SÜLEYMAN DEMİREL SUÇLU AYAĞA KALK! Batı ne istedi KE asımın 22. günü, New York'taki "Simpson, Thac- her and Bartlett” avukatlık firmasının telefonu tam saat ll'de çaldığında, hiç kimse, şirketin 41 or- tağından birinin yeni bir maceraya koşulacağını hatı- rına getirmiyordu. Telefon Washington'dandı, Başkan Johnson, Cyrus Vance ile şahsen konuşmak istiyordu. Bu sırada Vance, eski aile fotoğraflarıyla süslü büro- sunda, bir dosya, üzerinde çalışmaktaydı. Vance'a santral bir kaç saniye beklemesini söy- ledi. Sonra, hattan Başkanın kalın sesi duyuldu. Johnson, 1957'de elinden tutup politikaya Soktuğu, bir zamanlar Savunma Bakan Yardımcılığı yapmış 50 yaşındaki avukat arkadaşından oKıbrıs dolayısıyla Doğu Akdenizde bir harbin çıkmasını önlemesini isli- yordu. Kendisinin özel temsilcisi olarak bölgeye gi- decek, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs idarecileriyle görüşerek harbi durduracak bir formül, bir anlaşma yolu bulacaktı. Johnson Vance'a acele etmesini la zira du- rum son derece nazik görünüyordu. e Ankara'nın kurşun patlatması geri baktım lacak, sonra Atina 4 ve Lefkoşe bu kurşunun patlamaması için kabul et- mek zorunda oldukları talepler konusunda ikna olu- nacaklardı. Uzun boylu, yakışıklı, yaşından on yıl genç gös- teren, güzel bir eşe ve beş çocuğa sahip Cyrus Vance bir kaç sual sordu, bazı bilgi istedi.Kendisine veril- mek üzere hazırlanmış dosya gönderilmişti. Derhal yola m ve bunu uçakta incelemeliydi. Ameri Cumhurbaşkanı harbin kapıya gelmiş olduğunu diri. Son Kıbrıs krizinde Batının tipik davranışı şu ol- muştur: Aman Türkler ilk kurşunu patlatmasınlar, biz bir formül buluruz! Fakat bu formül Kıbrıs Meselesinin çözüm for- mülü değil, harbin önlenmesi formülüdür. Haftanın sonunda harp bulutları Doğu Akdeniz göklerinde ye- rini ancak sis ve yağmur bulutlarına bıraktığında A- merika Cumhurbaşkanı bunu hulus ile açıklayacak, herkese, şimdi esas meseleye kesin hal çaresi bulma görevini hatırlatacaktır. Ancak onun bulunmasa, ötekisi kadar kolay ol- AKİS