AKİS içinde, Yetki Kanununun hazırlanış gerekçesini AP Grupuna açıklarken bu örnekten faydalanmış ve ihale- nin gecikmiş olmasını buna yakın bir şekilde (o açıklamıştır. Halbuki tasarı kanunlaşırsa, daha önce süt- ten ağızları yanan memurlar, bu de- fa sütün sıcak olduğunu bile bile iç- mek zorunda kalacaklardır. Bunun sebep olacağı rahatsızlıkları şimdi- dn kestirmek ise hiç de güç değil- : Geniş çapta ayıklamalar veya istifalar olacaktır Meselenin bir beyle garip tarafı da, tasarıyla getirilmek istenen bir- çok konu hakkında, yürürlükteki kanunlarda hükümlerin mevcut bu- lunduğudur. AP Hükümeti, ya bun- ların bir kısmından haberdar olma- dığı için, ya da bu kanunların kap- samım genişletip o pekiştirmek için özlerini yeni tasarısına da almıştır. "Döner döner gene okur!" Demirelin ve Hükümetinin bu ta- sarısı, yasama organlarının bazı yetkilerini de kapsamaktadır. Bu yüzden, Anayasayla açık çelişki ha- lindedir. Ayrılacak fonlar bütçeden alınacak paralardan ibaret olacağı- na göre, Hükümet, kararname ile bütçede de değişiklik yapabilecek. tir. Bu, bütçe yetkisinin -kısmen U olsa- Meclisin elinden alınması an lamını taşımaktadır. Ayrıca, tasarı. nın tanıdığı özel yetkilerle çıkarı- lacak kararnameler sayesinde Mec- lisin kabul ettiği plânda, Meclise danışmadan ve onun onayını alma- dan istenen rr yapılması mümkün olacaktır. Bütün barlarını, dışında tasarı, Türkiyede, bir durumu tekrar su yüzüne çıkaracaktır. Bu, nüfuz ti- careti, görevi kütüye ullanma ve çeşitli (o yolsuzluklardır. £ Birtakım kimseler, bu fonlardan yararlanmak için -geçmiş devirde olduğu gibi- her yolu deneyeceklerdir. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, bu tasarının kanunlaşması sonu- cu yaratılan ortamın Zararı, yine özel sektöre dokunacakta. böyle bir ortam, gayrimeşru ka. zançlar ortamıdır. "Sandıktan çıkma" İktidar, muh- temelen, önümüzdeki günlerde, kanunu Meclisten geçirecektir. Fa- kat, ondan sonra olacakların içinden kolayca çıkacağa benzememektedir. Zira, bazı partiler, bu arada CHP ile TİP, Anayasa Mahkemesine baş- vurarak, kanunun iptalini isteye- ceklerdi 22 Temmuz 1967 Televizyon "Pahalı oyuncak" (Kapaktaki iv) İkinci beş yıllık plânda, ey televizyonun kurulmasının kabu- lü ile bir yılan hikâyesi nihayet sona erdi. Il Ocak 1968 Pazartesi saat 19.00'da televizyonlarının düğmesi- ni çevirecek olan mutlu Ankaralılar, yani bu fiyatlarla dahi televizyon alabilmiş olanlar-, şu programı bile- yecekler: 19.00 Açılış ve program, haber- en e aj 20.45 Tele-haberler 21.00 Kapanış Başlangıçta sadece Ankara ve yakın köylerine ulaşacak olan TRT'- nin televizyon yayını haftada beş gün 2'şer saat, Cumartesi ve Pazar günleri ise 2 saat 45 dakika devam edecektir. Cumartesi günleri eğlen- ce ve müzik programları daha uzun tutulacak, Pazar günleri, 45 dakika- lık polisiye film gösterilecektir. Düzenlenen yatırım programı gerçekleştirilebilirse, ikinci beş yıl- ık plânın son uygulama yılı olan 1972'de Televizyonun a alanı An- Semih Tuğrul Doğru söyleyeni.. YURTTA OLUP BİTENLER kara, İstanbul, Bursa, İzmir, Konya ve Adana bölgelerini kapsıyacaktır. Eğer televizyon alıcısı sahibi olabil- mişlerse, bu alanda yaşayan ve Tür- kiye nüfusunun yüzde 37'sini teşkil eden 12 milyon türk vatandaşı, ya- yınlardan faydalanabilecektir. 1982'de Dördüncü beş yıllık plân uygulamasının sonunda ise Artvinde de verici istasyon kurulacak ve böy- lece bütün Türkiyeyi kapsayan > vizyon şebekesi tamamlanmış ola- caktır. Televizyon dalgaları, bilindiği gi- bi, düz hat üzerinde yayılır, tepele- ri "aşamazlar. Bu yüzden, televizyon yayınlarını bütün memlekete ulaştı- rabilmek için, Türkiyenin b bütün sivri noktalarına büyü küçüklü 'vericiler vers tirmek. Kl vericileri birbirine bağlamak gerek- mektedir. Bütün Türkiyeyi m cak televizyon şebekesi için 15 yi 31 ana verici, 913 yardımcı verici ve bunları birbirine ve stüdyolara bağlıyacak 89 radyo- link hattının urulmasına: ihtiyaç vardır ki bu, milyarı aşan bir, masraf demektir. Sadece ilk beş yılda alıcıların temi- ni için yapılacak masrafla birlikte yatım milyarın üzerinde para harca- nacaktır. Televizyon işletmeciliği de çok pahalı bir iştir. Örneğin, yaban- cı menşeli bir televizyon filmini de- &il satın almak, sadece yarım saat e için dışarıya 50 dolar -500 ra- ödemek gerekecektir. Ve tele- vizyonda yılda yüzlerce saat film göstermek gibi bir zorunluluk da vardır. Canlı yayınlara, hattâ fo- toğraflara yapılacak masraf ise bun- dan daha az değildir. Türk Televiz- yonunun gecikmesinin başlıca se- beplerinden biri, budur. Siyasi yö- neticiler, astronomik' seviyeyi bu- lan masraflardan endişe duymuş- lar, içmek için ayranı yokken tahtı- ravanı ile gezmeye gider duruma düşmek istememişlerdir. Bir başka endişe, televizyon alıcılarının pa- halı olmasından doğmaktadır. İş iyi organize edilemez ve sosyal öl- çülere önem verilmezse, harcanan milyarlar, satın alma gücü televiz- yon cihazı almağa yeterli küçük bir zümreye salon eğlencesi sağlamak- tan başka bir anlam taşımıyacak- tır. Televizyonun en ileri taraftarla- rı da bu sakıncaları kabul etmekte- dirler. TRT Teknik Genel Müdür Yar- dımcısı Doğan Erden, bu konuda, geçen hafta, "— Televizyon, televizyon diyo- 9