BİR MİSYONERİN PORTRESİ C umhurbaşkanı Cevdet Sunay, yakında resmen ziyaret edeceği Suu- di Arabistan ve Libya'ya, beraberinde bir islâm misyoneri de gö- türecektir. Resmi heyete, Cumhurbaşkanlığınca seçilerek dahil edilen bu misyoner, AP Tokat milletvekili Osman Saraç'tır. Meclis Albümü- nün 107. sayfasındaki resminin altında, iş ve ihtisas karşılığı olarak, "Islâm Misyonerliği" yazdı olan Saraç'ın resini heyete dahil edildiğine dair yazı, Cumhurbaşkanlığınca Meclise gönderilmiştir. Kıbrıs buhranı yüzünden Sunay'ın gezisi yakın bir tarihe ertelen- miştir. Ama buhran halledilmeğe o yüztuttuğuna göre, bu gezi fâzla gecikmiyecek; müslüman olmak için, Türk Cumhurbaşkanı ile birlikte kutsal topraklara ayak basacak olan "İslâm Misyoneri"ni bek- leyen zındıklar, hak dinme intisap için çok vakit kaybetmeyeceklerdir. Osman Saraç, ilginç bir kimsedir. En genç milletvekillerinden - dir. 33 yaşını yani doldurmuştur. Mavi gözlü,"kumral, şişmancadır. Papyon takmaktadır. Tokat'ın Erbaa ilçesinde doğmuştur. Kahire'de İlahiyat öğrenimi yapmış ve sonra İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü'n de Arap Dil ve Edebiyatı hocası olmuştur. İslâm Misyoneri "— Misyoner kelimesinin karşılığı sizce nedir?" sorusuna, pap- yonunu düzeltip, avuçlarını çenesi hizasında birleştirdikten sonra şu cevabı verdi: "— Misyonerlik, kendi (o dindaşlarına bilmediklerini (o öğretmek, diğer dinlerde olanları da ikna yoluyla, akıl ve mantıkla kazanmağa uğraşmaktır. Kelime mâriasiyle, vaaz ve irşad karşılığı sayılabilir.." "Misyoner" kelimesini, 1959 baskılı Türk Dil Kurumu Sözlüğü de, küçük bir farkla, böyle izah etmektedir. Sözlükte, kelimenin karşılığı şöyle açıklanmıştır: "Bir dini ve özellikle hristiyanlığı yaymağa çalı- şan kimse". Görüldüğü gibi, sözlüğe bakılırsa, misyonerlik, hristiyanlığa öz- gü bir faaliyettir. Saraç ise bu faaliyeti müslüman lığa uygulama gay- retindedir. Belki de, dünya yüzündeki ilk müslüman misyoner, Osman Saraç'tır. Saraç, hangi yabancı memleketlerde misyonerlik yaptığım, ne miktarda zındığı müslüman eylediğini açıklamaktan "şimdilik" kaçın- makta, bununla ilgili soruları esrarlı ve mütevazı bir gülümseme ile cevapsız bırakmakta, "Bu hususlarda şimdi konuşmak istemiyorum. Acele etmeyin" demektedir. , Şurası muhakkaktır, ki, bu İslâm Misyonerinin geçmişteki faali- yetlerinden çok, gelecekteki (o çalışmaları ağırlık taşıyacaktır. Çünkü Saraç, misyonerliği eskiden kendi kısıtlı imkânları ile yapmak duru- mundayken, şimdi kendisine çok daha geniş ufuklar açılmıştır. Cum- hurbaşkanının himayesinde dış gezilere katılmakta, devlet bütçesin- den, külliyetli miktarda tahsisat atmakta, diplomatik pasaport taşı- maktadır. TEOMAN EREL 12 nın, hareketin sebebi buydu. Çok erken saatlerde telefonlar çalışma- ya başlamış, bol bol kulis yapılmış- tı. Seçilmek isteyenler, arkadaşları- na, "Aman gel, bana oy ver!" diyor- lar; "Yahu, üye değilim, aidat ya- tırmadım" cevabını alınca da, "p meseleyi bana bırak, be kardeşim! Sen gel, yeter ki..." diye ısrar edi- yorlardı. Gerçekten, "o meseleyi sen bana bırak" diyen dış gezi hastaları, ça- ğırdıkları arkadaşlarının aidatlarını cömertçe ödediler! Oy verebilmek için, 60 lira olan aidatı ödemek şart- tı. Kendilerinden başka birkaç üye- nin aidatım alenen ödeyenler yardı; Nato Parlamenterlerine seçilmek is- teyen Kasım Gülek bile kesenin ağ- zını açmıştı! Herkesin aday olduğu seçim Bu kongrelere katılma oranı, Mec- lisin en önemli oturumlarında bi- le sağlanamamış ölçüde oldu. Örne- ğin, Dünya Parlâmentolararası Bir- liği Türk Grupu kongresine 167 üye- den 157si katıldı. Kongrelerde hiç konuşma olmadı. Hemen seçime ge- çildi. Dikkati çeken husus, kongreye katılan hemen her üyenin bizzat a- dây olmasıydı! Her iki kongrede de aday sayısı 50'nin altına düşmedi. Seçim sonuçları, -Allah için- çok başarılı oldu. Türkiye'yi en iyi tem- sil edecek nitelikte olanlar seçildi- ler. Dünya Parlâmentolararası Birli- ği Türk Grupuna seçilenlerden Arif Atalay, Abdurrahman Güler, Musü- hittin Görentaş ve Bedrettin Ka- raerkek gerçi, lisan bilmemektedir- ler ama, çok iyi kulisçi olduklarını, dünya ölçüsündeki toplantılarda da bu özellikleriyle memlekete hizmet edebileceklerini, bu zor seçimdeki başarılarıyla ispat etmiş bulunmak- tadırlar. Hem, bu dokuz kişilik İda- re Heyetinin öteki üyeleri arasında İsmail (oOHakkı Tekinel Almanca, Mehmet Yardımcı ise Fransızca ve, -Meclis albümündeki ifade ile- "az İngilizce" bilmektedir. Bilenler bil- miyenlere tercüman olacaklar ve bu iş böylece olup bitecektir! AP'li senatör Ziya oTermen'in milli, insani telâş ve heyecanının kökleri ve parlamenterlerin sabahın köründe Parlâmentoya akın edişle- rinin nedeni (o bilindikten o sonra. memleketin çok önemli sorunları- nın neden yılan hikâyesine döndü- günü anlamamağa elbette; ki imkân yoktur. AKİS