Şimdiyse iç tenkit ve mücadele başlamış ve alevlenmiştir. Türkiye, bu son buhranda bütün prestijini ve ağırlığım ortaya atmış ve doğru- su, karşılığında bir elma şekerinden fazlasını e Bu elma şeke- rinin er" diye ilânı ise, dışa dö- nük öfkeyi Demirel'e yöneltmiştir. Gensorular, muhtıralar birbirini izlemekte, Hükümet bir yaylım ate- şine tutulmuş bulunmaktadır. rneğin (CKMP'nin Başbakan akkında verdiği gensorunun ge- rekçesindeki bazı ithamlar yenilip yutulur cinsten değildir. Bu gerek- çede, Demirel Hükümeti "dünya ef kârına blöf sıkmak'la, "iç efkârı al- datmak"la suçlanmıştır. Tenkitler, genellikle, "bu dağ, doğura doğura bu tavşanı mı doğu- racaktı?" havasım taşımaktadır. Yunanistan ın, her zaman tekrar so- i askerini Kıbrıstan geri çekmesi, üç - beş kuruşluk tazmina- tı kabul etmesi, bundan önce de de- falarca Adadan geri aldığı Grivas'ı bir kere daha Atina'ya getirmesi kimseyi tatmin etmemektedir. De- mirel, güç durumdadır. Türk kamu oyu, belki, sosyal ve ekonomik me- selelerdeki inceliği (Okavrıyamaz ve bu yönden yediği kazıkları sezemez. ma, şu son buhranı anlıyacak ka- dar "asker ruhu" taşımaktadır! Silâhlı Kuvvetlerin şu sonuçtan memnun olup olmadıkları merak konusudur: İkinci Dünya Harbin- den bu yana en büyük hazırlıkları ve yorgunlukları sırtlamış olan or- du, bunu bir blöf uğruna yapmamış- Kulağa Küpe Tavuk ve Kısrak yeni doğurduğu yavrusunun yanında sessiz soluksuz yatmakta olan kısrak, ortalığı velveleye veren tavuğa sor- muş: "— Kardeş, ne- bağırıyor- sun? Birşey mi oldu?" Tavuk, kasıla kasıla gıdak- lamış: "— Yumurtladım be!" Kısrak, tattı tatlı gülmüş: — Herkes marifeti kadar bağıracak olsa.. tı. Mevzie gidiş heyecanlı, bekleyiş zahmeti olur. Ya, tek kurşun atma- dan dönüş? Herhalde, askere en zor gelen günlerce süren eziyetli bekleyişten sonraki sonuçsuz dönüştür. Sürtüşme mi? Askeri liderlerin, bu sonuçsuz dö- nüşü engellemek için direndikle- ri anlatılmaktadır. Mutabakat önce- sinde; Demirel'in askeri liderlerle yaptığı toplantının açığa çıkan so- nucu, bunu göstermektedir. Anlaş- maya bir adım kala yapılan bu, top- lantıda askeri liderler, kesin sonuç alınmadan alarm haline son Yerme- nin sakıncalı olduğunu ifade etmiş- lerdir. KIBRIS OLAYLARI Hükümet ile askeri liderler ara- sında bir başka anlaşmazlığın, buh- ran devam ederken, sıkı yönetim ilânı isteğinden çıktığı belirtilmek- tedir. Ordunun bu yoldaki arzusu- na Hükümet katılmamıştır. Söyle- nen, Hükümetin bütün üyelerinin, buna razı oldukları, fakat Ulaştırma Bakam Saadettin Bilgiç karşı çık- tığı, için kararın alınamadığıdır. A- ma bu, Demirel'in iki yönlü bir tak- tiği de olabilir. Böylelikle, hem is- temediği bir şeyi yapmamak için mazeret bulmuş ve hem de AP için- deki kuvvetli bir rakibini ilâhların gazabına terketmeyi düşünmüş ola- bilir. Meselenin bu şekilde son bulma- sından en kârlı çıkan, Amerika'dan gelen haberler doğruysa, New York' lu avukat Cyrus Vance oldu. Atina ile Ankara arasındaki maçta, bü- tün gözlerin heyecanla izlediği bir ping pong topu halinde gidip gelen Vance, bu dinamizmi ile "becerikli ve akıllı bir diplomat" sıfatına hak kazandı. Hem de tam, Amerika'da Savunma Bakanı aranırken!.. Bazı yorumlara göre, Vance'in Kıbrıs buhranında oynadığı rol, kendisi için bir imtihandır. Bundaki başarısı, kendisini, McNamara'dan oşalmak üzere olan Savunma Ba- kanlığı koltuğuna oturtacaktır. Van- ce'in, epey uzun bir süre, Pentagon'- da 2 numaralı adam olarak bulun- duğu düşünülürse, bu tahmin pek de spektaküler olmasa gerektir. KOMUTANLAR TOPLANTIDAN ÇIKIYORLAR İki yolun ağzında: Savaş ve Barış AKİS