YURTTA OLUP BİTENLER malinin önüne baraj olmasıdır. Bi- lindiği gibi, montajcılar için en ile- ri ve kârlı durum, yine, montajdır. Oysa, 15 yılda 1000'e yakın verici kurmak, 1972 ihtiyacı olarak hesap- lanan 200 bin alıcıyı temin etmek zorunda bulunan Türkiyenin men- faati, televizyon alıcısı, vericisi ve stüdyo malzemesi ile birlikte, başka sahalarda da kullanılabilecek ve döviz kazandıracak bir elektronik sanayiine, televizyon kurarak yarat- tığı talep hacminden yararlanarak, sağlam şekilde adım atmaktır. Bu, mümkündür de... Türkiye, hem ken- disi geniş bir pazardır ve hem de Ortadoğuya satış yapabilir. Bu özel- likleriyle, büyük batılı firmalar için caziptir. Bu firmalar, patent ve a- raştırma kendilerine ait olmak üze- re, Türkiyede, Türkiye ile ortak bir elektronik ve televizyon sanayii kur- maya razı edilebilirler. İranda Şah böyle bir teşebbüs içindedir. Türki- ye erken davranmazsa Ortadoğuya ihracat şansını kaybettiği gibi İ- randan televizyon parçası ithal du- rumunda dahi kalabilir. Amerikan. fransız, japon ve fin firmaları bu hususta Türkiyeye teklif yapmakta- dırlar. Tabii onların da istedikleri tavizler vardır. Örneğin reklâmlar- dan pay istemektedirler. Fakat akıl- lıca yapılacak bir pazarlık, milli çı- karlara en uygun bir formülle ve reklâmlardan pay verilmeden de sonuçlandırılabilir. Tabii bu durum, montajcılarla, Türkiyede bir büyük firma ile ortak olunarak gerçek sanayi kurulması teşebbüsünü destekliyenler arasında çatışma yaratmıştır. Bu çatışmanın sonucu, Türk Televizyonunun gele- ceğini, sosyal ve ekonomik yapı içindeki olumlu veya olumsuz yeri- ni doğrudandoğruya etkiliyecek öl- çüde önemlidir. Karar meselesi Bir ufak stüdyonun kurulması ve plâna giren bir cümle, Türkiye- nin karşısına, aslında, dev mesele- ler çıkarmıştır. Şu devre, karar dev- resi olduğu için, hayati önem taşı- maktadır. Yanlış bir karar, plânlan madan, çok iyi incelenip hesaplan- madan atılacak bir adım, çok acı çektirir. Şu kritik anda, TRT'nin başında şanssızlık (o dolaşmaktadır. Genel Müdürün hastalığı ve göre- ve dönüp dönmiyeceğinin belli ol- 14 maması, Kurumu çekingen bir du- ruma sokmuştur. Örneğin, uzman- ların ve Plâncıların, bir televizyon ve elektronik sanayii kurulursa, bu- nun türk ortağının TRT olması ko- nusunda bir görüşleri vardır. TRT Kanunu buna uygundur. Ama TRT, Genel Müdürün yokluğu ve Kuru- mun karşıkarşıya bulunduğu siyasi baskılar yüzünden gerekli enerjik adımları atacak, akıllı ve cesur pa- zarlıkları yapacak ortamda değil- dir. Bu çekingenlik yanlış ve zararlı- dır. Montajcılara karşı kontrol sa- vaşı açmış bir Mehmet Turgutun Bakanlık yaptığı Hükümetin yapa- cağı da -eğer bu, göz boyama değil- se-, siyasi (osürtüşmeyi bu mesele için bir tarafa bırakıp, TRT ile ya- kın işbirliği kurarak televizyon ve elektronik sanayii okonusunda en isabetli ve milli çıkarlara uygun ka- rarı sağlamaktır. Yakında almanlar, Ankara tele- vizyon vericisini teslim edecekler ve bu, Yenimahalle sırtlarındaki Dede doruk tepesine yerleştirilecektir Oysa, verici için en uygun yer, El- madağdır. Fakat Genel Kurmay, bu- rada CENTO'ya ait tesisler bulun- duğu gerekçesiyle Elmadağ için izin vermemiştir. Yenimahalle sırtların- AKİS daki anten, Ankara Kalesinin he- men arkasında kalan bir alana, ya- yını iletemiyecektir. Ekim sonunda bu verici kurul- duktan sonra teknik deneme yayın- larına başlanacak, Ocakta da günde iki saatlik düzenli programlar baş- lıyacaktır. Televizyon o yöneticileri- nin karşıkarşıya oldukları önemli bir güçlük, elde, yeterli sayıda ye- tişmiş eleman bulunmamasıdır. Son- baharda Türkiyede açılacak kurs- lardan çıkacak olanlar ve daha ön- ce Almanya ve İngilterede eğitim görmüş elemanlar, 60 kişiyi geçme- yen bir program kadrosu meydana getirmektedirler. Ama televizyonda bir saatlik canlı yayının hazırlan- masına günler ayrıldığı, BBC'nin sa- dece sözleşmeli sanatçı olarak 20 bin kişi çalıştırdığı o hesaplanırsa, mini - televizyonumuzun karşı kar- şıya bulunduğu büyük problem an- laşılabilir. Bu bakımdan, başlangıç- taki yayınlar acemice ve deneme mahiyetinde olacaktır. Fakat dünya- nın hiç bir yerinde seyirci tolerans sahibi değildir ve TRT, 1968 Ocağın- dan itibaren, radyo yayınlarından uğradığı salvoların yanma, televiz- yon yayınlarım hedef alanların ekle- neceğini hesaplamalıdır. Bir televizyon vericisi çalıştırılırken Üç buutlusu yakın 22 Temmuz 1967