gösterip, az vergi ödemek, fakat pi- yasadaki itibarım O zedelememek için bunu belli etmeden istediği kadar Kre- de bu miktarlar “Kriter olarak kabul edilecektir. Körün değneği Aslında Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları Birliğinden yükselen itiraz Sesleri bir dereceye kadar eşyanın ta- biatı icabıdır. Zira birlik Türkiyenin çeşitli odalarının bütçe fazlalıkların- dan ödedikleri aidatlarla finanse edil- mektedir ve bu bakımdan birlik, tem- sil ettiği zümrenin menfaatlerini hak- üyoru bunu biraz daha vel demesi beklenemez. . bastıracak, bir takım gerekçeler bularak yeni vergile- rin lüzumsuzluğunu ileri sürecekler- dir. Bunlar, halkın karşısına yeni ver- gilerle gelen her hükümete karşı gös- terilen normal tepkilerdir. Ancak hoş karşılanmıyan husus birlik tara- fından haftanın başlarında Pazarte- si ginü BMM Karma Komisyonuna sunulan ve bu arada basına da dağı- tlan bir raporda ,bazı reformist ted- birleri sosyalist (karakterde gösterme gayretlidir ki, o silâh çoktan çakar- almaz hale gelmiş bulunmaktadır Raporun bir. yerinde vergi reform- "vatandaşın arkasını sokakda elâleme teşhir" gibi kelimelerle tenkid edil- mektedir. Bir reformun, dil reformu ile hiç ilgisi olmayan kelimelerle ve hele "böyle reform olmaz" gerekçe- siyle tenkid edilmesi karşısında hay- retini gizleyemiyen bir AKİS mensu- buna, birliğin Genel Sekreteri Bey- dağı sadece: " Sahiden mânasını anlayama- dınız mı?" diyerek cevap vermiştir. yükselen itiraz sesleri ise gerçekten son derece gariptir. Zira parti yöneti- cileri sık sık zümre değil, kitle parti- si (oolduklarını o tekrarlamaktadırlar. Oysa yeni vergiler kitleyi değil, belir- li bir zümreyi, kazançları nispetinde vergi ödemeyen bir zümreyi kapsa- maktadır. Maliye Bakanlığının ka- farkının Hazine tarafından bloke edi- lerek tekrar köy odalarına intikal et- tirilmesi kararıyla kaldırılacağına gö- re AP nin yakınmalarının nedenleri şimdiden gün ışığına çıkmış bulun- İyi YURTTA OLUP BİTENLER maktadır. İtirazların hedefi doğrudan doğruya reformlardır ve AP gerçek- te kitle partisi olmaktan çok belirli bir zümrenin istediği havayı çalan enst- rüman durumundadır, milyonerlerin âdeta bir yankısıdır. İşin içindeki iş A?” nin iş alemiyle bu yakın ilgisi- nin nedenlerini daha çok partinin içinde bulunduğu mali krizde aramak gerekir. (o Bugünlerde Genel Merkez binası değiştirilmek üzeredir ve yeni bina için tek kalemde 40 bin lira ya- tırılmıştır. Oysa AP tarafından geçen yıl tertiplenmiş olan bir eşya piyan- gosu sebebiyle parti borçlarını öde- yememiş ve daha kısa bir süre önce icraya verilmişti. Bir kaç ay içinde pi- yango borçları ödendi. Genel Merkez binasında Işık Kulüp adıyla son de- rece lüks dekore edilmiş bir kulüp a- çıldı ve doğrusu partinin mali duru- mundaki bu ani düzelmenin sebepleri bir türlü anlaşılamadı. P ile iş adamları arasındaki ya- Icın dostluk Birinci Koalisyon Hükü- meti zamanına kadar uzanmaktadır. O tarihlerde bugünkü kadar sıkı fıkı olmamakla beraber irtibat, devrin Ti- caret Bakanı İhsan Gürsan tarafın- dan sağlanmaktaydı. Sonraları ne- dense Gürsan gözden düştü ve temas- ya. Türkiye Ticaret Odaları. Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği herkes tarafından ödenen vergilerin açıklanmasıyla ilgili teklifin ger- konuda hazırlanıp basılan rapora iki de ek konulmuş. Bunların ikincisinde, "vergi mahremiyetinin ihlâli" diye adlandırılan bu teklif balanız nasıl çürütülmek isteniliyor "Bizde bir atalar sözü: — Para ile imân kimdedir, bilinmez, der. Söz- deki isabeti çok yakınlarda bir hadise veya misâl de gazete okuyan hal- kımıza göstermiştir. Tanıyanlar nazarında mâl-i Kaarun sahibi diye ta- nınmış tacirlerimizden biri tedâvi maksadı ile gittiği yabancı bir mem- lekette rahmet-i Rahmân'a intikal eder etmez arkada bıraktığı mirasın kıymetini gündelik gazetelerimiz kesirsiz olarak hemen takdir ve ilân et- tiler: — Tam 50 milyon lira! Mirasçıların heyecan içinde mahkemeye düşürdükleri ihtilâf da bu miktarı teyid eder e. Fakat aradan çok geçmeksizin rakam birden 20 milyona indi. Az bir zaman sonra yarım milyona düştü. Ve nihayet yine gazetelerin bildirdiğine göre hâkimin mirasa tesbit ettiği kıymet - hatırımda kaldığına göre - 200 bin liradan ibaret değilse beş yüz bin liranın da her halde çok aşağısında idi." İyi ama. a sevgili milyonerlerimiz, bu misal açıklığın mı, yoksa ka- palılığın mı övgüsüdür? Eğer "Tütüncü İhsan" diye bilinen rahmetli İh- san Doruğun - eşi Şükran Doruk. D.P. devrinde, ortalıkta hemen hiç bir şey yokken köpeğine Avrupadan mama getirtmek suretiyle şöhretine şöh- ret katmış bir şarkıcımızdır - her yıl devlete no kadar vergi verdiği açık- lansaydı bu mübalâğa hiç yapılabilir miydi? Tamam! Zaten alenilik bundan başka bir şey için istenilmiyor ki... AKİS/9