AKİS BİLİNEN VE BİLİNMEYEN ÜTÜN dünyaya iki haftadır pek heyecanlı dakikalar yaşa- tan son Kıbrıs buhranı, şu sa- tırların yazıldığı sırada, artık ya- tışmışa benzemektedir. Bilinen bu b , Türkiye ile Yunanis- tan arasında bir savaşa kadar git- miyeceği, barışçı yollardan atlatı- lacağıdır. Bilinmeyen, bu an atlatıldıktan sonra da ortada dur- maya devam edecek olan Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceğidir. unda, bu konuda da bilinen : "Enosis" olmıyacak- MM “İlle de enosis" diye direnmenin kendisini Türkiye ile savaşa tutuş- turacağını, son buhran sırasında bir kez daha ve açıkça anlamış olmalıdır. Olağan şartlarda, Yu- nanistan'ın böyle bir savaşı kazan- masına imkân yoktur; kendisini bekleyen, pek ağır bir yenilgidir. İyi ama, "enosis" olmıyacaktır, Ada bağımsız kalmaya devam e- decektir de. Adaya şimdi nasıl bir düzen verilecektir? Basına sızan kadarıyla, Türk Hükümeti, orta- ya, bu konuda hiçbir somut öne- riyle çıkmış değildir. Gerçi bütün buhran boyunca, "1960 düzenine dönüş" gibi basmakalıp sözler kullanılmıştır ama, bundan yal- nızca Adadaki asker sayısının mı, yoksa içine, askeri andlaşmaların yanısıra Kıbrıs Anayasasını ve o- nun öngördüğü yönetim biçimini de alan bir bütünün mü anlaşıldı- ğı, birtürlü açıklanmamıştır. Gene basına sızan kadarıyla, Amerikalı arabulucu Cyrus Van ce'in çalışmaları sonunda Türkiye ile Yunanistan arasında varılan anlaşmada da bu konuda hiçbir açıklık yoktur. Bu duruma bakı- larak denilebilir ki, Türk Hükü- meti şimdilik, Adadaki Yunan as- kerlerinin geri çekilmesiyle yetin- mekte ve gerisini, gene, Yunanis - tan'la bundan sonra yapılacak gö- rüşmelere bırakmaktadır. GER durum gerçekten böyley- se, Türkiye'nin son buhrandan, bir görünüşü kurtarmaktan başka ne kazanarak çıktığı, üze- rinde dikkatle durulması gereken bir soru olmaktadır. Evet, Türki- ye, Adaya andlaşmalara aykırı o- larak sokulan Yunan askerlerinin geri çekilmesini sağlamıştır ve A. Halük Ulman Yunanistan'a, onun şimdiye kadar yanaşmadığı birşeyi yaptırmıştır ama, Kıbrıs konusunda önemli o- lan bu değil, Kıbrıs'a verilecek ye- ni düzendir. Kıbrıs" ta, Ada Türk- lerinin yaşantılarını güvence altı- na alacak, Rum topluluğunun ege- menliği altına düşmelerini önle- yecek; Adaya, Yunanistan karşı- sında sözde değil, gerçek bir ba- ğımsızlık sağlayacak bir düzen kurulmadıkça, Kıbrıs konusu ke- sin çözüme bağlanmış olmıyacak- tır. Yunan askerleri geri de Ke se, şimdi atlatılan buhranı, gelecekte (o yenileri işleyecektir. Çünkü, bu düzen ça, Yunanistan, bugün geri Gök e hazır göründüğü kuvvetlerini, ile- ride, Adaya yeniden sokmanın çe- şitli yollarım bulacaktır. Denilecektir ki, "enosis" yolu ortak bildirilerle bir kez kapan- dıktan ye Adadaki Yunan askerle- ri geri çekildikten sonra, Kıbrıs a verilecek düzen konusunda yapı- lacak görüşmelerden sonu eskisine göre, çok kolaylaşacaktır. Hayır, kolaylaşmıyacaktır! Çünkü, Kıbrıs'a verilecek düzen söz ko- nusu olunca, işin içine Makarios da karışmaktadır. Türkiye ile Yu- ni arasında varılan anlaş- kendine özgü ne- denlerle bağımsızlıktan yana olan ios'un pek işine gelmekte ve onu, denetlemekte güçlük çek- tiği bir 3 eskisiyle bir asker sürüsün kurtarmaktadır. ÇA m, Kıbrıslı liderin Adaya verile- cek bağımsızlık konusunda Tür- kiye'ninkinden çok değişik görüş- leri vardır. Zaten Kıbrıs sorunu denilen şey de, 1963 aralığında, bu yüzden ortaya çıkmamış mıdır? Nitekim daha şimdiden, Kalin Adadaki Türk birliğinin durum nu atmıştır ve Yunan askerlerinin yanısıra bu birliğin çekilmesini de isteyip durmaktadır. GER Kıbrıs sorununun Türki- ye ile Ada Türklerinin çıkarına -ve kesinlikle - çözüldüğünü görmek istiyorsa, şimdi Türk Hü- kümetine düşen, son günlerdeki nistan'ın ve Makarios'un karşısına, bu çıkarlara uygun, açık ve seçik bir düzen önerisiyle çıkmak firsa tı, son buhran sırasın kaçırıl- mıştır. Hiç değilse, bundan sonra kaçırılmamalıdır. Ama bunun için de, herşeyden i önce, yukarıda da belirtildiği gibi, devamlı dikkat ve kararlılık göstermek, bunlar- dan da önemlisi, böyle bir düze- nin ne olacağı konusunda ortaya ni bur görüş koymak gerekli- “Yoksa, Adadaki Yunan askerle- rinin geri çekilmesinin ve Ada gü venliğinin Birleşmiş Milletlere De rakılmasının verdiği rahatlık İçin- de yelliden eski gevşekliğe düşü- lür, yeniden eski uykuya yatılırsa, korkulur ki Türkiye, bunun kamu- oyu karşısındaki kefaretini öde- mek için, iki-üç yılda bir, savaş atmosferi içine sokulacaktır.