınıfla- rın ortak menfaatleri çok. "Kapi- talizm" Marks'ın yazılarında taşı- dığı mânayı çoktan kaybetmiş. O kapitalizm artık yok. O sosyalizm de yok ve sebebi bu. Aksiyon kal- karsa, reaksiyon sürer mi? O ka- pitalizme bir tepki olan o sosya- lizm, o kapitalizm yok olunca el- bette yok olacaktı. una karşı diyorlar ki: Onlar böyle bir düzenin lüksünü göze alabilirler. Sömürgeleri marife- tiyle bütün yoksul ülkeleri sömür- kompradorlar çıkarabiliriz ve on- ların aracılığıyla da sağılırız. Batı Avrupa'da, "kapitalist dü- zen" adı takılan demokratik dü- zenden gayrı bir düzen içinde ya- şıyan iki tak memlekete baktım: Portekiz ve İspanya. Ne iz asıl onlar dünyanın ilk sömürücüleri, yaşıyorlar ve sınıf bilinçleri yok ve sınıflar arasındaki fark büyük. Portekiz'in hail bizden kötü. İs- panya'yı, turizm kalkındırmıştır. METİN TOKER ELSEFEDEKİ mugalâta şura- da: Dünyada "kapitalist dü- zen" ve "sosyalist düzen" yok. Dünyadaki iki düzen şu: "demok- ratik düzen" ve "totaliter düzen”. Biz birincinin içindeyiz, fakat onu iyi uygulayamamamız halimizin sebebi. Türk aydım bunun neden- lerini bulup çıkarmaya çalışmakla mükelleftir ve o yol, belki çok ciddi araştırma isteyen yorucu, güç yoldur ama halkımızın mut- luluğunu sağlayacak tek yoldur. "Demokratik düzen"e peşin düş- manlıklarını, buna "burjuva yut- turmacası" etiketini takarak is- patlayanların gösterdikleri "kolay yol"un, asıl, ne kof bir yutturma- ca olduğu dünyaya günlük hayı- huydan bir nebze kurtularak ba- kıldığında öylesine açık görünü yor ki..

Bu sayıdan diğer sayfalar: