AKİS bağımlı oolmasından can sıkıntısı duymağa başlamıştır. Hitamdaki toplantı Eylül aynının ikinci yansında İs- tanbul Hilton Otelinde, ünlü iş adamlarından Vehbi oçun baş- EL yapılan “ Avrupa Ekono- Topluluğu" adlı İkala a mesi böyle ele alınmadığ görülmüştür. Özel sektörün dimi: mu ortada iken ve Ortak Pazar ü- yeliği -iyi veya kötü- eli "kulağında kapıda beklerken, bir Devlet Plânla- ma Teşkilâtı Müsteşarı kalkıp, "İ- kinci beş yıllık Plân. sanayileşme- yi özel sektöre bırakmıştır. Devler, özel sektörün girmek istemediği a- lanlarda yatırım yapacaktır" diye- bilmiştir. Oysa, azgelişmiş bir ülke- de devlet sadece "nazenin sektör" in nazlanacağı alanlara değil, kam yararının ve milli kalkınmanın ih- tiyaç gösterdiği bütün alanların ön- celikle yöneticisi olmak zorundadır. Ayni toplantıda konuşan AP İk- tidarının teorisyenlerinden (Prof. Aydın Yalçın ise "Amerikan yar- dımlarının, ikinci Dünya Savaşın- danberi Türkiyede umutsuzluğu or- tadan kaldırdığım" söylemiştir. AP İktidarının Maliye Bakam, kısa bir süre sonra, azgelişmiş ülkelerden biri olarak Türkiyenin de, dış yar- dımlardan ümit ettiği kadar büyük bir yarar göremediğinden dert yanmıştır. İkinci Dünya Savaşındanberi Amerikadan ve diğer kaynaklardan gelmeğe başlayan dış yardımlar, Türkiyedeki hâkim sınıfların keyifli uykusundan yanl iğ ya- ramıştır. Bu sınıfların keyfi kaçma- sın diye dış yardımlar aranmış, kar- şılığında yabancılara üs verilmiş, TBMM'nin günlerce sonra haberdar olabildiği Lübnan olayları sırasında amerikan askerlerinin Adanaya çı- karılmalarına boyun eğilmiş; bi- zim kendi topraklarımızdan kalkan amerikan casusluk uçakları Rusya- da ee devlet olarak bize eğ ya Da eğilmez sine katlanmak gerekmişt Çıkar yol Bu durumdan kurtulmamız için bir çıkar yol aramak şarttır. Ta- rım sektörüne ve dış yardımlara bağlı kalmak durumu sona erdiril- melidir. Bunun İçin sanayileşmek arttır Ama herşeyden önce de, sadece siyasi veya duygusal zorun- 7 Ekim 1967 luluk değil, iktisadi bir zorunluluk- tur. Geçen yüzyıllarda Almanyanın ve Japonyanın yaptıklarını "muci- ze" sayanların görmedikleri de bu- dur. Kapitalist yoldan da olsa, kal- kınmak için milli bir politika uygu- lamak zorunluğu vardır. Böyle bir kalkınma politikası, dış sermaye ya- tırımları veya dış yardımlarla yapı- lacak "dışarıya kan akımı"na son verecektir.- Tarım sektöründen ka- zanılan gelirler, kendi paylarına düşen vergileri ödeyeceklerdir. Mil- li sanayi -ezel sektör eliyle de ol- sa- daha geniş şekilde desteklenebi- lecek, ithalâtçı - montajcı rezalet- leri ancak bu millici kalkınma ile bitecektir. İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Bütün, bunlar olmadıkça, Ortak Pazara "camdan, bacadan" girme heveslerinin de sonunun tatlı çıkmaması mümkündür. İktisatta "Mrydal teorisi" diye bilinen bir so- runu da i ayrı ülkenin birlikte bir ren een denemesine gi- rişm i, ayni ülke içinde bile ge- lişmiş “bölgelerle gelişmemiş bölge- ler arasındaki entegrasyon prog- ramlarında bir denge kurmak zor olmaktadır. Görünen odur ki, bizim şimdilik istediğimiz, "Avrupanın dışında kal- mamaktır. Bunun için de kendi- mize çekidüzen vermek zorundayız.