SOSYAL HAYAT Moda Sıra erkeklerde gara doğru giderken, erkekler için de birkaç pratik kıyafet düşünmek ve şimdiden hazırlığını yapmak şart- tır. Yeni bir kostüm dikinmeden de bir erkek, bir-iki gömlek ,bir pan- tolon ve bir sveterle gardrobunu ye- nileyebilir. Gardrobu zenginleştirecek ve aynı zamanda ev kadınının işini kolaylaş- tıracak şey, en başta, ütü istemiyen, fakat çok iyi cinsten bir naylon be- yaz, klâsik gömlektir. (Bu gömlekler bir saat içinde kurur, her kıyafeti gençleştirir. £ Bakımı da, duruşu da kolaylık ve şıklık bakımından cazip- tir. Fakat beyaz bir klasik gömlek ya- nında onun kadar elzem olanı da ka- reli bir spor gömlektir. Bunu koyu renklerden seçmek daha pratik olacak, böyle bir yün gömlek ceket üstünden veya içinden, kapalı veya açık yakalı olarak kullanılabilecektir. üz bir yuvarlak yakalı, uzun kol- lu eter hem klâsik gömlekle, hem de şık bir eşarpla beraber kullanıla- bilir. (o Spor olarak giyildiği ozaman emprime bir fular eşarp gerçekten çok şık duracaktır. Sveter için tercih edi- len pratik renkler siyah, lâcivert, de- vetüyü rengidir. Özellikle gençler için, bu mevsim blucin gibi dikilmiş çizgili kadife pan- talonlar çok modadır. Bunlar önden ve arkadan ceplidir. - Daha yaşlılar için normal bir çizgili kadife panta- lon aynı işi görecek ve erkekleri, giye giye bıktıkları klâsik gri flanel pan- talondan kurtaracaktır. Çizgili (Okadi- fe pantalonlar için tercih edilen renk- ler siyah, bronz rengi ve toprak ren- gidir. Düz pantalonla giyilmek üzere gene çizgili kadifelerden spor ceket- ler Ve astarsız, hafif, kumaş ceketler bu bahar gardrobunu tamamlıyacak- tır. Konferanslar Aşırı bağımlılık ış mevsiminde başkent bir konfe- ranslar şehri olmakta ve konferans- Bu yılın erkek kıyafetleri Model: 1 AKİS/26 964 lar âdeta sanat gösterileri kadar ilgi toplamaktadır. Özellikle çocuk eği- timi ve ruh sağlığı konusundaki kon- feranslar ,son aylar içinde başkenti sarmış bulunmaktadır. Geride bıraktığımız hafta e Salı günü, Ankara Koleji Okul - Aik Birliğinin Türkiye Ruh Sağlığını Ko. ruma Derneği ile müştereken hazırla- dıkları konferans da bunlardan bir tanesi idi. Ankara Kolejinin sıcacık, şirin konferans salonu, çok erken sa- atlerde tıklım tıklım dolmuştu. Ha- cettepe Tıp Fakültesi Dekanı Psiki- yatr Prof. Dr. Doğan Karan, Türkiye Ruh Sağlığını Koruma Derneğinin bu yıl ortaya attığı filmli konferanslar serisinden ikincisini veriyordu. Konu, "Aşırı Bağımlılık" tı. Anne ve baba- lar, konferansı büyük bir ilgi ve kalp çarpıntısı ile izlediler. Çocuğa bağlı- ık ile ona aşırı bağımlılık aşılamak arasındaki hudut, bir anne ve baba için gerçekten meseleydi ama, . artık annelik ve babalık mektebi diye bir- şey vardı ve konferansa gelenler, bu mektepten diploma almaya azmetmiş görünüyorlardı. Bir filmin öğrettikleri rof. Doğan Karan, ilk önce, aşırı P bağımlılıktan tıbbın ne anladığını anlattı. Profesöre göre, insanların bir- birlerine, muhakkak o surette faydalı veya zararlı tesirleri vardır. e Hiçbir kimse bu tesirlerden mutlak surette kendini kurtaramaz. Zaten hiçbir ba- gımlılığı olmıyan, kendisini her türlü etkiden kurtarmış olan kimse, yani tıbbi terimle, insanlardan tecrit i olma durumu - "isolation" ruhi sahaya tesir etmekte, kişinin sağlık durumu- nu zedelemektedir. Karşılıklı bağım- ılık bir kimsenin aleyhine gelişme- dikçe, normal hudutlar içinde demek- tir. Zararlı tesirin tarifi ise, şu şekil- de anlatılabilinir: Kişilerle münase- betler muayyen bir çevrede kalmayıp, hayatın diğer safhalarına da geçiyor- sa, bağımlılık had devreyi bulmuştur, kurtulmak için tedbir düşünmek gere- kir. Bu filmde genç ve yakışıklı; bir er- kek, sabah kalkınca bir türlü işine gidememekte, mühim bir randevusu olduğu hâlde, hastalık bahane ederek, randevusunu iptal etmekte, bunun ip- vatı bile eşine seçtirmekte, doktora gidince de hastalığının be- deni değil ruhi olduğu meydana çık- maktadır. Çocukluğunda babası ken- disine daima güvensizlik, annesi ise