SİNEMA rim, yapımda bir kıpırdanışa yol açmış, savaşın ohenüz ilk yıllarda fazla hissedilmiyen etkisinden do- layı film yapımında bir artış orta- ya çıkmıştır: 1938'de 2, 1939'da 3, 1940'ta ilk defa 5 film gibi... Fakat aynı yıldan itibaren savaşın ağırlı- ğI duyulmıya başlayınca, film ya- pımı eski ağır temposuna dönmüş- tür. Bugünkü film enflâsyonunun başlangıcı, bundan dolayı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan ikinci vergi indirimine rastlamakta- dır.1948'de belediye eğlence resmin- de yerli filmler lehine yapılan in- dirim, savaşın başında zaten buna benzer bir indirimle gelişmek eği- limi gösteren yerli film yapımcılı- ğına büyük bir hız vermiştir. 1948- den itibaren 1954 ve 1956'daki bir ufak gerileme bir yana bırakılırsa, film yapımı büyük bir hızla çoğal- mıştır. Öyle ki, elli yılın son iki onar yılık diliminin ortalaması, önceki üç dilimin ortalamasıyla yanyana getirildiğinde, inanılmaz bir man- zara gösterir. İlk üç dilimdeki 13, 1, 2.7ye karşılık dördüncü on yıl- lık dilimde, yani 1947-56 arasında yıllık ortalama birdenbire 35.9'a, son dilimde, yâni 1957 - 66 ara- sında ise 128 8ye yükselir. 1966 yı- lında Türkiye 229 filmle, Japonya- nın 442, Hindistanın 322, Hong Kongun 300 filminden sonra film yapımında dördüncü şuayı alır. Bir enflâsyondan öbürüne Bu başdöndürücü artışın, yukarı- da da belirtildiği gibi, o yafana yanlış koruma sisteminden ileri gel- mediği 1948'den sonraki film yapı- mı daha yakından incelendiğinde ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de, 1948 deki vergi Ki birlik- te başlıyan normal artış ç dört filmliktir -1958: 16, 1948: 19 1950: 23-. 1950'den sonra ise birkaç yıl bu artış hızı yılda 10 ve 20'ye yak- laşır -1951: 31, 1952: 49-. Bu sefer- ki tuzlanma 1950'deki iktidar deği- şikliği ve bununla başlıyan liberal ekonomi sisteminin ilk meyvasıdır. Nitekim bununla, yani elliye yakla- şan film yapımıyla Türk sineması normal yapım gücüne erişmiş ve ar- tık o civarlarda duraklamaya baş- lamıştır - 1953: 53, 1954: 51, 1955: 57, 1956:49 -. 1950'den sonraki liberal ekono- mi sisteminin ikinci meyvası enf- 26 lâsyon oldu ve mali-iktisadi alan- daki bu enflâsyon, sinema alanın- da da kendini göstermekte gecik- medi. Nitekim enflâsyonun resmen tescili demek olan "4 Ağustos ka- rarlarının alındığı 1958 yılından bir yıl önce film yapımı 49'dan 63'e sıç- ramıştı, hem de 1957'nin başında boş filmlerin yeni bir karara ka- dar kullanılmasının önlenmesi, bu- nun birkaç ay sürmesi, sonra da boş filmlerin sınırlandırılmasına rağmen... 1958'de ise film yapımı, birdenbire, yeni bir sıçrayışla 95'e çıkıverdi. Ağustos kararlarıyla do- ların 2.80 liradan 9 liraya yüksel- mesi, yabancı film ithalinin kotala- ra bağlanması, bu filmlerle igili borçların olduğu yerde üç katm çıkması, yabana filmlerin alabildi. gine azalmasına yol açmıştı. Bun- lardan boşalan yeri yerli filmlerle doldurmak için birçok fırsatçı, yer- li sinemaya doluşuverdi. e Yabancı filmlerin bedelindeki artış ileri sü- rülerek bilet fiyatlarının yükseltil- mesi de yerli filmlere düşen kâr pa- yım saten daha da çoğaltmıştı. Böy- lelikle yerli film yapımı dört yıl hep bu rakamlar civarında dolaştı -1958: 95. 1959: 95, 1960: 96, 1961: Ses duvarım aşarken Dört yıl bu rakamlarda ayak sü- rüyen Türk sinemasının 1962'de artık "ses duvarını aşma" denilebi- lecek bir hıza eriştiği (o görülüyor. Çünkü film yapımı, bir yıl öncesin- den 26 fazlasıyla, 123'e bu yılda erişmiş, 1963'te 9 gibi pek de önemli sayılmıyacak fazlalıkla 132'e ulaş- HER ÇEŞİT ESKİ ve YENİ KİTAP ALINIR — SATILIR KİTAP İHTİYAÇLARINIZ İÇİN BİR TELEFON KAFİDIR. 12 38 47 ADRES: BÜTÜNDÜNYA KİTAP SARAYI Selanik Caddesi No: 6/2 (AKİS: 338) AKİS tıktan sonra, 1964'te 24 fazlasıyla 156'ya, 1965'te 40 fazlasıyla 196'ya, nihayet geçen yıl 33 fazlasıyla 229'a varmıştır. Beş yıl içinde sinemamız- da yıllık film yapımında 100'ü değil, 200'ü de aşmak gibi, görülmemiş bir olayın meydana gelmesi, tabiatiyle sadece 1948'deki yanlış koruma sis- temiyle açıklanamaz. Bunda, önce, tıpkı 1958'de olduğu gibi, yabancı film ithalinde rastlanan güçlükler, hattâ anın etkisi vardır. Çünkü 1960'taki "2 ayıs devrimi"nin ilk yıllarında, Zer eski birikmiş borç- lardan dolayı sarsıntı geçiren ya- bancı film ithalciliği bir ara nere- deyse duraklamış duruma geçmiş- ti -yılda 350-400 yabancı film ge- lirken, 1960'ta 97 yabana film gel- miştir-. Fakat asıl önemli etken, 1948'deki yanlış koruma sistemi ka- dar zararlı sonuçlar doğuran bir vergilendirme sisteminin uygulan- maya başlamasıdır. o Filmlerin gi- derlerinin beş yılda amorti, edile- bileceğini kabul eden, bunu gittikçe azalan yıllık vergi dilimlerine bölen bu sistem, sinemacıları bu vergi di- limlerini her yıl ertelemek için git- tikçe artan sayıda film yapımına yöneltmekteydi. Nitekim beş yıl i- çinde 100'den 200'e atlıyan film ya- pımındaki artışın çoğu da, "amor- tisman filmi" diye adlandırılan bu "vergi erteleyici film"lerden mey- dana gelmektedir. Görülüyor ki, sinemamızdaki anormal yapım artışında en büyük pay, sinemacıların yanlış yol göste- riciliğinin de etkisiyle zaman zaman alman yanlış iktisadi ve mali karar- lardadır. Bunda da en büyük rolü, gerek sinemacıların, gerekse resmi görevlilerin, sinemanın kendine öz- gü apayrı yapısı bulunduğunu göz- önüne hiç almamaları, daha doğru- su, bunu bilmemeleri oynamıştır. Oysa sinemamızın bugün, kendini kaptırdığı frensiz gidişi ancak sine- manın özelliklerine uygun tedbirler önleyebilir. Bu tedbirler alınmadı- ğı takdirde de frensiz gidiş ancak bir çöküntüyle duracaktır. Fakat o zaman bile, eski yanlışlara düşme mek için yeni tedbirlerin yine sine manın ve sinemamızın özelliklerin hesaba katması gerekecektir. Görü nen odur ki, böyle bir tedbir alma' hevesi de, gücü de ne sinemacıla- rımızda, ne de ilgili makamlarda vardır. Herkes sadece, mukadde çöküşün olmasını bekleyen seyir ciler durumundadır. 2 Eylül 1967