YURTTA OLUP BİTENLER Fakat karşı taraf da uyumuyor- du. Nitekim daha ikinci gün, Ada- nadaki Tuslog Komutanının davra- nışlarından cesaret alan bazı ame- rikalılar, şımarıklık etmeğe başla- dılar. Üs Komutanının ilk isteği, nizamiye önündeki çadırların kal- dırılması oldu. Herhangi bir olaya meydan vermek istemeyen işçiler gayet olgun davrandılar ve karar- gâhlarını ilerdeki pamuk tarlaları- na taşıdılar. Fakat o güne kadar kendilerini hep "efendi" görmeğe alışmış olan bazı amerikan subay- ları, işçilerin bu halini bir türlü hazmedemiyor ve bazı hareketleri- nin önlenmesine fena halde kızı- yorlardı Nitekim grevin ikinci günü, Braid adındaki bir teğmenin, altın- daki otomobille nizamiyeden hızla geçmesi üzerine ilk olay patlak ver- di. Grevciler, haklı olarak, otomo- bili kontrol etmek istiyorlardı. Teğ- men, buna fena halde bozulmuştu. Lövyeyi kaptığı gibi, grevci işçile- rin üzerine yürüdü, Muzaffer Ege- men adındaki bir işçiyi muhtelif yerlerinden yaraladı. Tabii, kendisi de hayli okşandı. Bu arada, Adanadaki amerikalı- lar, Genel Kurmayın talimatına rağmen, şehirde silâhlı olarak do- laşmağa başlamışlardı. Amerikalı kadın ve çocuklar bile işçileri tah- rik kampanyasına katılıyor ve on- lara rastladıkça çirkin el-kol hare- ketleri yapıyorlardı; Aynı günlerde, Üs Komutam Albay Steye Hamm da gereken cephede yerini aldı ve ilk işi, grevi kontrole gelen altı sendika temsilcisini "Ne dolaşıyor- sunuz?" diye tomsonlu askerlerle üsten attırmak oldu. Üste bütün hizmetler durmuş, çöpler dağlar gibi yığılmağa, kok- mağa başlamıştı. e Bunun üzerine, Üs Komutanı, Adana Valiliğine baş- vurarak durumu bildirdi ve Üste bulaşıcı hastalıkların başgöstermek üzere olduğunu iddia etti. Vilâyet, çöplerin dezenfekte edilmesini ka- bul etmekle beraber, kaldırılmasını reddetti. Çaresiz kalan Komutan, bazı işleri bizzat amerikan askerle- rine yaptırtmak yoluna gitti. o Fa- kat grevin . yürütüldüğü yerlerde hiçbir değişiklik olmadı ye askerle- rin daha ileri gitmesine grevciler müsaade etmediler. Aynı günlerde, NATO tatbikatına katılacak amerikan askerleri de peyderpey İncirliğe (geliyorlardı. Bunların çeşitli ihtiyaçlarının kar- 10 şılanması her geçen gün güçleşi- yor, Üste tam bir panik havası e- siyordu. İşte köpekler, bu günlerde orta- ya çıktı. Amerikalı askerlerden son- ra, özel surette beslenmiş, yetiştiri!- miş iri kurtköpekleri de grev nö- betçilerinin karşısına dikildi. Bun- lar durmadan hırlıyor, zincirleri o- linde tutan askerler ise, işçileri, kö- pekleri üzerlerine saldırtmakla teh- dit ediyorlardı. Tomsonlu askerler- den sonra köpeklerle karşılaşan grevcilere "yâ sabır" çekmek dü- şüyordu. Fakat köpekler azgındı. Durdukları yerde duramıyor, sa- hiplerinin elinden kurtulup grevci- lerin üzerine atılmak için sabırsız- lanıyorlardı. Üse girebilecek ca- suslar için eğitilmiş olan bu azgın köpekler, kendilerine yabancı ko- kuyu derhal tanıyorlardı. Halbuki Amerikalıların yanında siniyor ve kuyruklarını sallayarak yakınlıkla- rını hemen belli ediyorlardı. Tumpane grevini, amerikanlar- dan ve AP iktidarının tutumundan çok, işte bu köpekler meşhur etti- ler Aikamığa faaliyet Adanada havanın iyice gerginleş- tiği günlerde, Ankaradaki ame- rikalılar da boş durmuyor ve ge- rek Hükümet ne/dinde, gerekte Tumpane'nin yönetim binası Üs mü, tesis mi? AKİS kendi aralarında birtakım tedbirler alıyorlardı. Amerikan Büyük Elçi- liği, başlangıçta işe karışmaya pek hevesli o görünmemesine rağmen, grevin uzaması ve başarıya doğru gitmesi üzerine harekete geçti; gre- vi kıracak, başarısızlığa götürecek, bazı tedbirler almağa başladı. Ame- rikalı kuryeler, Adana - Ankara a- rasında mekik dokuyor ve alınma- sı gerekli tedbirler hakkında bilgi topluyorlardı. İşte bu günlerde, grevin başladı- ğı gündenberi uyumayan Harp-İş Federasyonu yöneticileri, karşı ta- rafa ikinci önemli darbeyi indirdi- ler: 26 Eylül Pazartesi sabah saat 6.30'da, Tumpane'nin iş yaptığı An- karadaki yedi amerikan işyerinde' grev başlatıldı. Sendikacılar, bu ko- nudaki plânlarını ustalıkla sakla- dıklarından, amerikalılar gafil av- lanmış ve bu ikinci cephe için hiç- bir tedbir almağa vakit bulamamış - tardı. Bunun üzerine panik genişle- di ve Amerikan Büyük Elçiliği işe bizzat karışmak gereğini duydu. Ba- zı araçlar Elçilik bahçesine getirti- lerek burada muhafaza altına alın- dı ve çalışması gerekenlerin ikmal- leri burada yapı iyecek ve di- ger ihtiyaçların karşılanması için de gerekli tedbirler alınmıştı. Aynı günlerde Ankaradaki ame- rikalılara verilen bir haber, bun- lar arasında büyük endişeye yol açtı. Tuslog'un, derlenip toparlan- malarına ait talimatından sonra, şimdi de, Adanadaki amerikalı aile- lerin Ankaraya nakledileceği bildi- riliyor ve evlerinde kaçar yurttaşla- rını misafir edebilecekleri sorulu- Fakat bu arada işçiler de kötü haberler almağa başlamışlardı. O- zellikle bazı amerikalılar, Türk Hü- kümetinin grevi durduracağını ya- yıyor ve bunda israr ediyorlardı. Belli ki, bildikleri birşeyler de var- dı. Doğru söyledikleri, Ankaradaki grevin başlamasından üç gün son- ra anlaşıldı: AP İktidarı, domuz et- lerinin kokmasını — milli güvenliği aykırı bularak, grevi 30 gün için erteledi! o Halbuki bahane edilen tatbikat, 9 Ekimde bitecekti. Süre- nin bu, kadar uzun tutulmasının an- lamını herkes anlamıştı. ,Harp- İş Federasyonu, grevi, ted - rici olarak, Tumpane'nin iş yaptığı 39 iş yerine yaymayı düşünürken, grev, haftanın sonundaki Cumarte- si günü saat 24'de bitti. 7 Ekim 1967