ARAŞTIRMA AKİS İhtilâlin lideri Vladimir Lenin, 1924'de ölüm döşeğinde, numarayla işaretlenmiş olan kadın, şimdi hatırlayamadığım, "Rusyada yalnızca iki komünist vardır: Le- nin ve Kollontai" sözlerini okuduğu zaman nasıl sevinçli ve uzun bir kahkaha attığı hiç gözlerimin ö- nünden gitmiyor. n uzun güldükten sonra da içini i çekerek şöyle demişti: — Ne zekâ, yârabbim!" Bir iktisatçı arkadaşını bürosu- nun kapısına kadar geçirdikten son- ra bana dönerek, gerçek bir saygı Ve hayretle, — Bunu çoktandır tanırsın. E- min ol ki, herhangi bir Avrupa ül- kesinde başbakan olmağa lâyık bir adam" demişti. Sonra, ellerini oğuşturarak ve a, eklemişt işti — Avrupa, e adam ba- kımından bizden daha yoksuldur." 32 O, arkadaşlarını överdi Birgün kendisine, eski bir topçu o- lan bir bolşevik tarafından, atış- ları düzenlemek amacıyla icadedil- miş bir âleti görmek üzere topçu birlikleri merkezine gitmeyi teklif etmiştim. — Ben birşey anlamam ki" di- ye itiraz etmişti. Buna rağmen gittik. Loş bir oda- da, üzerine âletin konulduğu bü- yük bir masanın etrafına, saçları kırarmış, bıyıklı, suratlarından aza- met akan, bir düzine general top- lanmıştı. Bunların arasında, Leni- nin sivil silueti âdeta silinmiş, yok olmuştu. "Mücid arkadaş, âletin ya- pılışını ve işleyişini anlattı. Lenin, kendisini bir - iki dakika, "hımm.. hımm" diyerek dinledi ve sonra, es- ki topçuyu, sanki politika üzerinde sorguya çeker gibi, kolaylıkla soru yağmuruna tuttu karısının, kızkardeşinin ve dostlarının arasında. Leninln karısı Krupskaya, 2 numaralı ise kızkardeşidir. "— Nişanı sağlayan mekaniz- manın ikili fonksiyonunu nasıl aynı zamanda elde ettiniz?" Ardından ekledi: — Acaba, âleti kundak kısmına otomatik şekilde bağlamak müm kün değil miydi?" Atış alanının büyüklüğüne ve başka hususlara dair sorular soru- yor, âletin mucidi ile generaller, kendisini hararetle cevaplandırıyor- lardı. Ertesi gün, mücid arkadaş şöyle diyordu: "— Generallere, sizin bir arka- daşla geleceğinizi (söylemiştim, fa- kat' bunun kim olduğunu bilmiyor- lardı. İliçi tanımadılar. Herhalde, onun buraya böyle gürültüsüz pa- tırdısız, Oo merasimsiz, omuhafizsız gelebileceğini (o akıllarının (o kıyısın- 7 Ekim 1967