YURTTA OLUP BİTENLER McNamara Başkentte Bol lâf, fakat az iş! batılı dostlarımın düşüncesini da- nışmayı aklından bile geçirmemiş- tir. İngiltereye gelince İngilterenin telâşı ise büsbütün , başkadır. £ Bilindiği gibi, İngilterenin elinde, ufak çapta da olsa, bir çekirdekli vurucu güç var- ır. Bu vurucu güç, Ingiltereye, Bir- leşik Amerikadan bağımsız bir gü venlik sağlamaktadır. Şimdi Birle şik Amerika ile Sovyetler Birliği rasında bir füze - savar oyarışması başlayacak olursa, İngilterenin elin deki bu güç bütün değerini kaybe decektir. Buna karşılık, bugün İn giltere, iki büyük dev arasındaki füze - savar yarışmasına katılacak ekonomik güce sahip de değildir Bildirildiğine göre, Birleşik Ameri kanın kurmayı düşündüğü sınırlı sistemin maliyeti, 5 milyar dolardır Eğer varış hızlanıp da Birleşik A merika geniş çaplı bir füze - savar sistemi kurmak kararını (o verirse böyle bir sistemin 40 milyar dolar? çıkacağı o hesaplanmıştır. e Birleşik me e çeşitli çıkar m nın ağzını sulandıran am Hindistanın bir yıllık ulusal "seliri nin iki katıdır. İşte bu yüzdendir ki İngiliz Sa vunma Bakanı Denis Healey, Anka ra toplantısı sırasında, Birleşik A merikayı bu sevdadan vazgeçirmek 14 bugün. karşılanıyor için elinden geleni yapmıştır: He- aley, McNaınara'nın önüne bu siste- min çeşitli sakıncalarını dökmüş, fakat bu konuda ipleri çoktan elin- den kaçırmış olan McNamara, bun- ları dinleyip kafa sallamaktan öte- ye gidememiştir. İngiliz Savunma Bakanı, McNmara'ya, Birleşik A- merikanın şimdi giriştiği sınırlı sis- tem denemesinin önünde sonunda i ki büyük devlet arasında bir füze - savar (oyarışmasına yol açacağını, vurucu güçlerin korkutucu etkisi or- tadan kalkınca yeni bir klâsik silâh- lar yarışması başlıyacağını; bu sı- nırlı sistemin yalnızca Çine karşı kurulduğu kabul edilse bile, bunun Çini çok ve daha etkili füzeler yap- mağa yönelteceğini; üstelik, Birle ik Amerikanın verdiği bu karar dan sonra büyük devletler arasında çekirdekli silâhların yayılması ko- nusunda bir anlaşmaya varmanın pek güçleşeceğini söylemiştir. Mc. Namara'nın buna karşı ısrarla söy lediği, amerikan kararının sovyet füzelerine karşı değil. Çinin yapa bileceği akılsızca bir harekete kar şı alındığıdır, Türkiyenin derdi Geçen hafta yapılan Ankara top lantısı, büyük devletler arasın daki silâh yarışı bu safhaya gir mişken Türkiyenin hâlâ nerelerde bulunduğunu göstermek (bakımın dan da çok ilgi çekici olmuştur. AKİS Gerçekten, büyük devletlerin, savaş teknolojisi alanında attıkları son adımlar karşısında, küçük dev- letlerin, bu yarışmadan bir an Ön- ce çekilip, olup bitenleri büyük bir dikkatle izlemekten başka çaresi kalmadığı şu günlerde, Türkiye, an- laşılmaz bir inatla, ortaya bir "a- tom mayinleri" konusu atmıştır. As- lında bu mayinler, bir saldırı silâ- hı değil, bir sovyet saldırısı karşı- sında Doğudaki stratejik geçitleri- mizi kapatmak için kullanılacak bir türlü tahrip mayinleridir. Bu ge- çitler, atom mayinleri olmadığı tak- dirde, zaten klâsik yollarla tahrip edilecektir. Klâsik yollardan tah- rip belki biraz daha geç ve güçtür a- ma, en ufak bir çekirdekli patla manın bile Türkiyenin üzerine çe- keceği gazaplar düşünülürse, hep- sinden emindir. Durum böyle oldu- gu halde Türk Savunma görevlileri, bir yıldır, "ille de atom mayinleri" diye tutturmuşlardır. Allahtan ki, kendi ülkesindeki baskılara a koyamayan McNamara, dış bas lar İ aa daha dayanıklıdır x Türkiyenin bu ısrarları karşısında ustaca bir uyutma politikası izle- mektedir. Nitekim, Türk Savunma görevlileri, Ankara toplantısı sıra- sında da Birleşik Amerikadan, atom mayini yerine, haklı bir nasihat al- mışlardır. Röportaj Berber değil, kuvaför! Ünlü ve cici berber Nuh Akgün, sa- çını taramakta olduğu hanımın, — Eh, herhalde iyi dinlenmişi- nizdir. Orada sadece tek kişinin, Nazmiyânımın saçını taradınız" şek- Mİ sözüne şu karşılığı verdi: — Yok, Gİ ME Çok uy- kusuz kalıyordum Nazmiyânımın, “oda hizmetçisi" lamıyla, gezi kadrolarına dahil et- tirdiği bu sevimli berberin gezi in- tibaları ne idi? Şimdi ne yapıyordu? Hakkında yazılanlar için ne düşü-, nüyordu? Son günlerin popüler adamı Nuh hakkında bu ve buna benzer birçok soru merak konusu idi. Bu yüzden, Nuhun Rusyadan döndüğünün erte- si günü Paris Kuvaför salonuna, meraklı hanımlar kadar, gazeteci- ler de aktı. Ancak gazeteciler, ha- nımlar derecesinde iltifat görmedi- ler. Hattâ karşılarında, kasılan bir şöhret" buldular. 7 Ekim 1967