kopuk, o bağlantısız ve birbirinden ayrı özellikler arzetmektedir. Böy- lece "Beyaz Mendil", sinema için gerekli ve zorunlu olan süreçten de yoksundur. Buna karşılık, Ertuğrul, "Aysel, Bataklı Damın Kızı"nda bü- tün bu sayılıp dökülen noksanlık- lardan uzaktır. Bugün için bile de- nenmeyen gerçekçi görüntülere başvurmaktan dm çekinmemiştir. Ertuğrul için filminde bir tek handikap vardır ki o da, anlatımı- nm, günümüz sinema anlatımına bakarak, hayli gerilerde kaldığıdır. Fakat şurası da bir başka gerçek- tin Ertuğrul'un o yıllardaki sine- ması, bugünkü Türk sinemasında bütünüyle aşılmış değildir. Teknik bakımdan yalnızca bir Osman F. Se- den, bir Memduh Ün, bir Halit Re- fiğ ve bir Ertem Göreç bu seviyeyi tutturmuşlar; geriye kalanlardan Hulki Saner, Nejat Saydam, Meh- met Dinler, Türker İnanoğlu ve bir Ülkü Erakalın, eski usta Ertuğrul'- un çok gerilerinde kalmışlardır. Öbürlerine gelince Topu gösterinin öbür Türk film- Kenç'in "Kıvırcık oPaşa"sı ile e ih "Deniz Kızı" ve yine a un "Şehvet Kurbanı", büyük özellikler göstermemekte- dirler. Sermet Muhtar Alus'un to- rnam ilerici ve eleştirel e taşımadığından, Kenç, yalnızca bir dönemi ve kişilerini Yam yi mış; Gelenbevi, "Deniz Kizı"'nda Dorothy Lamour'lu ve “sarong"lu filmlere utandırıcı bir özenti gös- ise, "Şehvet termiştir. oErtuğru SİNEMA Kurbam"nda, kötü Alman melo- dramlarının yıkıcı etkisini sürdür- müştür. Gelenbevi'nin filmi o 1944 yılında çevrilmiş ve, daha stüdyoda iken, çıkan bir yangınla kül olmuş, fakat gözüpek Gelenbevi, filmini birkaç gün içinde yeniden çevirmeyi be- cermiştir. Bugün "dört günde film çeviriyor" diye kınananların "ho- ca"lığını böylece, ilkin Gelenbevi yapmış ve gelecekteki bezirgan si- nemacılarımıza yol göstericilik et- miştir. "Türk Sineması Birinci Toplu Gösterisi", tarihsel gerçekleri orta- ya koyması bakımından önem taşı- makta ve eski yanlış değer yargıla- rını, uzun bir gecikmeden sonra, doğrulamaktadır. MUZAFFER A. ESİN * AVRUPA'NIN YENİ JÖNÜ — İsrail - Arap savaşının ünlü generali Moşe Dayan'ın oğlu Assaf, kız- kardeşi Yael gibi, filmciliği seçti. Yael, Henri Diamant - Berger'in yönetimi altında, "Haziranda 6 gün"ü çevirirken, Assaf da "Sinai'de 5 gün"ün başrolünü oynuyor. Bu filmde kahraman bir İsrail subayım can- landıran Assaf'ın yanında, çok güzel ve yeni bir aktris -Kaila Kristine- de rol almış bulunuyor. Ancak, Katia ile Assaf arasındaki arkadaşlığın, "iş arkadaşlığı" sınırını aştığı, filmin Roma'da çevrilişi sırasında özden kaçmamıştır. Katla ile Assaf'ın ise buna metelik verdikleri yoktur. Onlar, resimde de görüldüğü gibi, fırsat buldukça, deniz kıyısında ve tatlı köşelerde arkadaşlıklarım renklendirmeğe çalışmaktadırlar. AKİS 37