HAFTANIN İÇİNDEN Biz Güllahici Değiliz Eğer Amerika zannediyorsa ki Türkiye, her ne olursa ol- sun Atlantik ittifakı içinde kalır, eğer Amerika zan- nediyorsa ki Türkiye, her ne olursa olsun Batı ile bağla- rını bugünki halinde muhafaza eder Amerika fena halde yanılıyor demektir. Tuttuğu yol üzerinde gitmekte devam ederse, Amerika bunu görecektir. Türkiye "Aman Yuna- nistan komünizme kaymasın", "Aman Makarios Kıbrısı Akdenizin içinde bir Küba yapmasın" endişelerinin bede- lini ödemekle mükellef değildir, Makarios-Papandreu iki- lisinin, bizim hiç meçhulümüz olmayan bir rum kurnazlı- ğıyla müştereken oynadıkları oyun belki oBeyaz Sarayın sakinlerini kandırabilir. Ama rum şantajına bir fidye ver- mek gerekiyorsa Amerika bunun için kendi kesesine el at- malıdır. Amerikanın, Türkiye sırtından el sevindirmek hakkı yoktur, Türkiye bugüne kadar NATO için çok fedakârlık yap- mıştır. Milletçe bundan dolayı bir şikâyetimiz yoktur. Biz Atlantik ittifakını bir müşterek ve karşılıklı yardım and- laşması olarak anlamışızdır. Bu çerçeve içinde bizim üs- tttmuze düşen yük. kuvvetli bir orduyu ayakta tutmak ol- muştur. Bunu yüksünmeden yapmışızdır. Halbuki Türki- ye hiç bir zaman zengin ve müreffeh bir memleket olma- mış, daimi surette kalkınma gayreti göstermek zorunda kalmıştır. Buna rağmen, başka sahalarda çok daha verimli olabilecek milli gelir payını askeri masraflara seve seve harcamışadır. Milletlerarası (o siyasi dengeye dayanarak, daha doğrusu bununla oynayarak hemen hiç askeri mas- raf yapmayan memleketlerin varlığını görmüşüzdür fa- kat o yola hiç iltifat etmemiştedir Müttefiklerimizden bir talebimiz bulunduğu zaman da, asla şantaj kokusu taşı- yan usüllere başvurmamışladır hiç istemediği halde çıkmış bir mesele dolayısıyla kuzey komşusu ORusya tarafından tehdit edilmiştir. Gerçi "tavşana kaç, tazıya tut" politi- kasının yaman üstadı Kremlin bu tehdidinde açık bir şey söylemekten dikkatle kaçınmıştır, o Bahsettiği "Kibrisin bağımsızlığı ve hükümranlığı", "Adanın bütünlüğü", "As- keri istilâ teşebbüsü" ve onların yanında "türk ve rum ce- maatlerinin menfaatindir. Böyle olunca, doğrudan doğruya bir tehdit bahis konusu değildir ve Rusya tarafından ya- pılmış kesin taahhüt de yoktur Ancak Türkiye Cumhu- riyeti Hükümeti ve türkler (o beklemesizdir ki Amerika, NATO müttefiklerimiz (o böyle hallerde bizim aldığımız tarzda bir vaziyet alsınlar Kibrisin istilasına teşebbüs ettiğimiz. oOAdanın bağımsızlığını ve hükümranlığın so- rumsuzca tehdit ettiğimiz takdirde değil ama, milletlera- rası anlaşmalarla bize verilmiş hakları kullandığımızda te- cavüze uğradığımız takdirde derhal bizim yanımızda yer alacaklarım bildirsinler. NATO'dan ne bir ses çıkmıştır, ne bir nefes. Amerika ise Kıbrıs meselesini Rusyanın çıkarmadığı bahanesiyle, bu yüzden Rusyayla kapıştığı- mız takdirde bizi yalnız bırakacağını inanılmaz bir fütur- suzluk - ve sevimsizlikle - bildirmeye kadar işi götürmüş- ür Sonra bir gün Türkiye, er Türkiye imkânları sonuna kadar kullanmaya ka- Eğ rarlı. “Batıya samimiyetle bağlı ve Atlantik ittifakının ya- Metin TOKER şaması için arzulu bir müttefik olmasaydı. Türkiyenin ba- şında bir İnönü değil de bir Papandreu veya bir Makarios bulunsaydı NATO'nun Bakanlar Konseyim derhal top- lantıya davet eder ve bir vaziyet almasını isterdik. Bize yalnız bırakılacağımız resmen O bildirilince de, efendice "Allahaısmarladık beyler!" diyebilirdik. Bunu yapmadık. Beklemeyi tercih ettik. Bugünkü durum Amerikanın, kesin bir hal çaresinin en kısa zamanda bulunması için Ankara, Atina ve Lefko- şe üzerinde bütün tesirlerini kullanması devridir. Rumla- rın yaydıkları ve Rusyanın kurnazca desteklediği hava, aman bir hal çaresi en kısa zamanda bulunmazsa Maka- riosun ruslarla anlaşacağı havasıdır. Papandreu; sanki bu- nu önlemek için cansiperane gayret sarfetmektedir. Pa- paz hiç bir şartı kabul etmemekte, türklere hiç bir şey vermemekte, Adanın kayıtsız ve şartsız önce kendi emri- ne, sonra da kendi vasıtasıyla Yunanistana geçmesini is- temektedir. Allahtan Papandreu, kendi vaziyetinin de bu etmektedir, Bunu hemen gerçekleştirmek lâzımdır, zira komünistler gelmektedirler. Bu rum şamatası bir kapkaççılık. Adayı bir kim vur- duya getirme gayreti ve Adanın kapanın elinde kalması oyunundan başka hiç bir şey değildir Amerika ve bütün dünya bazı noktaları ciddi olarak bilmelidir. Türkiye için Adanın bir parçasının kendi mülkiyetine girmesi, öteki parçanın Yunanistana verilmesinin vazgeçilmez şartıdır Bu, bir. Hiç bir türk hükümeti, ne de türk umumi efkârı bir kiralık üssü kabul edebilir. Hükümete' bu teklif edilir- se. Hükümetbunu şüphesiz Meclise götürecektir Ama Hü- kümet Meclise bunun reddini tavsiye edecektir ve Meclis bunu ittifakla reddedecektir. Bundan kimse şüphe etmemek gerekir. Türkiye, Grivas veya başka "Enosisciler" tarafından emrivaki tarzında ilân ediliverecek bir Enosisi asla kabul etmeyecektir ve kendi rızasının bulunmadığı bir hal şek- linin gerçekleşmesine "elinde ne imkân varsa hepsini kul- lanarak" mani olmaya sonuna kadar çalışacaktır. Bu, iki, "Başka Enosisciler" arasında bazı sevgili müttefiklerimiz bulunduğu takdirde bu bizim, onlarla ittifakımızın kesin sonu olacaktır. Bu üç, Türkiye bundan bir süre önce İnö- nü tarafından söylenildiği gibi. kurulacak yeni bir dün- yada yerini bulacak güçte ve önemdedir. unanistan ve Kıbrıs Birleşmiş Milletlere "halkların kendi kaderlerini bizzat tayin etmeleri hakkı"nı bayrak ederek gitmeye hazırlanırlarken bu bayrağın bizim de bayrağımız olduğunun bilinmesi lazımdır Kıbrısta bir de- gil iki halkın, iki milletin iki parçasının, türklerin ve yu- nanlıların bulunduğunu artık herkes anlamıştır Bu iki halkın ikisi de kendi kaderlerini bizzat tayin etme hakkı- na sahip kılınmalıdır. Birleşmiş Milletlerin karsısına üs peşinde bir Türkiye çıkmayacaktır. Biz Kıbrısta üs değil ora türklerinin rum idaresinde bir sömürge milleti gibi yaşamama haklarına dünyadan saygı işitiyoruz. Bu saygıyı gösterecekler bulunacaktır. AKİS/7