2 Eylül 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

2 Eylül 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER bırakıldıklarım göstermeye yetecek sayısız örneklerle doludur. Bazı a- çıkgözlerin -ki bunlar ya kişiler, ya kurumlar veya şirketlerdir-, sahil- leri nasıl açık ve somut bir şekilde yağma ettiklerim gözönüne serecek nitelikte olan bu geziye katılan en katı yürekli bir insanın bile, gördü- gü manzara karşısında yüreğinin burkulmamasma imkân yoktur. De- nize elverişli bütün kumsallar çir- kin şekilde paylaşılmıştır. Moloz yı- ğınları, salaş sundurmalar, hasır- dan yapılmış garip gölgelikler, bri- ket duvarlar, çadırlar, barakalar, sahilleri baştanbaşa istilâ etmiştir. 1 'ik sahil şeridinde, de- niz ve kumdan vatandaşın serbest- çe yararlanabileceği bir karış yer, hemen hemen kalmamıştır. Florya kampinglerinden Küçükçekmeceye kadar olan kumsal çeşitli tesislerle kapatıldığından, halkın ücretsiz o- larak denize girmesi oimkânsızlaş- mıştır. o Büyükçekmeceye (okadar "yar" şeklinde devam eden şeridin denize girmeye elverişli kumsalı ise,, gene çeşitli kamplar ve özel tesis- ler tarafından "yasak bölge" haline getirilmiştir. aşa burnundan Bababurnuna kadar devam eden 35 Kmm.lik sahil şeridinin Büyükçekmece belediye sınırları içindeki 4 Km.lik kumsalı da istilâya -daha doğrusu yağma- ya, uğramıştır. Burada en güzel ye- ri tekeline alan ise Milli Savunmaya ait kamptır. Belediyeye kala kala 900 metre uzunluğunda bir sahil şe- ridi kalmıştır ki, Belediye Başkanı Şevket Tuncay, "— Bu, | kilometreye yakın kı- sım, Belediyenin tapulu malıdır. A- ma, şahsen ben kapatmak istiyo- rum burayı. Kapatmadığımız yer- den kum çekiliyor. Buranın etrafını çevirip, ücretle denize girilebilecek rahat bir yer haline getirmeyi dür şünüyorum" diye dert yandı. Tekirdağa kadar uzanan sahilde, 7.5 milyon liraya kurulan -İstanbul Motel gibi- tesislerin yanısıra, 7.5 liraya meydana getirilen gölgelikle- rin de vatandaşları "kazıklamak" için plânlanmış olması gerçekten acıdır. Milyonerlerin motellerinde bir kişi, 60-120 lira ile 24 saatin key- fini çıkarabilirken, kendi arabasıy- la gelmiş, kandan, güneşten, deniz- den yararlanmak istiyenler, en az araba park ücreti olarak, Allahın kumsalında 10-15 lira ödemek 20- runda kalmaktadırlar. 10 Avukat Suavi Raşidoğlu Müvekkili pek çok Arsa spekülatörlerinin milyonlar kazandığı bu sahil şeridinde bu tip yağmacıların ekmeğine yağ süren, Medeni Kanunun 639. maddesidir. Bu maddeye sulun dayıyan açık- gözlerin, bundan beş-altı yıl önce, mahalli mahkemelere başvurarak, sahillerdeki bazı parselleri yirmi yıldanberi işgal ettiklerini dört ya- lancı şahitle ispatlamaları ve tapu talep etmeleri, sahilleri bugünkü hale getirmiştir. Dâvalarda taraf gösterilen Hazinenin veya köy hük- mi şahsiyeti adına takipçinin mah- kemelerde hazır bulunmayışı, tescil işini kolaylaştırmıştır. Marmara E- reğlisinde, Belediye sınırları içinde- ki 20 Km.lik sahilin şimdilik sade- ce yarısından yararlanılabilmekte- dir. Belediye, çaresizlik içinde kıv- ranırken, sahillerdeki değerli arsa- lar, spekülatörler tarafından sahip- lerinden 10-20 liraya alınmakta ve kapatılmaktadır. Bir zamanlar -çok değil, bundan beş yıl öncesine kadar- uluslarara- sı bir yol olan Londra asfaltında Kumburgaz sahili, hiç değilse, 4 Km. kadar, sahili takip ederdi. Bu- gün bu yolun sahille hiç bir ilgisi kalmamıştır. Bu durum, sadece Marmaranın kuzeybatı kısmında değil, hemen her tarafında aynidir. Hattâ Şilede ve Kilyosta da durum bundan farklı değildir. Türkiyedeki bir özel bankanın sahiplerinden bir milyonerin, bu konuda büyük spe- AKİS külâsyonlara giriştiği söylenmekte- dir. İstanbulun acıklı durumu MN ,en büyük "yağma" veya bizzat İstanbulun Bele- diye şuurları içinde cereyan etmek- tedir. Sayıları iki elin parmağını aşmı- yan plajlar, 25 milyon insanın ya- şamakta olduğu İstanbulun ihtiya- cını karşılamaktan çok uzaktır. Bu plajlara gitmek ise, birkaç çocuklu aileler için tam anlamıyla bir kül- fet, bir sıkıntıdır. Zira, üç çocuklu, ortahalli bir ailenin bugün bu plaj- lardan bir kerecik yararlanması içki en az 30-440 lira gerekmektedir. De- nizden yararlanmak şöyle dursun, vatandaşın, yazın sıcağında, deni- zin mavisini görmesi, serinliğini hissetmesi bile ortadan kalkmış gi- bidir. Öyle ki, Avukat Suavi Raşidoğ- lunun, Dragosta bütün sahilin ka- patılması karşısında duyduğu üzün- tü ve tepki, bugün için yüzbinlerce vatandaşın ortak duygusu haline gelmiştir. Bazı kimseler -ki çoğun- luğu zengindir- sahildeki kumsalı kendi tekellerine aldıkları gibi, de - nizin metre ilersini de telör- gü ve zincirlerle çevirmekte, vatan- daşı buralardan dahi yoksun bi- rakmaktadırlar. Buna en güzel örnek olarak, Ka- dıköy - Pendik arasındaki sahil şe- ridini göstermek mümkündür. İstanbulun haritasının değişme- sine sebep olan bu sahil yağmasın- da, denizden çalman milyonlarca liralık arsanın bugün hesabım s$o- ran, yok denecek kadar, azdır. Ör- neğin Erenköyde, sahile inen bütün yollar, Özel kurum, şahıs ve klüp- lerce kapatılmış, kanunsuz bir şe- kilde iptal edilmiştir. Buluş sokağı, Şaşkınbakkaldaki Palabıyık bölgesi, denize dikey inen sokakların kapa- tılmasıyla halka "yasak bölge ha- line getirilmiş tipik yerlerden bir- kaçıdır. Halkın denizden yararla- nabileceği oyerler ya klüpler -ki bunlar, 15-20 zengin ve nüfuzlu kişi tarafından kurulmuşlardır-, ya da milyonerler tarafından gasbedilmiş tir. Fenerbahçe burnundan sonra tâ Bostancıya kadar, vatandaşın denizi manzara olarak dahi görmesi müm- kün değildir. Oysa, bir zamanlar buralarda Denizcilik Bankasına ait iskeleler vardı. "Zarar ediyor" diye seferler kalkınca, bu iskeleler kira- ya verildi. e Vatandaşlar, eskiden 2 Eylül 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: