YURTTA OLUP BİTENLER Bundan sonra Başkan, evvelâ Divan kararını, daha sonra da muhalefet şerhlerini okuttu. Ferruh o Bozbeyli, ekki Keskin, Nurettin Ok, Nevzat Şener, Nihat Çavdaroğlu Divanın böy- le bir karar- alamayacağı, buna yet- kisi olmadığı, C.H.P. li İbrahim Sıtkı Hatipoğlu ise cezanın yetersizliği ge- rekçesiyle karara karşıydıla Divanda Yücesoya verilmesi iste- nilen a cezası 6 oya karşı 6 oy- la alınmışt Usulsüzlükler zinciri yy şerhleri okunduktan son- ra salonda birden temayüller bel- li oldu: CHP Divanın aldığı karara işin başından angaje olduğundan Grup yöneticileri üyeler arasında do- laşarak söz alınmamasını istediler. Buna rağmen bir CHP li milletvekili -Ferda Güley- dayanamadı ve söz istedi! Fakat Başkan vermedi. Bu a- rada ilk söz CKMP li Seyfi Öztürke verildi. £ Öztürk, usül hakkında söz istedi ve sonra Başkan Keskinin hi- mayesine ki esasa girdi. ÖZ- türk diyordu "— Mesele milletvekilinin söz hak- kına taallük eden bir meseledir (o ve Anayasanın 79. maddesinin teminatı arkasında bulunan bir milletvekili için ceza talep etmek Başkanlık Divanı- nın a dışındadır". AP temayülünü işte bu sözler sarf edilirken “belli etti. AP li kulisçiler, Öztürk konuşmaya başladıktan hemen sonra seslerini daha tiz çıkarmakta beis görmediler. Hele Öztürk: —" Ceza verilmesi gereken Yüce- soy değil de Meclis salonları dışında hadise çıkaranlardır" deyince AP sı- ralarından evvelâ bir "Bravo" sayhası yükseldi, sonra tek tük alkışlar Öz- türkü tasvip etti. Öztürkün kastettik- leri Tabii Senatörlerdi. Öztürkten sonra söz alan Ahmet Tahtakılıç da Anayasa, İnsan hakları. adalet, hürriyet sözlerinin pek çok geçtiği bir konuşma ile Öztürkü des- tekledi. Başkan tıpkı Özturkün konuşma- sında olduğu gibi Tahtakılıçın konuş- masında da bir usulsüzlükler zinciri- ne yeni halkalar elledi. Aslında meselenin bu şekilde ko- nuşulmasına İçtüzük hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, İçtüzüğün 187. Bir Kürsünün Dokunulmazlığı u mecmuayı idare edenler eğer Mecliste milletvekili ol- B satardı. Sait Sina Yücesoya Meclis (Başkanlık Diva- nının, vermek istediği takbih cezasının aleyhinde oy kul- lanırlardı. Bu mecmuayı idare edenlerin Sait Sina Yü- cesoy ve onun sözleri hakkındaki düşünceleri hiç kimse- nin meçhulü değildir. Bu mecmua hadiseyi nefretle ve iğrenerek karşılamıştır. Ama Meclisin kürsüsü, onun do- kunulmazlığı Sait Sina Yücesoydan da, sözlerinden de çok daha önemlidir. ürkiyede, Meclisin kürsüsünden bir şey söylendi mi. onu söyleyen hakkında harekete geçilmemelidir. Söyle- dikten sonra harekete geçilmemelidir. Yoksa celseleri idare eden Başkanların görevi Anayasa ve İçtüzük hü- kümleri içinde kalmak, herkesi de Anayasa ve İçtüzük hu kümlerinin içinde kalmaya mecbur etmektir. Eğer meşhar celsede görevini yapmamış bir kimse varsa o, D.P. devri- nin taraf tutan Başkan Vekillerine rahmet okutan Nured- din Oktur. Bir çocuğun rahatlıkla anlayabileceği açık mâ- nayı. Nureddin Ok Sait e , Yücesoyun sözlerinden çı- karmaya yanaşmamış ve Oo n bu talihsiz adamı değil, ona isyan edenleri ezalandımaya kalkışmıştır. Ama şimdi mesele. Meclis Kürsüsünün Dokunulmaz- lığı meselesi haline gelmektedir ve bu yönden Meclisce alınan karar isabetlidir, doğrudur ve istikbal için iyi bir emsal teşkil etmektedir. D.P. devrinde Kürsü Dokunul- mazlığının zarara a mey şikâyetçi olanlar şim- di, kendileri rencide olduklarından, hislerin çok üstün- de bulunması gereken büyük prensipleri zedelememelidir- ler. O zaman, ötekilerden farkları kalmaz. Fakat, şu A.P. ne yapacaktır? Sait Sina Yücesoy a- dındaki adamı safları arasında bulunduran ve Mecliste bir çok temsilcisi o adamı gülerek, tasvip ederek dinle- miş bulunan meşhur parti ne yapacaktır? Zira onun ba- kımından bir tereddüt mevcut olmamak gerekir. Bir mil- letvekili Meclis Kürsüsüne çıkıp her şeyi söyler ama. Mec lis Kürsüsüne çıkıp bazı şeyleri söyleyen milletvekillerine her partide mutlaka yer olacağını ileri sürmek imkânı yoktur. Partiler, en azından kalın prensiplere bağlı te- AKİS/12 Meclis Kürsüsü Kutsal makam şekküllerdir re eğer A.P. bugünkü Anayasayı tanıyorsa, onun temelini meşru buluyorsa, o temeli teşkil eden hâ- disenin gayrımeşru bir idareyi devirdiğine inanıyorsa, İh- tilâli yapan kuvvetleri komünizm veya Siyonizm gibi kö- kü dışarda ideolojilerin o âletleri olarak değil, görevim yapmış şerefli vatanseverler topluluğu gözüyle görüyor- sa Sait Sina Yücesoya cezasını vermelidir. Diyen olacaktır ki: "Vermezse ne olur?" Ah, pek yakın bir geçmişte bu felsefenin ne çok mü- ridi vardı.. Onlar ne oldular? Asıl sual budur ve belirli yolların şahısları da, parti- leri de belirli aynı noktalara götürmemesi imkânı yoktur.