bir taktik hatası sonucu bütçe ve ta- sarılar ayrı ayrı müzakere edilmiş, yeni tasarıların sağlıyacağı (o gelirler de dikkate alınarak hazırlanan bütçe kabul edildiği halde, tasarılarla ilgili görüşmeler sürüncemede kalmıştır. Böylece ortaya, bütçenin Oo kapsadığı giderlerin kabul edilmiş olması, bu- na karşılık söz konusu giderlerin kar şılanmasını sağlıyacak gelir (o kaynak larının kabul edilmemesi gibi (oson derece garip bir durum çıkmıştır. Oysa, gerek 1964 programı, gerekse bütçedeki rakamlar, tasarıların Mart ayında kanunlaşması, şartına göre hesaplanmıştı. Böylece, bir o yandan Kıbrıs Meselesi sebebiyle oOkonu üze- rinde yeteri kadar durulamaması, Ö- te yandan da Muhalefetin savsakla- ma politikası, bütçe gelir tahminleri- min her geçen ay menfi yönde bir miktar daha değişmesine müncer ol- du. Nitekim iyimser Melen bile haf- tanın başlarında zim günü bir AKİS mensubuna : — Şimdiden 500 milyon liralık bir gelir noksanı ihtimali belirmiş- tir" demekten kendini alamadı. Gelir tahminlerindeki bu değişik- liklerin yanı sıra, yeniden bazı ek öde melere gitme mecburiyeti de bütçeye ağır bir yük tahmil etmektedir. . Me- selâ öğretmenlerin ders ücretlerine yapılan zamlar ve ilkokul öğretmen lerine ödenmesi kararlaştırılan tazmi nat ile Ereğli Demir ve Çelik İşletme lerine yapılan 95 milyon liralık yar- dım bu niteliktedir. Plancılara göre, karşılık paraların da inzimam etmesi açığı büsbütün büyütmektedir. o Böy- lece Melenin iyimser bir görüşle oor- taya koyduğu 500 milyon liralık büt- çe açığının giderek | milyar liranın da üstünde bir miktara baliğ olması mümkündür. Son olarak bir başka gider sahası da, yeni siyasi gelişmelerin tevlid et tiği olağan dışı ödemelerdir ki, bunlar da muhtemel bütçe açığı içinde önem libir yekün tutmaktadırlar. Pratik Bakan A vcak Melen, herşeye rağmen iyim- serliği elden bırakmamakta ve bu çeşit açıklara her memlekette rastla nabileceğini ifade ederek : "— Dizginler Hükümetin elinde olduğu müddetçe korkulacak Oo birşey yok. Giderleri herzaman için kısmak mümkün" demektedir. Melenin sözlerinde büyük bir ger- çek payı olmakla beraber, Hükümetin dizginlere asılması oObazen giderleri frenlemekten çok, kalkınma hareke- tinin frenlenmesi neticesini doğur- maktadır. Gerçi câri harcamalarda kı sıntı yapmak suretiyle bütçe ( açığını bir ölçü dahilinde de olsa kapatabil- mek mümkündür ama, çok defa Plân lama ile Maliyenin arası işte bu yüz- den açılmaktadır. Zira Maliye Ba- kanlığı "tercihen câri harcamalarda kısıntı yapılmasını" istemekte, fakat bu ifadedeki "tercihen" kelimesi siper alınarak yatırımlardan da kısıntıya gidilmektedir. Bu ise kalkınma felse fesinden verilen bir taviz olarak anla- şılmak gerekir. Melen bütçe açığı ile ilgili olarak: "— Belki de, iç istikraza hiç git- meden, sırf tercihen cari harcamalar da yapılacak kısıntılarla (açığı kapa- tabiliriz" demektedir. "Tercihen" kelimesinin 1963 den sonra bu yıl da tekrar kullanılması zihinlerde birer büyük istifham yarat mıştır: "Acaba bütçenin Oo hazırlanışı sırasında gelir tahminleri biraz faz- la iyimser hesaplara mı dayanıyor?" Plânlı kalkınmanın ikinci yılın- da câri harcamaların ve bir oran da- hilinde de olsa yatırımların gene ma kaslanması karşısında, herhalde böyle bir şüphe insafsızlık olmamalıdır. Dolarlar... Açılmasın aralar İs bünyede karşılaşılan çetin prob- lemlerin yanı sıra, 25-26 Haziran da Pariste yapılan Konsorsiyum top Lebit Yurdoğlu Çabalayan kaptan YURTTA OLUP BİTENLER lantısı sonuçları da Türkiye için tat- min edici olmaktan uzaktır. Toplan- tıda 1964 yılı uygulaması için gerek li olan 250 milyon dolarlık dış yardı- mın ancak 150 milyon doları taahhü- de bağlanabilmiştir. Bunun 70 milyon Al- tere tarafından o karşılanacak, ye kalan miktar ise ufak paylar linde Konsorsiyumun diğer üyeleri - Belçika, Hollanda, İsveç, İsviçre, A- vusturya ve Lüksemburg - arasında paylaşılacaktır. Bu 150 milyon dola- rın tümü program finansmanı o şek- lindedir ve başka memleketlerde Ode kullanılabilecektir. Toplantıda en ilgi çekici (husus ise, üyelerin, akrep varmışçasına elle- rini bir türlü ceplerine sokmak iste- meyişleri oldu. Geçen yıl da yardım yaparken hayli müşkülpesent odavra- nan Konsorsiyum üyeleri, o zaman bu tereddütlerini, Kalkınma Planım rea list bulmadıklarını söyliyerek izah et- mişlerdi. Ancak 1963 yılı uygulaması müsbet sonuç vermiş, Planda öngörü- len yüzde 7 kalkınma hızı, hatta bir miktar fazlasıyla gerçekleştirilmiştir. Bütün bu hususlar, üye devletler ta- rafından gayet iyi bilinmektedir. . O halde ilk imtihanını başarıyla veren Türkiye ekonomisine yardımın ihtiyaç ları tam olarak karşılayabilecek nis- bette devamında bir sakınca olmamak gerekir. Ama bütün bu olumlu verile re rağmen üye devletler bir türlü 250 milyon doların tamamını vermek taah hüdüne girmek istememişlerdir. Hattâ Türkiyenin kabul Oetmemesi iktiza eden bazı şartlar dahi ileri sürülmüş- tür. Oysa Mayıs ayında o teknisyen- ler seviyesinde yapılan bir otoplantı- da Prof. Timbergen'in de ifade ettiği gibi, Türkiye üzerine düşeni oyapmış- tır ve yapmaktadır. Artık üye dev- letlerin Türkiyenin yaptıklarını bir yana bırakarak kendi kendilerine "a- caba biz neler yapmalı, ne gibi yar- dımlarda bulunmalıyız?" diye sorma ları zamanı gelmiştir. Önümüzdeki aylarda Pariste ya- pılacak olan ikinci toplantıda geri kalan 100 milyon doların da taahhü- de bağlanacağı ilgililer tarafından i- fade edilmektedir. Hükümet Doğum sancıları Şaki ve kibar bir zat olan Devlet Bakanı Nüvit Yetkin, arkadaşları- nın savundukları görüşlerin meseleye AKİS/15