mücadelesine nasıl atacaktı? Kızının ilk taliplerini, bu endişe ile gelin ve kayınbaba hemen reddettiler. Hele is- teyen asker olursa... Bu devamlı harp senelerinde kızlarını bu çetin hayata atacak değillerdi ya... Mevhibe onyedi yaşına gelmişti ki, karşılarındaki eve bir hekim ailesi ta- rete geldi. Kahveyi getiren ince, u- zun boylu gençkız, misafir hanımın hemen dikkatini çekti. Kumral saç- ları zamanın modasına uygun, başının arkasında toplan- mıştı. oOBeyzi yüzünde çabuk kızaran pürüzsüz beyaz cildinden berrak siyah gözlerine ince uzun burnuna, müte- bessim dudaklarına, mahçup gamzele- rine kadar her çizgisi kusursuzdu. Ü- zerindeki pliseli pembe elbise ince be- lin! mütenasip endamını ortaya çı- karıyordu. Son derece zeki bir insan olan Cevriye Hanım, o anda kararını verdi, içinden "bu kız benim gelinim olacak" dedi. Böylece, insanların ka- dere karşı gelemiyecekleri bir kere daha ispat edilmiş oldu. Kısa zaman- da, hayatı muharebe meydanlarında geçtiği için katiyen evlenmek istemi- yen Kurmay Yarbay İsmet Beyle, bütün asker talipleri reddeden Mev- hibe Hanım evlendiler. Küçüklüğün- den beri duvak takmaya özenen genç- kız, fevkalade bir gelin olarak eşinin karşısına çıktı. Gelin elbisesi tül ve danteldendi. Günümüzün işlemelerini andıran pembemsi inci ve payetlerle baştanbaşa işlenmişti. Yakası kapalı idi, etek hafif genişliyerek iniyor, ar- kada kuyruk oluyordu. Bu elbiseyi ve başına taktığı telleri Bayan İnönü hâ- lâ saklamaktadır. Kız torunlarının en büyük emeli, birgün onu giyebilmek- Böylece, Mevhibe Hanımın fevkalâ- de kaderi başlamış oluyordu. O gün- den sonra kırksekiz sene müddetle e- şinin yanında, her biri tarihe malol- muş çeşitli olaylar boyunca mütevazi yerini ayni berrak bakışlar, mütebes- sim dudaklar ve büyük bir olgunlukla doldurdu. Çetin günlere doğru piğünden sonra Mevhibe Hanım Süleymaniyedeki oOevde oturmağa devam etti. Zaten eşi, düğünden kırk gün sonra Yemen cephesine gitmişti. Zavallı Saadet Hanımın korktuğu ba- şına gelmişti. Kızının ilk evlilik se- neleri hep mektup beklemek, her an ölümle karşıkarşıya gelen eşini düşün- mek ve gözyaşı dökmekle geçti. İstiklâl Mücadelesi ile bütün eski üzüntüler unutuldu. Bir avuç genç i- dealist adamın kıvılcımından meyda- na gelen ve kısa zamanda bütün yur- du kaplayan ateş sanki Mevhibe Ha- nımın içinde yanıyordu. İstanbuldaki kuşkulu son günler, vapurla Samsuna, oradan kağnı ara- balarıyla Malatyaya geliş, ilk çocuğu İzzetin hastalığı, genç kadın için çe- tin birer imtihan oldu. Annesi ile kendi kayınpederinin yanında kalıyor, çok seyrek olarak kaçamak yapabilen eşini görüyordu. Mahrumiyet ve üzün- tü senelerinin mahsulü küçük İzzet, annesinin bütün ihtimamına, babası- nın temin ettiği ilâç ve doktorlara rağmen, kurtulamadı. Yavrusunun Ö- lümüne genç kadın tek başına kat- landı. İsmet Bey kimbilir nerelerdey- Çok geçmeden, tüler “yerlerini milli sevinçlere bıraktı. İzmir düşman elinden kurtuldu, Mev- hibe Hanım eşinin yanına gitti. İkin- ci oğlu Ömer orada doğdu. Henüz be- bekken Ankaraya taşındılar. o Orada başka bir felâket (oOMevhibe İnönüyü bekliyordu: Annesi zatürreeye yaka- landı ve kurtulamadı. Yanında ağlı- yan kızına şefkatle bakan Saadet Ha- nımın son sözleri. "Yavrum, gailen de pek büyük" oldu. Bu sırada İsmet Paşa, Çankayadaki evini yaptırmıştı, ailesi oraya taşın- dı. Mevhibe Hanım üçüncü oğlu Er- dalı ve kızı Özdeni burada dünyaya getirdi. | Bu evde Başbakan, sonra YURTTA OLUP BİTENLER Cumhurbaşkanı, Muhalefet lideri ve tekrar Başbakan eşi olarak tatlı-acı o- tuzsekiz sene geçirdi. Bu yüzden, kül- fetli olmasına rağmen, evine çok bağ- lıdır. Bayan İnönü Perşembe günü Paris- ten dönüşte evine ve günlük hayatına kavuşacaklar. Kıbrıs Meselesinde müs- pet bir adım teşkil eden bu seyahat, Mevhibe İnönü için tatlı bir hatıra- dan ibaret kalacaktır. Fakat Amerika, bu "Melek Yüzlü Türk Leydisi"ni ko- lay unutamıyacaktır. Vergiler Futbolcuyuz futbolcu.. A KİS muhabiri, Devlet (Plânlama Teşkilâtı Müsteşarı Ziya (oMüez- zinoğluna ; — Beyfendi, bu kez bir AKİS'çi olarak değil de, sizi Galatasaray fut- bol takımına transfer için geldim" dedi Müezzinoğlu önce biraz şaşaladı, sonra gevrek bir kahkaha attı. Önce ki haftanın sonlarında Cumartesi ak şamı, Plânlamanın genç ve yaşlı men supları - yaşlılar, kendi o takımların da oynıyanlar için "orta yaşlılar" de mektedirler - TBMM binasının ar- ka tarafındaki sahada bir futbol ma çı yapmışlar ve Müsteşar unutulmaz bir oyun çıkararak, kaptanı olduğu "orta yaşlılar" takımım 5-1 galip ge- tirdiği gibi, son derece güç bir pozis yonda gol bile atmıştı. Ziya Müezzinoğlu gol atıyor Ofsayt mı?. AKİS/13