AKİS yetesi her gece bir başka partide buluşup şıklık yarışı yaparken, Ro- bert Kolejden Vedat Yerlici ve es- ki bir kolej mezunu olan eşi Esen Yerlici de Caddebostandaki evleri- nin bahçesinde bir "Bitnik partisi" düzenlediler. Bu partinin misafirle- ri, şık elbiseler yerine, bitnik moda- sının partal elbiselerini giymişler, saçlarını da berberde taratmamış- lardı, fakat iyi bir bitnik olabilmek için az yorulmadılar. Bitnik modasını, çocukların, an- ne ve babalardan daha iyi bildiği- ni bu parti de gösterdi. Partinin başarı kazanan bitnikleri hep, ço- cuklarının gömlekleri ve pantalon- larıyla gelmişlerdi. İstanbulun yakı- şıklı ve sükseli erkeklerinden Fehmi Behlilin, sarı operuku, gözlüğü ve mandoliniyle londralı bitniklerden çok az farkı vardı. Dışişlerinden Rahmi Gümrükçü ve eşi ise "Bit- nik partisi"nin diplomatik havasım veriyorlardı, ama Caddebostana ge- ce yarısından sonra geldikleri için sükseleri kısa sürdü. Kadın yogistler İstanbulun sayılı işadamlarından Fuat Bezmen, ikinci evliliğinin arefesinde yeni bir felsefeyle ortaya çıkmış, gazetelere beyanat vererek, yogonun faziletlerini Şimdi yogoculuğu ne âlemde, belli değil ama, attığı tohum filizlenmiş durumda. İstanbulda birçok kişi, artık yogoyla uğraşıyor. Bu sporun çok moda olduğu klüplerden biri de Modadaki Lozan Klübü. Falih Rıfkı Atay filan yogo yapmıyorlar ama, yazar Haldun Taneri, kuvvetli bir kişiliği olan eşi Leylâ Taneri, İstan- bul Üniversitesinden Prof. Moranı, TİP'li bir kadın avukatı, lotus gös- terileri yaparken görmek mümkün. Lozanın yogistleri, bu sporun felse- fesini de iyice benimsemişler, özel sohbetlerinde de yalnız o yogodan bahsediyorlar. Kayakçı kadınlar İstanbulda su kayağı da yogo kadar ilgi çeken bir spor. Bu modayı Türkiyeye, Haydarâbadın genç Nizâ- mı Bereket Cah getirmişti. Şimdi Boğaz ve Marmara, kayakçılarla dolu. Güzel kayak yapan kadınların başında, Hanzade Sultan geliyor. Prenses Esra Bereket Cah, Emin ve İlter Çiftçinin "kızları Esen Çiftçi, Yeniköyden Cenap Pekiş, Filiz Sa- buncu da su üzerinde güzel kayan kadınlar ve gençkızlardan. Bu su kayakları deniz trafiğini epeyce ak- satıyor ama, mavilikleri köpürterek 12 Ağustos 1967 anlatmıştı.. ilerleyen modern su perilerini sey- retmekten de hiç kimse şikâyetçi değil. "İç bade, güzel sev.." Başbakan Süleyman Demirel, Tür- kiye'de 26 milyon özel sektör men- subu bulunduğunu açıklayınca, şa- ir-fıkra yazarı, yani "kalem erba- bı" Mehmed Kemale de ilham gel- miş olacak ki, gazeteciliği bırakıp, Ankarada Bayındır sokakta bir mey- hane açtı: "Kalem"! Mehmed Ke- mal, bugüne kadar, müşteri olarak meyhanelerde -örneğin "Üç Nal'da, "Kürdün Meyhanesi "nde, "Yorgun Savaşçılar" da, "Gül Ağacı"nda, bel- ki "Mantar" da. görmeyi arzuladığı özellikleri burada (biraraya getir- miş. "Kalem", sessiz ve ağaçlıklı Bayındır sokakta sade, temiz ve en TÜLİDEN HABERLER önemlisi, ucuz bir yer. Şairler, yazar- lar, politikacılar, gazeteciler çevresi- nin yeni karargâhı, "Kalem" olmuş. Son günlerin "Gül Ağacı'nın ve "Yorgun Savaşçılarının müdavim- leri şimdi "Kalem"e devam ediyor- lar. Kimler yok ki!. Muzaffer - ranlar, Fethi Giraylar, Sermet Ça- ganlar, Osman Akollar, Hürrem Ar- -anlar, oMahir Oruçlar, Ömer Fa- ruklar, daha daha Hakkı Torunoğ- lu ve Güneri Civaoğlular ve daha kimler, kimler, Ankara akşamlarının zevkini Mehmed Kemalin "Kalem"- inde çıkaranlar arasındalar. Mehmed Kemal, herhalde, bir yandan dostlarıyla "muhabbet" e- derken, bir yandan da milyoner ol- manın denemesini yapıyor olmalı. Hadi hayırlısı...