KIBRIS OLAYLARI Temaslar Çırpınanlar ve bekleyenler A kanın. bu hafta Orta Doğuya Bakan Yardımcısı Ankarada ve Lefkoşede birbirine hiç benzemeyen üç ayrı başkent gördü. Atinada talebeler, tüysüz çocuklar sokaklarda gösteriler yapıyorlar, bağırıyor ve çağırıyorlar- dı. Ball'un Atinada olduğu gün bu gösterilerin tansiyonu daha da yük- sek oldu ve polisle talebeler döğüştü- ler. Tüysüz çocuklar "Bize silâh ve- rin, gidip Kıbrıs, ilhak edelim" diye bağırışıyorlardı. . Polis (Müdürünün «Kıbrıslılar ne istediklerini | bilirler" tarzındaki bir ihtarı tüysüz çocukları daha da kızdırdı. Aralarından bazıla- rı, sadece Kıbrısı değil, İstanbulu da almaya hazır (oolduklarını haykırdı. Buna, "Zito!" sedaları tempo tuttu. Şimdi Atinada bu çeşit sokak gü- rültüleri "umur-u âdiye"dendir. George Ball, Lefkoşede güven kal- mamış, insanların birbirine diş biledi- gi, tarafların birbirini hiç anlamadığı ve anlamasına artık imkân olmayan, damlardan pencerelerden ona buna a- teş açılan bir şehir buldu. Kıbrıs A- dasının nasıl bir harp sahası haline geldiğini bizzat gördü. George Ball ve Hare Ayrı bir âlemde AKİS/18 Birleşmiş Milletlerden korkumuz yok! M* akarios zannetmiştir ki, eğer bir gün Kıbrıstaki türkleri kesmeğe kalkışırsa Anayasa değişecektir, Zürih ve Londra Andlaşmaları işle. mez hale gelecektir, Türkiye harekete geçemiyecektir, İngiltere ve Yuna- nistan pasif kalacaktır, böylece Adaya tek başına hakim olacaktır, Makarios bunun hayal olduğunu görmüştür. Yaptığı strateji hatası kendisi için öylesine ters bir sonuç vermiştir ki şimdi çırpınıp durmak- tadır. Bu çırpınışları arasında Makarios bugün gözlerini Birleşmiş Millet- lere dikmiştir. Makarios zannetmektedir ki Kıbrıs Meselesi Birleşmiş Mil- letlere giderse Birleşmiş Milletler Kıbrıstaki türklere dönecek ve diyecek- tir ki: "Haydi bakalım, Papaz Başkanın sultasına! Hayâl! Eğer milletlerarası münasebetlerde hak ve adalet varsa, eğer andlaşmaların birer paçavra addedildiği devirler geçmişse, eğer millet- ler gerçekten kanlı maceraları reddetmek için birleşmişlerse Manhattan adasındaki büyük binadan da Makariosu sevindirecek netice çıkmaya- caktır. Rusya, bambaşka sebeplerle ortalığa fırlamış bulunabilir. Rusya, dünyanın dört köşesinde olduğu gibi Doğu Akdenizde de bir fesat yuvası yaratıldığı için, yahut yaratabildiği için, ellerini memnun uğuşturabilir. Ama Türkiye'ye Kıbrıs Türkleri dâvalarını her yerde, herkese anlatabi- lecek kadar kuvvetlidirler, buna mukabil hiç kimse yüzbinden fazla tür- ğildir. kü Makariosun idaresinde yaşamaya mecbur edecek kadar kuvvetli de- dir. Birleşmiş Milletlerden hiç bir korkumuz yoktur. Kıbrısta bir Kıbrıs- lı milletin bulunmadığını, lıların, yani iki ayrı milletin yaşadığım Papaz Başkan a orada birbirini yemeye hazır türklerle yunan artık herkese is- pat etmiştir. Kıbrıs Devletinin temelim teşkil eden andlaşmaları reddet- mekle ise Papaz Başkan bu devlete de fiilen sun vermiştir. Ne yapacaktır, Birleşmiş Milletler, lütfen söyler misiniz? Sadece Ankaradadır ki Amerikalı Bakan Yardımcısı serinkanlı bir mem- leket, serinkanlı o insanlar ve serin- kanlı muhataplar buldu. Başbakan İnönü kendisini Salı günü, sabahle- yin kabul etti ve durumu görüştü. O sabah Başbakan, daha önce evinde Genel Kurmay Başkanı Cevdet Suna- yı kabul etmiş, sonra Cumhurbaşkanı- na çıkmıştı. Ball ile görüştükten son- ra siyasi partilerin ( liderlerini kabul etti ve onlara durumu anlattı. İçlerin- de anlayan oldu, anlamayan.. İnönü, anlamayanlardan birine : "Ne istiyor- sunuz, yedi düvele harp mi ilân ede- yim?" diye sordu. Anlamayan lider hemen yelkenleri suya indirdi. "Çocuk oyuncağı değil, bu!" dedi Yeni taraflar Ş! anda, bunun çocuk oyuncağı ol- madığını en iyi anlayanlardan biri Makariostur. Zira durum, bizim bu işte bir tek hata yapmamamızın ne- ticesi o hale gelmiştir ki şimdi Ma- kariosla bizzat Amerika ve İngiltere uğraşmakta, Papaz Başkana onlar lâf anlatmaya çalışmaktadırlar. Nitekim» Ball Lefkoşeye giderken Başbakan İnö nüye ve Dışişleri Bakanı Erkine, tek- liflerini Makariosa (okabul ettirteceği ümidini izhar etmiş, fakat hem Baş- bakan, hem Erkin bu sözleri şüphey- le karşılamışlar ve Amerikalı Bakan Yardımcısına bunu ifade etmişlerdir. Zira Kıbrısta, fazla kimsenin üze- rinde durmadığı o bir faktör vardır. Kıbrıs Cumhurbaşkanıyla Muavini ce- maatleri tarafından 3 Ekim 1959'da o mevkilere seçilmişlerdir. Yeni seçim 16 Ağustos 1965 tarihinde yapılacak- tır. Makarios yeni seçimde de adaylı- ğa hazırlanmaktadır. Kazanmak için bütün öteki rakiplerinden daha aşırı görünmekte fayda ummaktadır ve za- ten girişmiş olduğu harekette bu mü- taleanın hiç nazarı dikkate alınmadı- ğı sanılmamalıdır. Ball'un alacağı ce- vap Papaz Başkan hakkındaki teşhi- sin doğruluğu hakkında da bir fikir verecektir Her halde, Türkiye sükünetle -a- ma kararlı- beklemekte devam et- mektedir.