AKİS yapıldı. Bunlardan en çok tutanı i- se, "Ne o? A.P. İktidarı rota mı de- Biştiriyor?" oldu. albuki değişen hiçbir şey yoktu. Topaloğlu 'nin "tavşana kaç, tazıya tut politika- sına uygun, renkli bir çıkış yapıyor- du. Aynı Topaloğlunun, Amerikan Savunma Bakanı ile Tarabya Ote- linde yaptığı 2,5 saatlik gizli top- lantıda neler görüşüldüğü ise şu satırların yazıldığı âna kadar "sır"- lığını korumuştur. Bir ilginin nedeni NATO Nükleer Plânlama Grupu- nun geçtiğimiz hafta Ankarada yaptığı toplantı yalnız Türkiyede değil, bütün dünyada büyük bir il- giyle izlendi. Denilebilir ki, bu Gru- pun hiçbir toplantısı, şimdiye kadar, bu derece ilgi toplamamıştı. Çün- kü, herkes pek iyi biliyordu ki, bu Grup ne o kadar önemli bir organ - dır, ne de aldığı kararlar bağlayı- cıdır. NATO Nükleer Plânlama Grupu, NATO Bakanlar Konseyi- nin 1966 Aralığında yaptığı toplan- tıda alman bir kararla deral Almanyanın NATO'nun nük- leer politikası üzerinde söz sahibi olmak isteğini karşılamaktır. Ken- disine has bir çekirdekli güç sahi- bi olmayan Federal Almanya, uzun süredir, Birleşik Amerikanın nükle- er şemsiyesiyle yetinmememekte, bir ucundan da olsa, Batının çekirdekli silâhları üzerinde söz sahibi olma- ğa çalışmaktadır. Birleşik Amerika, Bonn Hükümetinin bu endişelerini karşılamak için, önce ortaya Çok Taraflı Vurucu Güç -M.L.F.- tasarı- sını atmış, fakat bu tasarı karaya vurunca, işte, ortaya bu ükleer Plânlama ( Grupunu çıkarmıştır. Grupun, Birleşik Amerika, İngiltere, Kanada, Federal Almanya ve İtal- ya olmak üzere, beş devamlı üyesi vardır. Türkiye, Yunanistan ve Hol- landa ise, ikişer ikişer, onsekizer ay- lık dönemlerle geçici oüye olarak toplantılara katılmaktadırlar. Türk Dışişleri o Bakanlığının yetkilileri, her nedense, Türkiyenin bu Grupun devamlı değil, fakat geçici o üyesi olduğunu, gelecek yıl onun yerini Yunanistanın alacağım türk kamu- oyuna anlatmayı unutmuş bulun- maktadırlar. Nükleer Plânlama Grupunun gö- revi, NATO'nun nükleer savunma politikasını çizmektir. Fakat nükle- er silâhlar Birleşik Amerikanın e- linde olduğu ve Sam Amca, nükle- r tetiği çekme yetkisini kendisin- a başka hiç kimseye bırakmama- McNamara konuşuyor Hedef seçerken.. 7 Ekim 1967 YURTTA OLUP BİTENLER ğa kararlı bulunduğu için, bu Gru- pun çalışmaları, çok defa, karşılık- lı görüş değiş - tokuşundan öteye gidememektedir. Ancak, geçen hafta Ankarada ya- e toplantının bütün dünyada bü- gi toplamasının nedeni başkadır. Toplantı. türk kamuoyu- nun ilgisini, tam Süleyman Demire- lin Sovyetler Birliği gezisine rastla- dığı ve bu arada ortaya, kimsenin ne olduğunu pek iyi bilmediği bir “çekirdekli mayinler" hikâyesi atıl- m m çekmiştir. Dünya kamuo- n dikkatini çekmesi ise, Birle- Şi. “Aaçrikam. Savunma Bakanı McNamara'nın ağzından, bir füze - savar sistemi -A.B.M.- geliştireceği- ni açıklamasının hemen ertesine rastladığı içindir. "Dehşet ufukları" Birleşik Amerikanın şimdilik yal- NIZ "deli ice bir Çin saldırısına" karşı ve, "ince bir perde" biçimin- de de olsa, bir füze-savar sistemi geliştirmeyi kararlaştırdığını açık- laması, bütün dünyada heyecan ve telâşla karşılanmıştır. Aslında, Sov- yetler Birliğinin, son iki yıldır Mos- ve Leningrad gibi bazı önem- li kentlerin, çevresine böyle bir sistem geliştirmekte olduğu bilini- yordu. Fakat bu sistem. Birleşik A- merikanın korkunç çekirdekli gücü karşısında, dünyadaki dehşet denge- sini bozacak nitelikte değildi. Zaten bu yüzdendir ki, akıllı davra nışla- rıyla Johnson yönetimi içinde öte- kilerden ayrılan McNamara, şimdiye kadar. Birleşik Amerikanın da böy- le bir sistemi geliştirmesine karşı koymuştur. Fakat Öyle anlaşılıyor ki, askerlerden ve silâh endüstrisin- den gelen baskılar, özellikle Baş- kanlık seçimlerinin yaklaştığı (oşu sırada alabildiğine artınca, Başkan Johnson gibi McNamara da bu bas- kılara daha fazla dayanamamış ve sınırlı bir füze-savar ( sisteminin geliştirilmesine razı olmaktan baş- a çare görememiştir. McNamara'nın, geçen hafta An- karaya uçmadan önce yaptığı bu a- çıklama, NATO üyelerinde haklı bir telâş uyandırmıştır. Çekirdekli si- lâh sahibi olmayan NATO üyeleri- nin söylediği, Birleşik Amerikanın kendilerini yarı yolda ve yaya bı- raktığıdır. Gerçekten, Birleşik Ame- rika böyle bir füze - savar sistemiy- le güvence altına alınınca, Ayrupa- nın durumu ne olacaktır? Üstelik Washington, dünya dengesini kö- künden sarsacak bu kararı verirken 13