KIBRIS OLAYLARI letilmeden memlekette vatandaşı bez- gin şevksiz, gayrımemnun halden kur- tarmak kolay kolay Kaabil olmayacak- tır. Bugün Hükümet herkesten iyi bil- mektedir ki şikâyet sebeplerinin bir çoğu tamamile ELA ve mânevi tesir- lere dayanmaktadır. Bunlara, bir mâ- nevi seferberlikten çeoşka şeyle karşı çıkmak imkânı yokt Hükümet, takkesini önüne koyarak bu noktayı dikkatle düşünmek ve ge- reğini yapmak zorundadır. Bu yaz ay- larında üzerinde çalışılacak bir plân ış ve önümüzdeki baharda başarıyla işletilebilirse çok seyin çok kolay de- ğişeceğini herkes görecektir. Türkiye- de oyların partilere dağıldığı ancak bir nisbet dahilinde doğrudur. Aslın- da oyların istikametini memleketin ha- vası tâyin etmektedir. Artık partiler oyları kazanan değil, oyları derleyen mekanizmalardır. Bir silkinme önümüzdeki seçimle- rin sonucunda başlıca tesir unsuru o- lacaktır. Hükümet yağı, şekeri, unu o- lan bakkal gibi helvayı yapıp yiyeme- sebep bulunmayacaktır. Ama Türkiye böyle bir açıkgözün eline bir defa düşmüştür ve bakkal dükkânı, serma- yesini tamamile kediye yükletmiş hal- de, açıkgözün elinden güç halle kurta- rılabilmiştir. Türkiyenin böyle bir tecrübeye tek- rar tahammülü bulunmadığına göre Hükümetin gözünü açması, istikbal i- çin tek garantiyi teşkil etmektedir ve tarafsızların ısrarı en çok bundandır. Cenevre Dananın kuyruğu (Kapaktaki arabulucu) Heber ilk olarak İngilterenin Times gazetesinde çıktı. İngilterenin Ti- mes gazetesinde çıktı ve çok kimseyi ayım İngiltere Dışişleri Bakanlı- "yaz" dediği her şeyi yazmasa bile » 'yazma" dediklerini yazmadığı bi linen meşhur gazete, sütunlarında bu habere niçin yer vermişti? Zira haber, tamamı itibariyle doğru olmasa da doğru taraflar taşıyordu ve bir resmi elden geçtiği muhakkaktı. Times, ilgi çeken haberinde, (Kıbrıs ile alâkalı olarak Cenevrede devam eden görüş- melerde Adanın Yunanistana bırakıl- ması, buna mukabil Yunanistan. sa- hip olduğu Meis adasının (o Türkiy verilmesi yolunda bir “temayülün belir. AKİS/8 diğini yazıyordu. Haberde öyle bir ha- va vardı ki yunan başbakanı Papand- reunun Londrayı ziyareti sırasında bu teklif, İngilterenin ( Dışişleri Bakanı Butler tarafından kendisine yapılmış- 1 Haber, Atinada süratle tekzip edil- di. Butler yunan başbakanına böyle bir teklif yapmamıştı. Fakat Atinada, iki kere ikinin dört ettiği hususunda Papandreu ile bir yabancı devlet ada- mının mutabık kaldığı yolundaki bir haberin bile tekzip edileceği bilindi- ğinden yalanlama fazla kimseyi ikna etmedi. Hatta, ortada böyle bir tema- yülün bulunduğuna dair inançlar kuv- vetlendi. Papandreu Akılsız adam Bir kaç gün sonra Atina, "Ache- son'un teklifleri" adı altında başka bir teklifi açıkladı ve yunan başken- n muteber misafiri Makarios bun- bain reddedildiğini yâr-ı vefakârı ii pandreuyu da ilzam ederek bildirdi. hâdisenin ertesi günü ise Atina a heson'un teklifleri" diye bir şeyin bu- lunmadığını ilân etti ve bu sefer öyle bir hava yaratıldı ki sanki açıklama Papazın marifetidir ve bunda Yunanis tanın bir günahı yoktur. Bütün bu karışık havadisler için- de gerçek, Cenevrede bir takım görüş- melerin devam ettiği fakat bu görüş- melerin mahiyeti hakkında herhangi bir açıklamanın yapılmaması (hususunda ilgili taraflardan ricada bulunulduğu- dur. Bu ricaya rağmen ilk kaçak Lond- rada, ikinci kaçak Atinada patlak ver- miştir. Ricaya en ziyade Washington ile Ankara riayetkar kalmışlardır ve aslına bakılırsa bundan dolayı - tama- mile haksız olarak- iki memleket ara- sında gene bir soğuk hava esmiştir. Halbuki OCenevrede, yunanlıların dışındaki tarafların samimiyetle ara- dıkları, herkesçe kabul edilebilecek bir kesin ve devamlı hal çaresidir. Onun için, üzerinde durulan oher plânın Türkiye bakımından da, Yunanistan bakımından da, Adadaki cemaatler ba- kımından da hoşa gidecek yanları bu- lunduğu gibi hoşa gitmeyecek cephe- leri de bulunmaktadır. Cenevrede kimler var? ÇGenevrede Kıbrıs işine devamlı ve kesin bir hal çaresi aranması te- şebbüsü Türkiye ve Yunanistan Başba- kanlarının Washington'a yaptıkları, zi- yaretin neticesidir. Fikir amerikanlar- dan gelmiş, türkler ve yunanlılar bu- nu kabul etmişlerdir. Yunan Başbaka- nı Papandreu türklerle doğrudan doğ- ruya bir masa başına oturmayı, Yuna- nistanda bizzat tahrik ettiği (o hisler dolayısıyla göze alamadığından kulağı- nı başının arkasından göstermek zaru- reti hasıl olmuştur. Cenevreyle ilgili muamele şudur: bulucusu, finli mat (oTuomioja vardır ya.. Bu arabulucu Cenevrede karargâhını okuracak ve bir yandan türklerle, diğer taraftan yunanlılarla temas ederek Kıbrıs için kesin ve de- vamlı hal çaresi projesi hazırlayacak- Böylece o herşey resmen, Milletler kanalından geçecektir. Fakat NATO'nun güney kanadında, iki müt- tefik, Türkiye ile Yunanistan, arasın- da bir patırdı çıkmasını arzulamayan Amerika da bu hal çaresinin aranma- sına yardımcı olacaktır. Bunu temin için Başkan Johnson, şahsi temsilci olarak eski Dışişleri Bıkanı Dean Ac- heson'u (o Cenevre gönderecektir. Kendisinden yardım istendiği takdir- de Acheson hizmete hazır olacaktır. Bugüne kadar Cenevrede, bu usu- le uygun olarak görüşmeler yapılmış- tır. Herkes resmi arabulucu Tuomioja'- ya elinden geldiği kadar yardım etme- ye çalışmıştır. Türkiyeyi görüşmelerde Millet Meclisi (o Dışişleri oKomisyonu Başkanı Nihad Erim ile Genel Kurma-