AKİS ka yargı merciinin Anayasa Mahke- mesinin yetki sınırını tayin etmeğe kalkışması, Anayasaya aykırı düşer. Herhalde Başbakan, bir dil sürçme- si ile Anayasa Mahkemesinin, suç mevcut olup olmadığına karar vere- ymiyeceğini söylemiş olsa gerektir?." Mesele, Anayasa Profesörünün nâzik üslübu ile bir "dil sürçmesi"- ne bağlandı ve sonra da, başlıyan daha büyük gaf serisi içinde uyudu. AP'li basınla iktidar çevrelerin- deki tepkiler birkaç gün bütün memleketi eğlendirdi. Neler yazıl- madı, neler söylenmedi ki!.. Tabii, en büyük çamları devirmekte "Ton- ton", birinciliği kimselere bırakma- dı. O asap bozukluğu ile yazdığı bir yazıda, Çetin Altanın yazılarından şikâyer ederek şöyle soruyordu: . Meclise gelen dosyasındaki yazında. "İktidarın iri itlerinden biri..' diyor. Kim bu iri it? Başbakan Demirel mi?" Bir küfür duyunca hemen Baş- bakanı hatırlaması, Tontonun eski münasebetsizliklerini de çok geride bırakmıştı. Zafer ve Son Havadis başyazar- ları ise, Karagözle Hacivat misali, birbirlerini ,aynı gün çıkan makale- leriyle yalanladılar. Mümtaz Faiz Fenik, Anayasa Mahkemesinin kara- rı ile iktidarın uğradığı büyük yenil- giyi hafifletmek için tevile sapıyor, "Partinin değil, Meclisin kararı" di- yor, ıkınıp sıkınarak, Meclisin kara- rına Hükümetin müdahale etmedi- gini, İktidarın ilgisi olmadığını is- pata çalışıyordu. Füruzan Tekil ise, ayni gün Zaferde, "TİP ve Çetin Ak -an, maçın birinci raundunu kazan- mış bulunuyor. Ancak, daha başka raundlar vardır" diyordu. Ona göre bu, bir maçtı ve bu raundu kaybe- den İktidar, neticede kazanacaktı. Hedef. Anayasa Mahkemesi! Sonra, "yenilgi mi, değil mi?" tar- tışması bir yana bırakıldı. Zira, işin "saklanacak, gizlenecek tarat; yoktu. AP İktidarı, dokunulmazlık meselesinde bal gibi bozum olmuş- tu. Hezimetin öfkesiyle bir kaba- hatli aramağa başlandı ve hemen de bulundu: Anayasa Mahkemesi!. On- ce dolaylı olarak ve usulden, sonra açıktan ve sert şekilde, bu müesse- seyi hedef alan saldırılar başladı. 12 Ağustos 1967 Kulağa Küpe Biraz ihtiyat sayın Bayım! Milliyet e Milliyette bir : Demirel ve elin- de bir hz , ".M.P. Milletvekili İsmet Kapısız bu, sırada Başbakana bir salatalık vermiş ve Muha- lefetin mahsulünü size ikram ediyorum' şeklinde konuşmuş- tur. Başbakan da salatalığı so- yup yerken, 'Dip e tarafinın Muhalefet kadar acı olduğunu söylemiştir." Bir Başbakan böyle millet- vekilini, olsa olsa, tersler. Ka- ba nüktesine katılmaz. Sonra bakarsınız adama: "Herkesin elindeki...” diye de sesleniverirler! Milli iradeden demvuruluyor, Mecli- sin itibarının mahkeme kararları- nın Üzerinde olması gerektiği -sanki herkes cahilmiş gibi- iddia ediliyor- du. Meclisi ve AP Grupunu münferit müracaatlarla toplantıya çağıranlar oldu. Son birkaç gün içinde Mecli- sin toplantıya (o çağrılması fikrine taraftar kazanmak için açıktan bir bilim ve sosyalizm yayınları: 3 PEKİN MOSKOVA ÇATIŞMASI anlaşmazlığı, dünya önünde açığa vuran"tarihi iki belge: İki merkezin birbirini en ağır biçimlerde suçlayan ünlü kar- şılıklı mektupları İsteme adresi: Bahçelievler, 22'nci Sokak No: 12/A — Ankara Fiyatı: 10 lira (Akis: 309) YURTTA OLUP BİTENLER faaliyet (o başladı. Meclis (Başkanı Ferruh Bozbeyli, şahsi takdir hak- kını kullanarak, Meclisi toplantıya çağırmıyacağını belli etmişti. Hem, ortada, gerekli 90 imza da yoktu. Aslında, bu 90 imzanın sağlan- ması da pek kolay görünmemekte- dir. Milletvekillerini tatilden geri getirmek, deveye hendek atlatmak- tan kolay değildir. Ama buna rağ- men, bölgelerine giden ve orada seç- menlerinin karşısında sıfıra yaklaş- --Ş bir itibarteinde kalakalan ikti- dar milletvekilleri, iş yapar görün- mek için, Meclisin olağanüstü top- lantısını talep eder görünmek 7Zo0- rundadırlar. Bozbeyli bu işe yanaş-, mayınca da, kulislerde onun bir da- ha başkan seçilmiyeceği, yerine Sü- leyman Beyin de istediği kimsenin, Hasan Dinçerin aday gösterileceği fısıldanmağa başlanmıştır. işin doğrusu, Meclisin olağanüs- tü toplantısından bu kadar fazla bahsedilmesi, İktidar mensupları için yeni bir açmazdır. Çünkü, eğer Meclisi toplıyamazlarsa, bir bece- riksizlik daha yapmış olacaklardır. Aynı şekilde, Anayasa değişikliğin- den bahsetmenin de böyle bir sakın- cası vardır. Ama, bunun böyle oldu- gunu görmek için, basiretin bağlan- mamış olması gerekir. Kuru gürültü, hiçbir şeyi hallet- memektedir. Meclis komisyonları- nın, Güven Partisi kurulduktan son- ra, Anayasaya uygun nitelikten çık- mış olması, İktidar için pek kötü bir gerçektir. Anayasa Mahkemesi, dokunulmazlıkla ilgili Meclis kara- rını bu yüzden bozmuştur ve yanlış kurulmuş komisyonlardan geçerek kanun haline gelmiş bütün metinler için aynı tehlike mevcuttur. Yetki Kanunu, İkinci beş yıllık plân, Ha- cettepe Üniversitesi Kuruluş Kanu- nu, iptal tehlikesiyle (o karşıkarşıya bulunan kanunlar arasındadır. Doğrusu ya, bu Meclis ve bu İk- tidar çok başardı ve becerikli bir çalışma devresi geçirmiştir! Şu günlerde en çok anlatılan fıkra, bindiği dalı kesen adamın hi- kâyesidir. Bilindiği gibi, bindiği da- lı kesmeğe çalışan adama Nasred- din Hoca, "Kesme oğlum, düşer- sin!" demiş ve dinletememiştir. A- ma kısa bir süre sonra dalla birlik- te yere inen adam, Hocayı bulmuş ve "Aman Hocam, düşeceğimi bil- din; o halde, ne zaman öleceğimi de bil!" diye yalvarmıştır. 15