RAD Y O Teşkilât Bozuk düzen.. ilindigi gibi, Oo Türkiye Radyo ve B Televizyon Kurumu Kanunu geçen Ocak ayının başlarında Resmi Gaze- tede yayınlanmıştır. Kanun 1 Mayıs 1964 tarihinde yürürlüğe girecektir ve bu tarihten itibaren de uzun bir reden beri özlenen Türkiye Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğü kurul- muş olacaktır. Birçok defa belirtildiği gibi, bu yeni düzen, radyo alanında atacağımız son adımdır. Bu demek de- ğildir ki ilerde bu konuda yenilik ya- pılamaz veya radyoculuğumuzda yıl- larca sonra hamleler okaydedilemez. Fakat şunu unutmamak gerekir Ki, yeni Radyo adımlar yıllarca sonrasını e İşte bu bepten ötürü s ayında atıla- cak adımlar son adı olacaktır. Bu düşüncenin ne kadar doğru ol- duğunu anlamak için radyolarımızın ilk yıllarını ve bugünkü odurumunu gözden geçirmek yerinde olur. Radyo Türkiyeye ilk girdiği zaman yapılan çalışmaların, gösterilen fedakârlıkla- rın değerini elbette ki kimsenin kü- çümsemeye hakkı yoktur. Hemen he- men her memlekette e gibi biz de radyoculuk PTT. e ilgili olarak, evlerin üst katlarında Sa yine P.T.T. binasının bir köşesinde (o başlamıştır. Görevlilerden çoğu birden fazla işle meşgul olarak bu mesleğin emekleme çağını değerlendirmesini, (o bin türlü mahrumiyete katlanarak, bilmişlerdir. Fakat bu devre, geçtikten sonra Tür- kiyede esaslı olarak radyoculuğun oaş- ladıgı bir devre vardır. Bu devrenin şu veya bu günde başladığını söyle- mek için bir tarih vermekten ziyade, tam teçhizatlı bir Ankara Radyosu De tam teçhizattı bir İstanbul Radyosu- nun mevcudiyetinden söz açmak daha önemlidir Türkiyede koskoca bir An- kara Radyosu, bir İstanbul Radyosu kurulmuştur, fakat meselâ programla- rın bir elden idare edilebileceği bir servise ihtiyaç olacağı, haberlerin bir merkezden diğer radyolara dağıtıla- bileceği, radyoların personel veya tek- ihtiyaçlarının bir makam tarafın- dan düzenlenebileceği hiç düşünülme- miştir Aradan yıllar geçmiş ve bu ihtiyaçlar kendilerini göstermişler ve bu ihtiyaçların sağlanamaması orta- ya bir takım meselelerin oçıkmasına AKİS/34 sebep olmuştur. Zamanında haberci- liğe önem verilmediği için radyo ha- berciliği yeni yeni uyanmaya başla- mıştır. Aslında bu konuda kaydedilen gelişmeler de şahısların gayretine bağ- lıdır. Ortada henüz bazı esaslar görül memektedır. Bir başka nokta da, me- selâ, son aylar işinde o rastladığımız gibi Kennedy'nin öldürüldüğü gün, Kıbrıs olaylarının patlak verdiği sı- rada bütün radyoların programları ay- rı bir hava tutturmuş, radyolar ara- sında koordinasyon Oo kurulamamıştır. Yine bugünlerde yapılan programlar- da veya haber bültenlerinde mesele- ler bambaşka m ele alınmış ve radyonun Bir memlekette önemli günlerde yaratması e havaya bir türlü rastlanmamıştır. Bekleyen derviş.. R 2dyolarımızda görülen en büyük, ak saklıklardan biri de personelin bu- rumudur. Kiminin terfi etmesi gere- kir, takat ilgilenen olmadığı için yu- lar yanıp geçer. o Kiminin bambaşka görevlerde çalışması gerekir, fakat o- nun bunun işine geldiği için ei öz yumulur. Meselâ yeni personel rejiminde memur olmak isteyenlerin bir yarışma sınavına tâbi tutulması söz konusudur. Acaba bu yola radyo kıdemlileri arasında başvurulsa, orta- ya, "radyoculuk" anlayışına sahip, kaç kişi çıkacaktır? r de, radyolarımızda yıllardan be- ri ; A irilmiş memulların sicil- leri ve hizmet süreleri gözden geçiril- se kaç kişinin bugüne kadar hakkı yendiği ortaya çıkar kimbilir? Radyo gibi bir milletin kültürüne, zevkine ve eğitici yönüne hitabeden bir kuruluşun bu şekilde ihmal edil- miş olması, ortaya, bir türlü halledil- meyen bir takım meselelerin çıkması- na sebep olmuştur (Bu meselelerden çoğunun üstüne, geride bıraktığımla bir-iki yıl içinde düşülmemiş olma- sından, bazı aksaklıkların sorumlula- rının aranmamasından kim hesap ve- recektir? Elbette ki hiç kimse! Çün- kü hesap sormak kimsenin işine gel- memektedir ve bugün yalnız I Mayıs 1964 beklenmektedir o Türkiye Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğünün her işin altından kalkabileceğini um- mak büyük bir haksızlık olur. Bir defa, bugünkü zihniyetin bü- yük bir kısmının yeni idareye miras olarak kalacağı (omuhakkaktır Fakat. istenilen, hiç olmazsa, yeni düzenin, geleceği de düşünerek, hali kurtarmak için mümkün bulunmasıdır. olduğu kadar uyanık