YURTTA OLUP BİTENLER denizin göbeğine komünizmin sıçra- ma tehlikesi ile müthiş bir telaşa dü- şerek... Amerikanın paniğe çok benze- yen bu telâşı, eski hatalarla da beslen- diği için, hiç bir işe varamamakta, bir mesafe sağlıyacağına patinajla sonuç- lanmaktadır. Yunanlıların hesapları Amerilkalıların, oFeridun Cemal Er- binin nefis tabiriyle bir (o "Enosisci Devlet" olmasıdır ki yunanlılara bir takım büyük sözler söyletmektedir. Ni- tekim bitirdiğimiz haftanın sonunda Yunan Savunma Bakanı Petros Ga- rouflalias, kendisini Minadan Lefko- şeye getiren uçağın merdivenlerinden inerken fazlası ile tedirgindi. Gözlerini iyice açmış, o karşılayıcılar arasında bulunacağını tahmin ettiği pala bir bı- yığı görmeğe çalışıyordu. Nitekim a- macına ulaştı ve yakınlarda bir fotoğ- rafçı olmasını bütün kalbiyle dileye- rek karşılayıcılardan (o birine hücum etti, ona sarıldı. Crivastan başkası, ol- mıyan bu pala bıyıklı adam ile Yunan Savunma Bakanının okucaklaşmaları doğrusu pek firaklı oldu, Garoufalias Minadan beri hazırladığı cümleyi söy- lemek içsin dekorun tamam olduğuna kanaat getirmiş olacak ki, sesini tit- reter ek: — Enosis muhakkaktır!" dedi. Elbette ki Garoufalias o kadar yolu sadece bu ilki kelimeyi söylemek için çiğnememişti. Ancak gelişmeler o şek- li almıştı ki Atina Hükümeti için mümkün olduğu kadar sık olarak E- nosisi tekrarlamak ve Kıbrıstaki rum liderlerini de aynı emelin yolcusu gör- mek bir ihtiyaç haline gelmişti. Kulağa Küpe Çirkin kurttan kim korkar? Amerika, Kıbrısla ilgili bir a- merikan teklifini bize sokuş- turmak için göz dağı veriyor: "Eğer bunu kabul etmezseniz, Kıbrıs bir komünist ada haline gelebilir!" Ayıp ettin, Coni! Bizim etrafımızın dörtte üçü zaten komünist. Buna, Kıbrıs eklenmiş- Amma gam! Kıbrıs bizim karış karış bildiğimiz bir Makariosun yatak odasını sey- redebilirsin. o Türkiyede oObuna kimse metelik vermez. Herkesdeki yürek, Kübadan korkup da onunla bir türlü, baş ai amerikan yüreği mi, be Con, Atinanın bütün gayesi Amerikaya şu hissi vermekti: Rusyanın yardım vaadinden sonra Lefkoşede hava de- gişmiştir. Kıbrıslı rum idareciler ar- tık Enosis kadar bağımsızlıktan da bahsetmektedirler. Bu muhteris politi- kacılar bağımsız bir Kıbrısta daha kolay dalavere çevirebileceklerini san- maktadırlar. Onun için aman, hep bir ağızdan mümkün olduğu kadar çok "Enosis" diyelim ve kıbrıslı idarecileri de buna mecbur edelim. Bu yüzdendir ki, Makariosun hem. palan Sovyet yardımı lâfından bir türlü vazgeçmemekte ve Enosis lâfını da sık sık kullanmamak için özel bir dikkat göstermektedirler. Makariosun Dışişleri Bakanı oKipriyanu bu son haftayı, yakında yardım müzakereleri için Moskovaya uçacağını diline pele- senk ederek Atinaya (o gidip-gelmekle geçirmiştir.. Ancak bu Moskova Se- yahatinin tarihi de bir türlü tâyin e- dilememektedir. o Kipriyanu Atmada yaprığı temaslarda Moskova Seyahati- "Demoklesin kılıcı" gibi bir şantaj yenisi Olarak kullanmakta, zaman bu seyahatlerden birinde Kipriyanu m e aldığı teminatın sonu- cu olara "— Adaya yeniden bir saldırı vuku bulduğu takdirde Yunanistan bütün kuvvetleri ile yardıma gelecektir" de- miş ve kendisinin Moskova seyahati- nin karar halinde olmayıp sadece "in- celendiğini"" söylemiştir. İşte tam bu sırada Kıbrıs Bum Cemaat Meclisi Başkanı Kleridesle (oMakariosun özel temsilcisi (o Lissarides, o Kipriyanunun yumuşamasını telafi etmişler ve Rus- ya ile yardim görüşmelerine başlandı- , bu yardımın mutlaka gerçekle- şeceğini ifade etmişlerdir. Zaten kıb- --slı rum politikacılar, herhangi bir sabit politikaya bağlanmamaya yemin liymiş gibi hareket etmektedirler. Ma- kariosun özel temsilcisi Lissarides işe bu konuda rekor sayılabilecek tipler- Dışişleri Bakanı Erkin otomobilinde ve Hariciye Köşkü önünde Çat orada çat burada AKİS/10