Bayramdan bayrama. ÜRK kadınının siyasi haklarına kavuşmasının yıldönümü bir kez daha kutlandı. Paneller, toplantılar, radyo konuşmaları düzenlendi, konferanslar verildi. Bir kez daha, Atatürk minnette a- nıldı Şurası bir gerçektir ki, ülke- mizde kadın haklarından sadece küçücük bir çevre haberdardır. Fakat bu yıldönümünün en ö- nemli yanı, bu haklan üç tat- mış olanların, tadını bilme- dikleri için de onu aramasını bil- Jale Candan kü, TSE'nin belirli usüllere göre hazırlayarak yayınladığı Türk stan- dartlarının uygulamaları ihtiyaridir. Ancak Bakanlar Kurulu, 132 sayılı kanun maddesine dayanarak, lü- zumlu gördüğü zaman bazı stan- dartları zorunlu kılabilir. Ekim 1967'denberi zeytinyağı da bu zorunlu standartlar arasına gir- miş bulunmaktadır. Ne var ki, Tür- kiye'de sayısı hayli kabarık olan küçük üretici, üretebildiği birkaç kilo zeytinyağı için özel kutu ısmar- lıyamıyacağından, gelişigüzel şişe- ler içinde pazar yerlerine sürmeğe başlamıştır. Ne şişesi olduğu bilin- meyen bu şişelerle satışına ise Sağ- lık Bakanlığı, besin kontrolü yönün- den, şiddetle karşı çıkmıştır. Bu durumda, küçük üretici için, ya malını yok pahasına aracıya kaptır- mak, kooperatifleşmekten başka yol kalmamıştır. İnsanlar ve elmalar Ci demire, keresteden eve, fındık ve üzümden zeytinyağına, herşeyin standartlaştığı bir yeni dünyada insan da standartlaşacak 24 meyenlerin, sözle de oba, hatır- lanmasına yardımcı olmasıdır. Ne var ki bu hatırlama da artık, bayramdan bayrama sandıktan çıkardan elbiseye döndü. Nere- deyse, gelenek denilen, bilinçsizce uyulan şeyler arasına girecek. Her yıl, 5 aralıkta biraraya gelinecek, bundan mutluluk duyulacak, Ata- ya minnettarlık belirtilecek; son- ra, ekmeklerini taştan çıkardıkları halde haklarından habersiz, bozuk düzenin en zavallı tutsakları ola- rak yaşıyan kadın kardeşler ha- tırlanacak, onlar için nutuklar atı- lacak, şiirler okunacak... Birşeyler yapmağa kararlı, bir yıl sonra ye- niden buluşmak üzere, mutlu-ü- züntülü, ayrılınacak... İşte, hepsi bul u "birşeyler yapma" hikâyesi biraz fazlaca uzadı. Uzadı; çünkü öyle, kadın hakları der- nekleri kurarak, kapı kapı dolaşıp tutsak kadın kardeşlerle bir bir e da, bu işi bir arpa bo- u yürütmeğe imkân yoktur. Bu, dernek kurmanın üstünde bir iş- r. Örgütlenmek şarttır. Ama, ni- midir?" sorusuna, "Standartlar" dergisindeki "Standart sohbetleri" ile tanınmış yazar Armağan Anar şu cevabı verdi: — Ekonomik alandaki bozuk düzeni eişlirmedikçe, bu alanda- ki standart ne derece başarı a- nır, bilemem . Ancak, insanların el- malardan çok daha önce standart- laşmaya koyulduklarına, dair elimiz- de bazı bilgiler var. Örneğin “aile mutluluğu mutfaktan başlar", "Er- keğin kalbine mideden gidilir" gi- bi sözler, kadının, ötedenberi stan- dartı uyaulamaya çalıştığının o bir delilidir. Yemeğe çok su koyarsın, lapa olur; — ii koyarsın, yanar Her yemek için ayrı bir standart gerek. Sonra, aşkta da belirli stan- dartlar kullanılmaz mı? Erkek, ka- dını elde etmek, kadın ise erkeği e- linde tutmak için hep, belirli stan- dartlar kullanırlar. Bu, teknik gibi birşey değil midir? Sözler, hareket ler ve davranışlar, kadın erkek iliş- kilerinin İlk kademesinde, elmalar kadar ince, hassas eleklerden, süz- geçlerden geçmez mi?» çin örgüttenildiğinin bilinmesi gerekir. Kadın neden, ilk çağlar- dan bu yana, erkeğin yumruğu al- tında yaşamıştır? Din, kanunlar, hattâ herşey ona niçin karşıdır? Kadın beyninin erkeğinkinden küçük olduğu, kadının yetenekle- ri bulunmadığı öne sürülmüştür. Oysa, deneyler, en büyük adamla- rın bile bazen en hafif beyinlere sahip olduklarını göstermiştir. Erkek, kadından güçsüzdür, zayıf- tır, denilmiş; gelişen uygarlıkla beraber, kadının pazu gücü kay- bolmağa yüztutmuştur. Okuyamaz demişler, onu okutmamışlardır. Fakat, kültür savaşım başarıya ulaştıran kadın, bu tezi en kısa zamanda çürütmüştür. Şimdiyse, "kadın okur, büyük insan olur, hatta bilgin de olur, ama o zaman da mutlu olamaz" diye bir masal uydurmaya koyul- dular. Galiba, en doğrusunu, çok eski devirlerde, hukukçu Kato söy- lemiş;: "Kadınlar özgürlük istiyor- lar. Bu, olamaz! Çünkü, bize eşit oldukları gün, bize üstün olacak- lardır ETEKLER Merhaba çılgın gençlik! N: Kıbrıs, ne Vietnam, ne devalü- asyon. Varsa-yoksa, mini-etek! Evet, son yılların modası, nihayet, dünyanın en karışık olduğu bir sıra- da, Amerika'nın ünlü Time dergisi- ne kapak olmayı başarmıştır. Time'da, "Mini-etek, son yılla- rın en çok tutan modasıdır. Özellik- le gençler arasında, ilk çıktığı gün- denberi bir salgın halini almıştır. Bütün bunların yanında, mini-ete- ğin bir özelliği daha var. Mini - etek, günümüzde, standart olmayan nâ- dir şeylerden biridir. Mini - etek ar- tık, mini olmaktan çıkmıştır, mik- ro-mini veya mikro mikro-mini olma yolundadır" denilmektedir. Son çıkan iki mini -etek modeli- nin lm şöyledir: "Aman Alla- m!" ve "Merhaba, yakışıklı su- " bay", AKİS