YURTTA OLUP BİTENLER den çıkmıştı ve adeta birbirinin eşiy di. Mesela Beydagı konuşmasında ö- zel bir titizlikle reform kelimesini kullanmaktan kaçınmış, bunun yerine "yeni vergi kanunları" tâbirini tercih etmişti. (AP bildirisinde ise "reform adı altında ileri sürülen teklifler mev cut ve müesses nizamı ve bu nizamın temellerini zedeleyici ve hattâ tahrip edici mahiyet taşımaktadır" deniliyor- du Beydağının konuşması ile AP bildi risi arasındaki benzerlikler bundan i- baret değildir. Bu konuda daha pek çok örnek vermek mümkündür. Bir kaç kelime ( değişikliği ile hep aynı vergi miktarlarının teşhir edilmesidir. Odalar Birliğinin 45 sahifelik bir ra- porunda bu konuya 10 sahife ve bir buçuk sahifelik A.P. bildirisinde - bu bildirinin ancak sahifesi yeni vergi kanunları ile ilgilidir ve ilk 5 paragraf siyasi partiler kanununa ay- rılmıştır- ise tam 7 satır ayrılmıştır. AP lilere göre bu teşhir sistemi sert ve tahammül edilmez bir usuldür. O- dalar Birliğinin raporunda ise aynı sistem sosyalistlerin bir icadı olarak gösterilmekte ve bu sistemin uygulan- masıyla halk tabakalarının birbirine düşürüleceği iddia olunmaktadır. Re- fah, saadet gibi türlü parlak kelime- lerle gizlenmeye çalışılmasına rağmen, Odalar Birliği "Para ile iman gizlidir!" şeyler tekrar edilmiştir. Yeni vergi- lere gitmek yerine "gelişen ve genişle yen bir ekonomik faaliyet neticesi ver- ginin bazını genişletmek", o "mevcut vergilerin (overimlerinin ( artırılması" her iki kuruluşun da müşterek slogan landır. Ama iş, bu gelişen ve geniş- leyen ekonominin nasıl sağlanacağı meselesine gelince gerek AP nin ak- evvel ekonomistleri ve gerekse de O- dalar Birliği yöneticileri odut yemiş bülbüle dönmektedirler. Asıl feryat A.P. bildirisinde ve Beydağının ba- sın toplantısında israrla üzerinde durulan bir diğer husus da vergi mü- kelleflerinin kazançları ile ödedikleri AKİS/8 her iki metinde de söylenmek istenen şey açıktır. Türkiyede iyi veya kötü bir düzen vardır. Bu düzen hiç bir şe- kilde değiştirilmeye çalışılmamalıdır. Vergiyi gene mahdut gelirli vatandaş- lar ödeyecek, buna karşılık sermaye terakümünü sağlamak -bu ise, devle- te küçük bir sus payı ödeyecek iş a- damlarının mevcut milyonlarının bir kaç misli artması olarak anlaşılmak- tadır- üzere devlet özel sektöre çeşit- li vergi muafiyetleri tanıyacaktır! Böy- lece özel sektör gelişip serpilecek, ya- tırımlar genişleyecek, iş hacmi arta- caktır. Ancak bu arada anlaşılmayan husus, sayılan bütün bu güzel şeyle- rin niçin vergilerin de ödenmesiyle birlikte gerçekleştirilemiyeceğidir? Ge- e AP yöneticile- ri lâf arasında sık me Almanya, İn- giltere ve Fransanın Özel Sektör sa- yesinde kalkınmış olduğunu ileri sür- mektedirler. Gerçekten meseleye bu açıdan bakıldığı takdirde Beydağı da, AP de yerden göğe kadar haklı gö- rünmektedirler. Zira Almanyaya, İn- giltereye ve Fransaya, hele bu mem- leketlerin Özel Sektör sayesinde kal- kınmış olduklarına kimsenin bir iti- razı yoktur. Üzerinde bir türlü anlaş- maya varılamıyan tek nokta bütün bu milletlerin hem vergi ödedikleri, hem de bugünkü seviyeye ulaştıkları- dır. Devlet, Özel Sektörü yatırıma teş- vik için vergi muafiyeti , kredi ve dö- viz tahsisi gibi kolaylıklar sağlayacak, buna karşılık iş vergi oalmaya geldi mi avucunu yalıyacak!. Doğrusu böy- le bir iktisadı politika dünyanın hiç bir memleketinde görülmüş, e şey değildir. . "Jandarma dev devri çoktan geçmiştir. e Türkiye çi kalkınması, sağlık hizmetlerinin geliş- vergi mali güçlerine göre vatandaşlar arasında taksim edilecektir. Üstelik Özel Sektöre sağlanacak döviz ve kre- di gibi kolaylıklar da ancak bu yol- dan gerçekleşebilir. İşin aslında gerek AP nin ve ge- rekse Odalar Birliğinin itirazlarının ağırlık merkezini yeni vergi tasarıla- rından çok vergi mükelleflerinin ilân edilerek (o halkoyuna (o açıklanmaları teşkil etmektedir. Zira Beydağının da bir AKİS mensubuna itiraf ettiği gi- bi vergi ziyaı - vergi (o kaçakçılığının hafifletici nitelikte bir adı da budur- bir vakıadır ve dünyanın bütün mem- leketlerinde olduğu gibi Türkiyede de bir kaçamak, bir boşluk bulunabilir. Ama vergi defterlerine göre durumu- nu ancak kurtaran, ama aslında mil- yoner hayatı yaşayanların ödedikleri vergilerin -bu miktar çok defa orta halli bir memurun ödediği vergiden daha azdır - açıklanmasına bir çare bulmak imkânsızdır. Mükellef, ya iş çevresindeki prestijini kurtarmak için gerçek kazancı ile orantılı olarak ver- gisini ödeyecek, yahut da “kredi. prestij bir tarafa" diyerek her şeye rağmen kazanç hanesinin pek parlak olmadığını kabule yanaşacaktır. İşte milyonerlerimizin gerçek kâbusu bu- dur. oHerşeye rağmen kazancını az