1925 Kürt İsyanı ve Şeyh Sait sorumlu bir durumda bulunması, Fethi Beyin Grup toplantısında Recep Beye karşı mukabil hücumları- nın temelini teşkil etti. Dedi ki: " Oo Recep Bey nasıl böyle konuşabiliyor? Biz, Nasturi isyanını ondan devraldık. Doğudaki olaylar- da da onun idaresinin rolü vardır." Tabii bu, daha ziyade bir demagojiydi. Zira Re- cep Bey Bakanlığı sırasında da seri davranmak isti- yor. fakat onun elim ve kolunu Fethi Bey tutuyordu. Zaten Grup toplantısının resmi sebebi de, gene, Fet- hi Beyin yumuşak tutumundan bazı Bakanlarının şi- kayetçi olmasıydı. İsmet Paşadan yana olan bu ra- dikal Bakanlar, Ali Cenani Beyler, Mahmut Esat- Beyler, İhsan ve Cemil Beyler Fethi Beyim, alınmış olan Sıkı Yönetim kararını tam; olarak uygulamadı- ğını, bunun gereğini tam yerine getirmediğini söylü- yorlardı. Bunların iddiasına göre Başbakan kararda bazı hafifletmeler bile yapmak istiyordu. Başbakan çetin müzakereler sırasında bunları inkâr etmedi. Memleket çapında bir şiddet hareketine girişmek için sebep görmediğini söyledi. Hattâ, lâf dönüp dolaşıp da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının di- ni hisleri okşadıği, irticaa göz kırptığı, yobaz kışkırt- malarının altında onun bulunduğu ithamlarına geldi- ğinde Fethi Bey kendi radikallerine karşı Muhalefeti, savunmak lüzumunu hissetti. Dedi ki: "— Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının prog- ramında bulunan ve fırkanın efkâr ve dini itikatları hürmetkar olduğunu bildiren maddesini tenkit edi- yorsunuz. Elendiler, Türkiye Cumhuriyetinin dini is- lamdır. Teşkilâtı Esasiye Kanununda bu kayıt var- dır. Ben de elhamdülillah müslümanım ve dinime. hürmetkarım. Efkâr ve itikadı diniyeye hanginiz hür- metkar değilsiniz?" Halbuki mesele bu değildi. Gerçek hisleri bu olan, tutumu bu olan bir adamın başkanlığındaki hüküme- te din istismarciları "Bunlar dinsiz. Bunlar zındık. Bunların yüzünden din elden gitti. Kalkın ey ehli va- tan" hücumunu ve teşvikini yapıyorlardı. Fethi Be- yin sözleri, gerçekte, "karşı ihtilâl"e sert davranılma- sını isteyenlere hak veriyordu. Sonradan bu nokta Türkiye'de çok polemiğin ve demagojinin konusunu teşkil edecek ve ne zaman çok partili rejime geçilse CHP aynı ithamların altında bırakıracaktır. Kendilerinin dini itikatlara hürmet- kâr olduk lan, fakat CHP'nin olmadığı hep söylene- cektir. CHP'nin başında, Fethi" Bey gibi düşünen Baş- bakanların bulunduğu devrelerde bile.. -Meselâ Şem- seddin Günaltay-. Fethi Bey kendisine hücumlar artıp da daha şid- detli davranması için tazyik edildiğinde ise açıkça, alınan tedbirlerin kâfi olduğunu, bunlarla isyanı bas- tırabileceğini söyledi ve hiddetle şöyle dedi: "— Lüzumsuz şiddetlerle ben elimi kana boya- mam." Bu süz, Fethi Beyin, arzulanan Başbakan ol- madığını ispat ediyordu. Fakat Fethi Beyin, Grupta hâlâ kuvveti! des- tekleri vardı. Gazi'nin Grupu gerçi, Birinci Meclise 30 nazaran daha mütecanisti. Fakat devrimler konusun- da herkes aynı fikri taşımıyor, Fethi Bey gibi, bun- ların şiddete obaşvurulmadan da uygulanabileceğini düşünenler bulunuyordu. Bilhassa Doğuyu temsil eden milletvekilleri kabağın kendi bölgelerinin başı- na patlayacağından korktukları için Başbakanı des- tekliyorlar, tedbirlerin yeterliliğini (o söylüyorlardı. Fethi Beyin Bakanlarının Fethi Beye karşı vaziyet almaları bile havayı tam değiştirmedi. İşte bu sıralardadır ki, Çankaya'da hazırlanmış bir mizansen EE konuldu. Radikallerden biri çıktı ve dedi k "—Efendiler, bu fırkanın bir reisi vardır. Ona dinleyelim!" Gazi Paşa, toplantıyı yukardan takip ediyordu. Başbakanlık (o odasındaydı. Teklif (o alkışlarla kabul edildi. Evet, bu kadar önemli bir konuda Genel Baş- kanın düşüncesi öğrenilmeden bir karar alınabilir miydi? Yukarı çıkıldı ve Grupun daveti Gazi'ye bildiril- di. Gazi, yapacağı konuşmayı kafasında çoktan ha- zırlamıştı. Uzun, fakat çok güzel konuştu. O da, radi- kaller gibi düşünüyordu. Bir "karşı ihtilâl" hazırlığı- nı seziyordu. Ancak şiddet kullanarak bunun üste- sinden gelmek kabil olacaktı. İşte, o konuşmasında meşhur cümlesini sarfetti: — Milletin elinden tutmağa lüzum vardır. İnkı- labı, başlayan tamamlayacaktır." Fethi Bey kabinesinin âkibeti belli olmuştu. Ge- nel Başkanın bu kadar açık vaziyet alması dengeyi değiştirdi. Radikaller bir takrir verdiler. Güven oy- laması yapıldı. Fethi Beyin lehine 60 oy çıktı. Bu miktar az değildi. Fakat güvensizlik oylarının adedi 92 idi. Takrir, açık bir güven oylamasını istemiyordu. Teklif, Hükümetin şiddet politikası takip etmesi, İs- tiklâl Mahkemelerinin kurulması, sıkı yönetim bölge- sinin hudutlarının genişletilmesi idi. Oylar bunun için verildi. Ama Fethi Bey bu politikanın karşısında ol- duğu için takririn lehinde verilmiş oylar, tabii, ken- disi için güvensizlik mânası taşıyordu. Başbakan, Mecliste, istese düşmeyebilirdi. Ama bu, Terakkiperverlerin görüşü ve propagandası; Fet- hi Beye telkinleriydi. e Diyorlardı ki: '""Biz, aldığınız 60 oyun, karşınızdaki 92 oydan eksiğini Mecliste ta- mamlayabiliriz." Unutulan, Grup toplantısında karar Fethi Bey Kabinesinin aleyhinde çıktığına göre, Mecliste, o 60 oyun da, parti disiplini gereğinde renk değiştirece- giydi. Nitekim, Fethi Bey bu teşviklere iltifat etme- di. Mecliste direnmeyi hatırına getirmedi. Grup top- lantısını takiben Meclis toplantısında istifasını verdi. Gelecek yazı: İsmet Paşa Başbakan AKİS