Serbest mali müşavir- lik müessesesi bunu sağlayacak ve şirketlerin mali durumları hakkında ciddi bilgilerle mücehhez raporlar ha- zırlıyacaktır. lunmamasıdır. Ayni şekilde yabancı sermayenin memlekete celbedilebilmesi için, Ka- nuni garantiden gayri, ekonomik du- bu kanun sağlayacaktır. Öte yandan, işletmecilik gün geç- tikçe muazzam tedir. Bunlara plân, vesaire gibi esasları getirmek sure- tiyle işletmelerin rasyonel şekilde iş- lemesini bu kanunun sağlıyacağı mu- hakkaktır. Bunların yanında asıl önemli fay- da, herhangi bir iş adamının nüfuz edemiyeceği mevzuattaki incelikleri Bundan gayri Maliye teşkilâtının işi de bu kanunla bir hayli kolaylaşa- caktır. Zira yeminli mali müşavirler- ce tasdik edilen beyannamelerin Ma- liye teşkilâtı tarafından kontroluna lüzum kalmayacaktır. Görüldüğü ü- zere, yeminli mali müşavirler kanun tasarısı, memleke tında yeni ufuklar aç yet taşımaktadır. Bununla beraber, bu tasarının kanunlaşma şansı diğerleri- ne nazaran biraz daha düşüktür. Zira u kanun, avukatların allerjisine şid- detle dokunmakta, onun için de Mec- liste epice bir yekün tutan avukatlar, kanunu Ca mâni tedbirleri al- maya çalışmaktadırlar. .ve başka kanunlar aş âleminde beklenilen daha bir sü- l rü kanun mevcuttur. Kısaca belirt- ve Borsalarla Odalar Birliği Kanunu- nu bu arada zikretmek lazımdır. ütün bunların a Anayasa Mahkemesi ann an 8. mad- deleri Anayasaya aykırı olduğu için iptal edilmiş olan 6731 sayılı Kira Kanunu vardır. Kira Kanununun ye- ni şekilde Büyük Millet Meclisine sev- kedildigine dair ortalarda sadece sadece bir takım rivayetler dolaşmak. tadır. Bugünkü kira sisteminden -hoş, bir sistem olduğu da pek iddia edile- mez ya..- ne kiracı, ne de ev sahibi memnundur. Tabii istikrarsızlık- tan özel ve resmi sektörlerin de mem- nun olduğunu iddiaya imkân olmasa ladığımız kanunlar yayınlanmaz, anlamaya imkân yok- tur! Farkedilmeyen Gelişme Fasih İNAL G eride bırakılan yıllar ve o yılların hadiseleri ile şimdikilerin mukayesesini yapmak ekseri aklımıza gelmediği içindir ki, o zamana nispetle ne kadar ilerlediğimizi veya geriye gittiğimizi kestirmek imkanından mahram kahya- nız. Geçenlerde İstanbul, Ankara ve Ege bölgesi Sanayi Odaları müşterek bir toplantı yaparak, bünyelerini ilgilendiren konuları gözden geçirdiler Yapılan toplantılarda ele alınan en ilgi çekici konulardan birisi, Odalar Birliği yö- netim kurallarındaki üye adedinin yarıyarıya tüccar ve sanayici arasında bö- lüşülmesi meselesi oldu. Sanayiciler, borsaların ticaret odalarından ayrı mü- talâa edilemeyeceğini, zira haddizatında Borsanın ticari bir teşekkül oldu- gunu ileri sürmektedirler. Buna göre, Odalar Birliği yönetim kurulu 14 ki- şiden ibaretse, bunun 7 si sanayicilerden, geri kalan 7'si ise Ticaret Odası ve Borsa mensupları arasından seçilmelidir. Öte yandan, gerek Ticaret Odalarının, gerekse Sanayi Odalarının kuruly- şu, şimdiye kadar Ticaret Bakanlığının izni ile kaabil olabilmekteydi. Sana- yiciler müşterek toplantılarında. . Sanayi Odalarının kuruluş müsaadesinin Sanayi Bakanlığınca verilmesini istemişlerdir. Velhasıl Sanayi Odaları, kuruluş ve fonksiyonları itibariyla Ticaret Oda- ları seviyesine gelmek istemektedirler. Bu istek, sadece bir arzunun veya kaprisin ifadesi olayıp, ihtiyaçlardan doğduğu içindir ki üzerinde durulma- sı gereken bir mahiyet arzetmektedir. Gelelim yazımızın başında belirttiğimiz zaman içinde ilerlemenin nasıl farkına varıllamadığı meselesine.. 1880 yılında, yani bundan 84 yıl önce kurulmuş olan Cemiyet-i Ticariye - şimdiki Ticaret Odası - sanayi ile hiç bir ilgisi olmayan bir teşekküldü. Ara- dan geçen yıllar içinde, hangi yılda Ticaret Odasının "Ticaret ve Sanayi O- dası" ismini aldığını bilmiyoruz. Fakat 1952 de yani bundan 12 yıl önce- sanayiciler, kanunun verdiği yetkiye dayanarak bir Sanayi Odası kurmaya alktıkları zaman Si ğı kıyamet koptu. Kimisi "kuramazlar" dedi, kimisi yaşatamazlar" dei Haddizatında, bunu söyleyenler o zaman için pek haksız da sayılmazlar- dı. İstanbulda mevcut 400-500 sanayicinin -aslında 500 sanayi müessesesi deyince akla bugünkü kombine tesisler gelmemelidir- vereceği aidatla değil oda idare etmek, kirayı verebilmek bile bir meseleydi. Aradan 12 yıl geçti. 500 tesis 2400 olda. 200 milyon lira Sermaye 2.3 mil- yarı bulda. 15 bin işçi ise bugün 98 bine vardı. İşte bu durumda, bundan 12 yıl önce, “müstakil Sanayi Odası kuramaz" denilen memleket sanayii, bugün Odalar Birliğinde tüccarla eşit seviyede olduğuna iddia ederek eşit haklar istiyecek duruma gelmiştir. Sanayicilerin bu isteklerinde haklı olup olmadıkları, taleplerinin kabul edilerek 5590 sayılı kanonun tadilinde nazarı dikkate alınıp alınmıyacağı ayrı konulardır. Bizim asıl belirtmek istediğimiz 10-12 sene içinde memleket sanayiinin hiç farkına varmadan ne kadar geliştiğidir. AKİS/21