KIBRIS OLAYLARI den yunanlılar Cenevredeki arabulucu- an kusturmuşlardır. Temsilcile- ri Nikolarcisis kaç defalar, Atinadan talimat gelmediği bahanesiyle görüş- meleri uyutmuş, kaçamak cevaplar vermiş, yapıcı bir tavır takınmamıştır. Arabulucular sabırla beklemişlerdir. Hep, İyimserlik içinde, "bu yunanlıla- rın söylediklerine bakmayınız; onların söyledikleri değil, yaptıkları önemli- dir" demişler, bir türlü gelmek bi yen, iyi niyeti beklemişlerdir. Buna mukabil Türkiyenin temsilcileri her meseleyi tam bir açıklıkla görüşmüş- ler, neyi kabul edebileceğimizi, neyi ka bul edemeyeceğimizi (| bildirmişlerdir. Nihat Erim müzakerelerin (o ortasında Ankaraya gelmiş, doğrudan doğruya Başbakandan talimat alarak görevi ba Bu talimatta esaslı hançer gibi saplanmış ucunu Türkiye- nin, kendi güvenliği bakımından son derece esaslı saydığı olmuştur. Bu haftanın başında Nikolarcisis de Atinada boy gösterdi. Başbakan ve Dışişleri Bakanıyla görüştü. Nikolar- cisisin kendi liderlerine söylediği, Ce- nevredeki arabulucuların kararlı ol- dukları, dananın (okuyruğunun artık koparılmasının müşterek arzuyu teşkil ettiği oldu. Cenevrede türklerin kabul ettikleri ile yunanlıların kabul etme- dikleri açıklandığı takdirde dünya umu mi efkârı önünde Yunanistanın mah- küm edileceğini de Nikolarcisis ifade- den kaçınmadı. Buna rağmen sakalı elden kaçırmış olan (oPapandreu her şeyi bir taviz olarak görmek huyunu terke muvaffak olamadı. andreu Yunanistanın başını ta- rifsiz bir derde soktuğunu farkediyor- du. Ama tarihe geçmek ihtirası ihti- yar demagogu adeta kör hale sokmuş- tu. Birleşmiş Milletler kozu (Cenevre konuşmalarına karşı havla- ma rolü Makariosun üzerinde kal- dı. Ama Papaz sanki hem Lefkoşeye, hem Atinaya hâkim gibi konuştu. Ac- eson'u o "kendi "kendini tâyin etmiş arabulucu diye istihfaf etti. etmeyecek- lerini Birleşmiş Milletler Genel Kuru- luna gideceklerini o ilân etti. Tecrübeli bir diplomat (Genevrede bütün diplomatik ustalı- ğını kullanarak Kıbrıs anlaşmazlı- gına barışçı bir çözüm yolu bulma- ya çalışan Dean Acheson uzun tecrü- besi olan bir diş politika okurdudur. AKİS/10 Papaz Makarios Tavşan dağa küsmüş de Trumanın başkanlığı sırasında önce bir süre Dışişleri Bakan yardımcılığı yapmış sonra da Dışişleri Bakanlığı- na getirilmiştir. Avrupa ve Doğu Ak- denizdeki Sovyet yayılmasını durdur- mada ihtiyar diplomatın büyük bir payı vardır. Özellikle, İkinci Dünya Savaşı sona erince Türkiye ve Yuna- nistan üzerinde başlayan (komünist baskısına karşı Amerika'nın kesin bir durum alması, Acheson'n en büyük başarısı sayılabilir. Gerçekten, İkinci Dünya Savaşı sona erip de Sovyetler Birliği Türkiyeye 7 Ağustos 1946 tarih- li notasını verince, bu notaya karşı dikilen ilk amerikan idarecisi Ache- son olmuştur. Hatırlanacağı gibi, Sta- lin ve arkadaşları bu notada, İkinci Dünya Savaşı içinde geçen bazı olay- ların Montreux Sözleşmesi ile kurulan Boğazlar rejiminin (Karadeniz dev- letlerinin güvenliğini korumaya yet- mediğini gös terdiğini ileri sürüyorlar ve bu rejimin, boğazların karadenize kıyısı olan devletlerin aleyhine kulla- nılmasını önleyecek şekilde yeniden dü zenlenmesini istiyorlardı. Bu arada, bo- gazlar Karadenize kıyısı olmayan dev- letlerin savaş gemilerine okapatılmalı ve Sovyetler Birliğine bu bölgede deniz ve kara üsleri verilmeliydi. Sovyetler Birliği Türkiyeye bu no- tayı verdiği zaman Acheson Dışişleri Bakan Yardımcılığı yapıyordu. Türki- ye Sovyet notasını cevaplandırmadan önce Washington'un fikrini de öğren- mek isteyince, Truman Acheson'ı du- rumu incelemekle (o görevlendirmiştir. Bir haftalık bir çalışmadan sonra, Ac- heson, bu notanın asıl amacının Türki- yeyi Sovyet hakimiyeti altına almak olduğu kanısına varmış ve Başkan Tru mana, Sovyet isteklerinin derhal red- dedilmesini (o öğütlemiştir. £ Aaheson'a göre Türkiyenin Sovyet hakimiyeti al- (Basın: A — 8390) — 1102