4 Aralık 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 40

4 Aralık 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 40
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT RESSAMIN YÜREĞİ NEREDE? İyi giyimli bay ve bayan iki ziya- retçi, usulca, Gencay'a sokuldu. Erkek; nazikçe ve biraz da çe- kingen, sordu: "— Bize eserlerinizi izah eder MİSİNİZ.." Bir ressam için en tedirgin edici sorulardan biri, şüphesiz ki budur- Gencay, fırsatını bulup, meraklı konuklarının elinden kurtuldu, ama pusuda bekleyen bir başka meraklı- nın sorusuyla karşılaştı: "— Söyle bakalım Gencay; ne yapmak, nereye varmak istiyorsun, bu tuvallerle?" Türk - Amerikan Derneği salo- nunda, iki yanına umutsuzlukla ba- kman Gencay, " — Ben mi nereye varmak isti- yorum?" dedi. "Hiç canım, işte... Sen bunları benim kadar bilirsin.. Neyse, hadi söyliyeyim: en aza, en sadeye varmak; en az elemanla re- simsel oluşa ulaşmak; optik oyun- lara dayanarak en az elemanla çok şey anlatmak... Hepsi, bul. Bir bayan yazar, bir 1 ressamın kulağına eğilerek, "— Sezgiyle, duyguyla bu işin içinden çıkılacak gibi değil. Anlatsa- na bana, şu op-art denen zıkkımı!" dedi "— Karışık bir , yanı yok" diye söze başladı ressam. "Op-art, yâni eptiguc-art, gözü yanılgılara düşü- ren renk oyunlarına dayanan bir re- sim türü. Genellikle ikisi sıcak biri soğuk veya ikisi soğuk birisi sıcak olmak üzere üç renk alıyor. Bu renklerin, çoğunlukla eşit koyuluk derecesinde olmasına dikkat ediyor. 40 RESSAM GENCAY VE MİSAFİRLERİ Meraklılardan bir kurtulabilse... Koyuluk dereceleri eşit, zıt renkler benek benek, yanyana getirilince, anlaşılmaz, büyülü bir etki uyandır- mağa başlıyorlar. Böylece ortaya, bilmediğimiz, yepyeni bir mor, bir mavi, bir turuncu çıkıyor. Duvar - da, kendine göre yaşayan, canlı du- ran bir renk lekesi... Hareket ha- lindeki levhalardan süzülen bir ışı- gın bir ekran üzerinde durmadan değişerek yeni ouyumlar yaratması gibi... Batı ülkelerinde şimdi, böy- le, makineli sergilemeler de var. Gencay, aynı İŞİ, geleneksel mal- zemeye, boya ile resim bezine gör- dürüyor." TURAN EROL *» GALERİLER Sanat bilinç işidir! | stanbul'un dört büyük galerisin- deki - Türk - Alman, Galatasaray Yapı- Kredi, Eski Şehir, Taksim Sanat - sergilerinden' iki sanatçının işleri, büyük ilgi topladı. Çok resim, çok emay, çok sanatçı arasında gi - derek bu durumun doğmuş olması, bir bakıma, yapıcı ve. sevindirici de oluyor. Batı ülkelerinde birkaç yıl kalıp, "kendince" öğrenimini geliş- tirdikten sonra, bir yerlerde tutun- duğunu sanarak sergi açanların, is- lerini yıllarca ustalık ve içtenlikle sürdüren bilinçli sanatçılar yanın - daki farklılığı, kalıcılık derecesi he- men ortaya çıkıyor. Zühtü Müridoğlu ağaç yontula- rını, Dinçer Erimez ise resimlerini Taksim Sanat Galerisinde sergiledi. Türk Çağdaş Heykeltraşlığının ku- rucularından sayılması gereken bir isim olarak Müridoğlu, bu defa yal- nız ağaç heykellerini güzel bir dü- zen içinde veriyor. Yıllardır malze- menin çeşidini heykellerinde değer- lendiren, yurdumuzdaki ünlü pek çok heykel ve bas - relief'leri ger- çekleştiren Zühtü Müridoğlu'nun, son çalışmalarında, somut yerine soyut tadlar, uyarmalar ve katkılar içinde olduğu görülüyor. Ağacın a- çık, koyu, doğal veya yapma değer- leriyle, boş - dolu, açık-kapalı, e- gik - dikey ilintilerini büyük bir us- talıkla, mübalâğasız bir düzen zin- cirinde başarıyla gerçekleştirmiş. Dinçer Erimez de, Müridoğlu gi- bi, Devlet Güzel Sanatlar öğretim üyelerindendir. O da, çokluk, büyük boyutlarda somut ve soyut geçişle- ri denemekte kararlı görünüyor. Renk ve biçimdeki nesnellik kadar yeni bir anlatımcılığa eğilmiş bulu- nan Erimez, bir masal havası,.anı- lara, tutkulara, düşlere biraz da at- tınyürekli - naif bir muhteva da ge- tiriyor. Ancak, henüz bölmelerle döne- nen bu dünya için pek çok koyulu- gun sürdürülmesi, açık renklere dönük olunmaması, Erimez'in aley- hine bir nokta olarak beliriyor. Ama Erimez'in, doku anlayışında, şimdi- lik koyularla yürümeyi"'yeğ tuttuğu da söylenebilir. GÜLTEKİN ELİBAL AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: